Gündem

Gezi'nin 9. yıl dönümünde Gezi davası tutuklularına destek: Adalet istiyoruz

28 Mayıs 2022 12:15

T24 Haber Merkezi

Gezi Parkı eylemlerinin 9. yıl dönümünde "Kavala'ya Özgürlük" ve "Taksim Dayanışması" ve Gezi aileleri,  Gezi davasında tutuklu bulunan Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye destek için Silivri ve Bakırköy Cezaevi'ne gitti. 

Taksim Dayanışması'ndan Silivri Cezaevi önünde açıklama: Adalet istiyoruz!

Taksim Dayanışması Silivri Cezaevi önünde şu açıklamayı yaptı:

"Bundan tam 9 yıl önce bu günlerde, yaşadığımız karanlık günlerin sorumlusu olan siyasi iktidarın bizlere, bu ülkenin yurttaşlarına karşı tutumu insanlık onurumuza dokunduğu için, temel haklarımızı gasp ettiği için, kentsel ve toplumsal hafızamızı yok ettiği için, doğayı ranta kurban ettiği için, bizlere yaşam alanı bırakmadığı için Gezi’de buluşmuş, bir arada olmanın coşkusunu, gerçeği haykırmanın gururunu, direnmenin onurunu yaşamıştık.

Aradan geçen 9 yılın ardından, hukuka güvenin iyice azaldığı, mahkemelerden adalet çıkacağına dair inancın giderek zayıfladığı güzel ülkemiz; 25 Nisan’da Gezi davasında açıklanan kararlar sonrasında; ranta karşı çıkıp, doğanın talanına itiraz edenlerin,  hayatımıza müdahale etme diyen milyonların sesine ses olanların, GEZİ Parkı park olarak kalsın diye çabalayan kent hakkı, yaşam ve hak savunucularının, bu ülkenin demokrasi güçlerinin  “Ağırlaştırılmış müebbet ve ağır hapis” ile cezalandırıldığı bir ülkeye dönüşmüştür.

Polis tutanaklarına göre en az üç buçuk milyon insanın, yani GEZİ’ye gelen, destekleyen, mesaj atan, börek getiren, revir kuran, kütüphane yapan, yeryüzü sofrası açan; şarkı söyleyen, tiyatro sergileyen, dans eden, ağaçlara sarılan milyonların “Müebbet ve ağır hapis cezaları” ile korkutulmaya çalışıldığı, Adalet’in buharlaşarak yok olduğu bir ülkeyiz artık.

Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal hakların yok sayıldığı bir ülkeyiz artık.

Gezi parkına sahip çıktığı için, yaşamıma daha fazla karışma dediği için Gezi direnişi sırasında polis şiddeti ile hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere hapis cezaları verilebildiği bir ülkeyiz artık.

Gezi’de gür sesleriyle biz de varız diyen kadınların, LGBTİ+ bireylerin taleplerinin yok sayıldığı, cinayetlere kurban gitmelerine ses çıkarılmasının engellendiği, bu hukuksuzluktan güç alan erkek şiddetinin daha dün iki canı daha aramızdan aldığı bir ülkeyiz artık.

İşçilerin ekmeğine, köylülerin ürününe sahip çıkmasının istenmediği, hayatın pahalı, emeğin ucuz olduğu bu düzenin sorgulanmasının, emeğinin karşılığını talep etmek için ses çıkaranların, özgür üniversite için direnen öğrencilerin, barınma hakkı talep eden yurttaşların vatan haini olarak görüldüğü bir ülkeyiz.

İşte böyle bir durumda bu ülkenin yargısı, bu ülkenin mahkemeleri tüm bu hukuksuzluklara, eşitsizliklere, vicdansızlıklara güç vermek yerine Adaleti sağlamak zorundadır.

Demokrasi için, Eşitlik için, Özgürlük için, geleceğimiz için adalet istiyoruz!

Gezi parkı park olarak kalsın diye, mesleki ve yasal süreçleri yürüttükleri için 18’er yıl ağır hapis ile cezalandırılan Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mimar Mücella Yapıcı için, Şehir Plancısı Tayfun Kahraman için, Avukat Can Atalay için adalet istiyoruz!

Bu hukuksuz davada mesnetsiz ithamlarla yargılanarak 18’er yıl ağır hapis ile cezalandırılan Çiğdem MATER için, Hakan ALTINAY için, Mine ÖZERDEN için adalet istiyoruz!

4,5 yıldır kanıtsız, tanıksız ithamlarla bir siyasi tutsak olarak özgürlüğü GASP edildiği yetmezmiş gibi, kanıtlanamayan iddialar hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Osman KAVALA için adalet istiyoruz!

Sadece Gezi Tutukluları için değil, gelecek güzel günlerimiz için adalet istiyoruz!

Yargının bağımsız olduğu, yaşama sahip çıkan seslerin duyulduğu, mesleklerinin gereğini yapan hak savunucularının tutsak edilmediği bir ülke için adalet istiyoruz!

Ethem’in, Ali İsmail’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Abdocan’ın, Ahmet’in, Mehmet’in ve Berkin’in özgür düşleri için adalet istiyoruz!

2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk, dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, “darbecilik” gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Gezi, haksızlıkların, hukuksuzlukların ve adaletsizliklerin son bulduğu ve gerçek suçluların hesap verdiği bir ülke için umuttur.  Bu umudu diri tutmanın yolu,  bizi bugün bir araya getiren özgürlük, eşitlik ve kardeşlik talebinde ısrar etmekten ve her şeye rağmen bir arada ve dayanışma içerisinde olmaktan geçiyor.

Başta GEZİ parkı olmak üzere ülkemizin yeşiline, doğasına, kaynaklarına sahip çıkacak demokratik bir ülke mücadelesinden vazgeçmeden, delillere dayanan objektif ve tarafsız yargılama yapan bir adalet sistemi kuruluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz!

Bu hukuksuzluk, bu keyfilik, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık, bu düşmanlık sona erinceye kadar;  arkadaşlarımız serbest bırakılıncaya kadar, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak girecek bu davalar geri çekilinceye kadar mücadeleye devam edecek, arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız!"

Gezi tutuklularından mesaj

Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater'in mesajları okundu: 

Gezi, özgürlük ve demokrasi taleplerinin ve dayanışma ruhunun ifadesi idi. Gezi davası da, yargının siyasi amaçlarla kullanılmasını simgeleyen bir dava oldu.

Bu dava ile ilgili duyarlılığın, sizlerin gösterdiği dayanışmanın, hukuk ve demokrasi mücadelesine ivme kazandıracağına inanıyorum.

Osman Kavala

Değerli Arkadaşlar, Kardeşlerim!

Aramızda şu an birkaç yüz metre mesafe var. Hepinize teker teker sarılıyorum. Bizi burada bir an olsun yalnız bırakmayan, tıpkı Gezi’deki gibi tüm farklılıkları ile omuz omuza direnen iradenizi selamlıyorum.
“Umudu dürt umutsuzluğu yatıştır” demiş ozan, umut omuzlarımızda yükseliyor.
Biz, Gezi’nin toplumsal, politik ve hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız demiştik.
Gezi Direnişi’nin bakiyesini onurla taşıyoruz! Hepinize çok selam, birkaç yüz metre mesafeden birbirimize sarıldık, hasret giderdik.
Kabul edin lütfen.
Karanlık gidecek Gezi kalacak.
Hep birlikte mücadele edecek hep birlikte kazanacağız.
Silivri A47
Şerafettin Can Atalay

Sevgili dostlar, yoldaşlar;
Siz dışarıda, biz içeride her ne koşulda olursak olalım; demokratik cumhuriyet talebini yükseltmeye, hukuksuzluğa karşı adaleti haykırmayı kentimizi, doğayı ve elbette Gezi’yi savunmaya hep birlikte devam ediyoruz.vGezi Direnişi 9. yılında hala bu ülkenin en büyük umududur. Umudumuz ile yaktığımız ışık, bizleri çok yakında aydınlık ve güzel günlere taşıyacak.Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!
Selam ve saygılarımla.

Tayfun Kahraman
Silivri A47

Sevgili dostlar, hepinize bizlerle dayanışmak üzere buraya kadar geldiğiniz, bize ses olduğunuz için can-ı gönülden teşekkür ederim. Bizi kaçma şüphesiyle aramızdaki duvarların arkasına hapsedenler, 25 Nisan kararlarının vicdansızlığı ve izansızlığının toplum nezdinde nasıl bir öfke yaratacağını belli ki hesaplamamışlar. Bu öfke, Gezi ruhunun da temel taşlarını oluşturan ve yıllardır süregelen eşit, özgür, ve adil bir topluma dair taleplerimizle birleşti; ve bugünkü dayanışmamızda vücut buluyor. Hepinizi tek tek kucaklıyor, özgür günlerde en kısa zamanda buluşmayı diliyorum.

Hakan Altınay

Dokuz yıl önce bugün, bu saatlerde, hukuksuz bir yıkımı durdurmak, kendimizi, kentimizi savunmak için ağaçlara sarılıyorduk.
Bugün, tüm haklılığımızla, umudumuzla, bu karanlık günleri aşmak için birbirimize sarılıyoruz. Bugün en çok da Mine Özerden ve ailesine sarılıyoruz. Babası "Proleter Şoför" Ahmet Yalkın Özerden'in hayatını kaybettiğini cezaevinde birlikte öğrendik. Mine'nin ve ailesinin acısını paylaşıyoruz.
Bilin ki birlikteyiz!  Meydanlarda, parklarda, fabrikalarda, şantiyelerde, kampüslerde, cezaevlerinde, nerede olursak olalım sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz.
Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Biz hâlâ bu umutta inatçıyız. Biz hala Gezi’deyiz.
Dokuz yıl önce bir parktan doğan umudu hayatta tutan dayanışmamızı büyütmeye devam edeceğiz.
Hak savunucularının cezaevlerine kapatılmadığı, doğamızın rant için talan edilmediği, öğrencilerimizin ve akademisyenlerimizin özgür, özerk, demokratik üniversitelerde bilim ürettiği, emekçilerin sermaye firavunlarına diz çöktürdüğü, kadın cinayetlerinin son bulduğu, kent meydanlarının gerçek sahipleriyle şenlendiği, çocuklarımızın özgür düşlerindeki adil günler için mücadeleye devam etmek üzere…
…bu daha başlangıç!

Mücella Yapıcı


Çiğdem’in hepinize selamı var: Sevgili herkes, sesinizi, sözünüzü, desteğinizi duyuyoruz, görüyoruz. Varolun!

Çiğdem sizlere gönderdiği mesajda BirGün Pazar’da çıkan yazısından şu bölümü de paylaşmak istedi:

Gezi, hepimizi olanca sıradanlığıyla kendiliğinden bir araya getiren bir parktı, evet. Hikayesi upuzun, memleket gibi bir park.

Bu parkın ağaçları, kaç çocuk yapacağımızı söyleme cüreti gösterenlere karşı da, kiminle aynı evde oturacağımıza karar verme cüreti gösterenlere karşı da yerinde kalsın istiyorduk.

Eteğimizin boyuna, şarkımızın diline hadlerineymiş gibi karışmaya çalışanlara kocaman kalabalıklarla ve ağaçlarımızla yanıt verdik.

Kesilmesini engellediğimiz her ağaç, geceleri sokakta özgür yürüme hakkımızdı.

Dökülmesini engellediğimiz her beton, istediğimiz aşkı kimseye hesap vermeden yaşama özgürlüğümüzdü.

O Haziran’da, o ağaçlar ve o park için şu memlekette gönlümüzün istediği gibi yaşayabilmek için bir araya gelen, birbirini tanıyan, tanımayan, aynı fikirde olan, olmayan, milyonlarca insan günlerce sokaktaydı.

Neşe ile, kahkaha ile, dayanışma ile direndiler şiddete.

Gezi, kendiliğindendi, herkesti, hepimizdik.
Hepimiz oradaydık."

Çiğdem Mater

Yazılan notlar avukatlar aracılığı ile Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’e ulaştırılacak. 

Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan da Silivri Cezaevi önüne giden isimler arasındayd
TIKLAYIN | Silivri ve Bakırköy Cezaevi'nde Gezi tutuklularına destek

Bakırköy Cezaevi önünde basın açıklaması 

Silivri Cezaevi'deki açıklamanın ardından "Kavala'ya Özgürlük", "Taksim Dayanışması" ve Gezi aileleri, Gezi davası tutuklularına destek için Bakırköy Cezaevi önünde de basın açıklaması yapmak için toplandı.

Taksim Dayanışması, adalet, demokrasi ve özgürlük talepleriyle kırmızı balonları gökyüzüne saldı.

Ne olmuştu?

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK Bakanlar Komitesi), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle Türkiye için yaptırım prosedürünü başlatmasına yol açan Gezi davasında karar açıklandı.  Tutuklu olan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın sadece hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs (TCK 312) suçlamasından, takdir inidirimi olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmasına,  Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin hükümeti ortaya kaldırmaya teşebbüse yardım etmekten 18’er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına ve tutuklamalarına karar verildi.