Genelkurmay Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün "Medine’de Hakk’ın rahmetine kavuşan Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya ağabeyimize de Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve çalışanlarına sabır ve metanet diliyor, mekanı cennet olsun diyorum" dediği iddia edildi. İddiayı dile getiren Sözcü yazarı Emin Çölaşan, Tuğgeneral Özkürkçü'ye ait olduğunu belirttiği yazının bir bölümünün tıpkı basımını köşesinde paylaştı.
Ertuğrul Gazi Özkürkçü'nün kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Hasan Karakaya'nın oğlu Fatih Karakaya'yı arayarak taziyelerini ilettiği ve "Dik duruşundan asla taviz vermemiştir" dediği iddiaları tartışma yaratmıştı.
Akit: Sehven oldu
Akit daha sonra, "dik duruş" ifadesinin sehven tırnak içine alındığını açıklamıştı. Akit'in açıklamasında "Haberde yer alan 'En zor zamanlarda dik duruşundan taviz vermedi' cümlesi gazetemiz tarafından, merhum Hasan Karakaya’nın son dönemde TSK’nın terörle mücadelesinde hep ordunun yanında durduğu ve TSK tarafından yayınlanan bilgilendirmelere birinci derecede önem verdiğini ortaya koyan bir ifade olarak eklenmiştir. Özkürkçü, sehven tırnak içine alınan ifadeden dolayı malum çevrelerin haksız saldırılarına maruz kalmıştır" dendi.
Emin Çölaşan: Özkürkçü,
Karakaya için 'ağabeyimiz' dedi
Öte yandan, Sözcü yazarı Emin Çölaşan bugünkü (7 Ocak 2016) yazısında Özkürkçü'yle ilgili yeni bir iddiayı gündeme getirdi. Özkürkçü'nün Karakaya'dan "ağabeyimiz" diye bahsettiğini yazan Çölaşan, dile getiren Sözcü yazarı Emin Çölaşan, Tuğgeneral Özkürkçü'ye ait olduğunu belirttiği yazının bir bölümünün tıpkı basımını köşesinde paylaştı.
Emin Çölaşan'ın Sözcü'de yayımlanan yazısı şöyle:
Sevgili okuyucularım, birkaç günlük kısa bir ara sonrasında yeniden birlikteyiz. İnsan yazı yazmadığı, bu açıdan boş oturduğu zaman Türkiye’nin ne hallere düşmüş olduğunu daha iyi anlıyor.
Bir bakıyorsunuz, Türk Ordusu’na yıllarca ana avrat söven, en ağır hakaret ve tehditleri savuran, belden aşağı giren bir köşe yazarı olan Hasan Karakaya’nın ölümü sonrasında Genelkurmay “Üzüntülerini”bildirmiş!
Demek ki artık alışacağız, bu gibi durumlarda “Nasıl olur, Genelkurmay bunu yapmaz” dememeyi öğreneceğiz!
* * *
Sadece o kadar değil…
Ölen gazetecinin hem kendisi, hem de şeriatçı gazetesi Mustafa Kemal Atatürk’ün, laik Cumhuriyet rejiminin bir numaralı düşmanıdır.
Böyle bir ortamda Genelkurmay’ın Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı olan bir general ortaya çıkıp o gazeteci için övgü dolu başsağlığı ve üzüntü mesajları iletecek haaa!
Olacak şey değildir.
O Tuğgeneral bunu kendi başına, kendi özgür iradesiyle yapmamıştır.
Yapması mümkün değildir.
Yukarıdan, amiri olan Genelkurmay Başkanı’ndan bizzat emir almış olması gerekir.
* * *
İşte size Genelkurmay Basın Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ertuğrul Gazi Özkürkçü’nün geçtiğimiz 31 Aralık 2015 günü yayınladığı mesajın son bölümü:
“…Bu vesileyle Medine’de Hakk’ın rahmetine kavuşan Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya ağabeyimize de Allah’tan rahmet, değerli ailesine ve çalışanlarına sabır ve metanet diliyor, mekanı cennet olsun diyorum.”
Vay be!
* * *
Biz geçmişte Türk Ordusu’na güvenirdik. Ordumuzun üst kademeleri Atatürkçü, Cumhuriyet rejiminin ilkelerine sıkı sıkıya bağlı komuta heyetlerinden oluşurdu.
Hataları, yanlışları olmaz mıydı?
Elbette olurdu ama sonuç değişmezdi.
Şimdi bakıyoruz, ordumuzun üst kademeleri tersyüz edilmiş, neredeyse 180 derece farklı görüş taşıyan, ancak bunu açıkça söylemesi mümkün olmayan bazı komutanlardan oluşmuş.
* * *
Peki nedir bunun nedeni, niçin böyle oldu?
Nedenini hepimiz biliyoruz da, bilmeyenler için bir kez daha anımsatmakta yarar var.
Türk Ordusu’nun en seçkin komutanları ve geleceği en parlak olan yüzlerce subayı Ergenekon, Balyoz, casusluk gibi sahte ve düzmece suçlamalarla tutuklanıp içeri tıkıldı.
Suçlamaların tamamının yalan olduğunu bu kararları alanlar da biliyordu, verenler de…
Amaç bu ilerici, Atatürkçü, geleceğin komuta kademesini oluşturacak subayları saf dışı bırakıp yerlerine AKP iktidarına yakın olanları getirmekti.
* * *
Bu yüz kızartıcı uygulama AKP-cemaat işbirliği ile devreye sokuldu…
Siz şimdi bakmayın bu iki kesimin kavgalı olduğuna!.. Bir elmanın iki yarısı gibiydiler.
Uygulamada AKP patron, cemaat ise taşeron-tetikçi görevini üstlenmişti.
İşi kardeş kardeş bitirdiler.
Genelkurmay Başkanları, Kuvvet ve Ordu Komutanları bile “Terörist (!)” damgasıyla tutuklandı.
* * *
Aradan yıllar geçti…
Davalardaki yalanlar, düzmece belgeler tek tek ortaya saçıldı…
Ve yıllarca hapishanelerde çile çektirilen subaylar tahliye edildi…
Ancak tamamı çeşitli yollarla tasfiye edildi.
Bazıları intihar etti. Bazılarının eşlerine hem iktidar, hem de cemaat medyasında “Orospu (!)” damgası vuruldu.
Yıllarca hapis yatıp tahliye edilenlere daha sonra “Aaaa pardon, hatamız için çok özür dileriz” denildi ama iş işten geçmişti.
Nasıl geçmişti?..
Yerlerine yeniler, iktidara yakın duranlar getirildi ve amaca bu yolla ulaşıldı.
* * *
Demek ki şimdi sıra, Türk Ordusu’na ve komutanlarına her gün ana avrat söven, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına en ağır hakaretleri savurmaktan utanmayan gazetecilere, ölümleri sonrasında övgü dolu başsağlığı mesajları yayınlanmaya gelmiş!
Hem de Genelkurmay Başkanlığı tarafından!
Duyunca inanmadım, kendi kendime “Bu mümkün değil, Genelkurmay bunu mutlaka yalanlayacaktır”diyebildim…
Ama gelin görün ki yalanlama gelmedi.
Olay doğruymuş.
* * *
İlhan Selçuk dört dörtlük bir gazeteci abimizdi. Ergenekon davasında içeri tıkıldı.
Erol Simavi Türk basınının imparatoru idi… Cüneyt Arcayürek, Oktay Akbal değerli gazetecilerdi.
Hepsini son aylarda yitirdik…
Burada sadece birkaç örnek vermekle yetindim… Ve lütfen cahilliğime verin, bilmediğim için soruyorum!
Acaba Genelkurmay Başkanlığı, ölümlerinden sonra onları da Hasan Karakaya gibi böyle övgülerle anmayı hiç aklına getirmiş miydi?