Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na gemi çarpamasının ardından gözler boğazdaki diğer yalılara çevrildi. Boğaz’da dünyanın en pahalı mülklerine eş değer 650 kadar yalı var; ama 4 kuşaktır aynı ailede kalanı pek yok.
Habertürk gazetesi Boğaz'daki yalıların hikâyelerini derledi. O yalılardan bazılarının hikâyeleri şöyle:
Edib Efendi Yalısı: Anadolu yakasındaki Akıntıburnu’ndaki bu yalının en büyük özelliği, selamlık bölümü Kandilli’de, harem bölümü ise Vaniköy’de. Kandilli Sarayı’nın yerine yapılan ve Boğaz’ın en büyüklerinden olan bu yapı, Kandilli’deki tüm yalıları kül eden yangından kurtulmuş. Boğaz akıntılarının en güçlü noktalarından birinde olduğu için önünde yedekçi hakkı denen bir boşluk bırakılmış. Yedekçiler, akıntıya karşı koyamayan kayık ve tekneleri halat atarak çeker, karşılığında da bir ücret alırlarmış.
Emine Valide Paşa Yalısı: 18. yüzyılın başında yapılan bu yalıyı II. Abdülhamid satın alarak son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Hanım’a hediye eder ve kendisine “paşa” unvanı verir. Emine Hanım tarihte bu unvanı taşıyan tek kadın. Emine Valide Paşa, yaz aylarını bu yalıda geçirir ve sık sık mehtap âlemleri düzenler. Cumhuriyet ilan edilince yalıyı devlete hediye etmek ister. Yazışmalarda unvanlar yasaklandığı için resmi mektupta kendisine ‘Bebekli Emine Hanım’ diye hitap edilmesine içerleyerek vazgeçer ve Mısır’a bağışlar. Bina bugün Mısır Konsolosluğu olarak kullanılmaktadır.
Yılanlı Köşk: Yalının ilk sahibi Reisülküttab Mustafa Efendi. II. Mahmud bir Boğaz gezisi sırasında yalıyı çok beğenir ve satın almak ister. Yalıda gözü olan Musahib Sait Efendi, yalı yılan kayalıkları üzerine inşa edildiği için devamlı yılan çıktığı yalanını uydurur. Sultan satın almaktan vazgeçer ama kendisi de alamaz ve yalının adı tarihe böyle geçer. Önünden yol geçmeden önce Boğaz’a kıyısı varmış. İkinci katının cumbasının Boğaz’a doğru uzanmasını sağlayan eli böğründe tabir edilen payandalarıyla Rumelihisarı’nın en etkileyici yapılarından.
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı: Osmanlı İmparatorluğu’nun son hekimbaşısı. 63 yaşında iken 16 yaşındaki Payidar Hanım’la evlenir ve 89 yaşında ölünceye kadar evli kalırlar.
Boğaziçi, Osmanlı döneminde önemli bezm-i âlemlerin, mehtap gecelerinin yapıldığı bir yer. Yalıların inşa edilmesi ise daha çok I. Abdülhamid döneminde başlıyor. Devlet adamlarının çoğu yalılar yaptırmış. Yüksek görevli memurlar, hekimler... Mesela Osmanlı İmparatorluğu’nun son hekimbaşısı olan Salih Efendi’nin “Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı” da bu nedenle çok önemli.
Perili Köşk (Yusuf Ziya Paşa Köşkü) : 20. yüzyılın başında son Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın başyaveri Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. Aykırı bir mimarisi var. 1. Dünya Savaşı nedeniyle inşaat yarım kaldığından uzun süre boş durmuş, bu nedenle “Perili Köşk” diye anılmış. Kullanım hakkı Borusan Holding’e ait olan yapı, Türkiye’nin ilk ve tek ofis müzesi olduğundan hafta sonları çağdaş sanat koleksiyonu görülebiliyor
Mediha Sultan Yalısı: Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi’nin bulunduğu bu bina Mustafa Reşit Paşa için yapılmasına rağmen son sahibinin adıyla anılır. II. Mahmud döneminde Gülhane Parkı’nda Gülhane Hatt-ı Hümayunu okuyan sadrazam, maddi sıkıntıları yüzünden Banker Komando’dan borç alıyor. Banker borçlarını tahsil etmek için Baltalimanı’na geliyor. Paşa hareminde olduğundan yardımcıları “Görüşemezsiniz” der ama ısrarcı olunca haber verilir, Paşa bunu duyunca kalp krizinden ölür.
Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı: Rumelihisarı’ndan Baltalimanı’na doğru ilerlerken ikinci köprünün ayağında, mimarisi diğerlerinden oldukça farklı, kasır mimarisi gibi duran bir yalı göze çarpıyor. Dönemin Tophane Müşiri Zeki Paşa’nın yalısı.
Kazanova Köşkü : Venedikli yazar Giacomo Casanova, üne kavuşmadan önce 1744’te Kardinal’in bir mektubunu Venedik Sefareti’ne iletmek için İstanbul’a gelmiş, seyyahlığa ilgisi muhtemelen bu seyahatte pekişmiş. Burada kaldığı 3 ay boyunca henüz 19 yaşında olmasına rağmen herkesin gönlünü çalmayı başarmış. Muhteşem Boğaz manzarasıyla bu köşk, ona ilham kaynağı olmuş olmalı.
Kont Ostrorog ve Hadi Semi Yalıları: 20. yüzyılın başında Polonyalı Kont Ostrorog tarafından satın alınan Kandilli’deki yalıda ağırlanan edebiyatçılar arasında Yahya Kemal Beyatlı ve Pierre Loti de var. Tarihteki önemli işlevi de Çanakkale Savaşı sırasında sahibinin hastane olarak kullanılmasına izin vermesi. Yanındaki Hadi Semi Yalısı’nın ilk sahipleri İstanbul’da çalışan iki İngiliz doktor olduğu için “Mumford House” adıyla da bilinir.
Komodor Remzi Bey Yalısı : Anadoluhisarı’nın tam önünde 101 yıldır dimdik duran yalının en önemli sakini, bir süre kiracı olarak oturan ressam Feyhaman Duran. Yalının manzarası pek çok tablosuna ilham kaynağı olmuştur
Hacı Ahmed Arif Bey Yalısı: Suya uzanan balkonları ve en üstteki cihannüması ile en tipik yalı örneklerinden biridir. Bu yalıda yapılan bir sünnet düğününe Atatürk de katılmıştır.
Sadullah Paşa Yalısı : Diplomat Sadullah Paşa, V. Murad’ı tahta geçirmek isteyenlerden olduğu gerekçesiyle II. Abdülhamid tarafından 1877’de İstanbul’dan sürülmüş. Viyana’da hizmetçisiyle yaşadığı aşk hikâyesi sonucu sinir krizi geçirip intihar etmiş. Eşi Necibe Hanım buna inanmayarak ölene kadar (1917) Sadullah Paşa’nın ona yakıştırdığı pembe elbisesiyle yalının iskelesinde eşini beklemiş.
Mabeyinci Faik Bey Yalısı : II. Abdülhamid’in Mabeyincisi Faik Bey tarafından yaptırılmış. Edebiyat ve musiki meclislerine ev sahipliği yapmasıyla ünlü. Çiçeğe meraklı Faik Bey’in siyah gül dahi yetiştirdiği söylenir. Melina Mercouri ile Peter Ustinov’un oynadığı ‘Topkapı’ ve Hülya Koçyiğit ile Ediz Hun’un oynadığı ‘Hıçkırık’ filmlerinin birçok sahnesi Beylerbeyi’ndeki bu yalıda çekilmiştir.
Afif Paşa Yalısı : Sarıyer’deki yalı, Boğaz’ın en pahalı yalılarından biri. II. Abdülhamid’in dünürü Ferik Ahmed Afif Paşa tarafından yaptırılmış. TRT’de yayınlanan ilk yerli dizi olan Halit Ziya Uşaklıgil’in ‘Aşk-ı Memnu’su Halit Refiğ tarafından bu yalıda çekilmiş.
Recaizade Mahmut Ekrem Yalısı : II. Abdülhamid döneminde şairlerin, yazarların, müzisyenlerin buluşma yeri... Recaizade Mahmut Ekrem, akşamları kandille yalı- nın iskelesine çıktığı için karşı yakadaki Mısır Hıdivi’nin kasrı ile haberleştiği yönünde saraya haber gider. Kendisine lisan-ı münasiple artık burada ikamet etmemesi söylenir. Mecburen bu isteğe uyar. İstinye’deki bu yalıya da iki kere vapur çarptığı için selamlık binası yıkılmış, sonradan restore edilmiştir.
Yalı Camii: Vaniköy Avcı Mehmed olarak bilinen, Sultan IV. Mehmed’in saray imamı olan Vani Mehmed Efendi tarafından 17. yüzyılda yaptırılmış. Semtin ismi de buradan geliyor. İstanbul’un en güzel yalı camilerinden biri ve 4 asırlık bir çınarın gölgesinde.