Gebelik dönemi boyunca diş sağlığına ve bakımına çok dikkat etmek ve bebekler için de 2 yaşından sonraki dönemlerde düzenli olarak yapılması gereken diş muayenelerini aksatmamak gerekiyor. VKV Amerikan Hastanesi’nden Kadın Doğum Uzmanı Dr. Alper Mumcu gebelik süresince, dolgu, protez, röntgen vs. gibi girişimlerin herhangi bir sakıncası olmadığını söylüyor.
Hamilelikte ağız ve diş bakımıGebelik tüm vücut sistemlerini etkilediği gibi diş ve diş eti üzerinde de etki gösterir. Uygun şekilde bakım yapılmadığı takdirde özellikle diş etlerinde iltihaplanma ortaya çıkabilir. Gingivitis adı verilen bu durum sadece diş etlerinin sağlığını bozmakla ve dişlerin dökülmesinde neden olmakla kalmaz, gebelik üzerinde de olumsuz etkiler yaratır. Yapılan son çalışmalarda gingivit olan hastalarda erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin daha sık görüldüğü bulunmuş.
Anne karnındaki bebeğin kritik gelişim süreci erken dönemler olduğundan, diş hekiminize gittiğinizde, gebelik şüpheniz varsa bunu muayeneden önce mutlaka belirtin. Anne adayının sağlığını tehdit eden ya da bozan her olay karnındaki bebeğini de etkileyebilir. Bu açıdan diş sağlığınız her ikiniz için de çok önemlidir. Gebelik esnasında acil bir diş probleminin ortaya çıkmasını engelleyebilmek için yapabileceğiniz en kolay şey düzenli olarak diş kontrollerine gitmenizdir. Rutin ve koruyucu diş bakımı gebeliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Ancak pek çok gebe kadın kendisini gebeliğin 2. üç ayında daha güvende hissettiğinden olası bir girişim bu dönemlere ertelenmeye çalışılmalıdır.
Eğer gerek olursa acil bir durumda, gebeliğin her döneminde girişim yapılabilir. Ancak tercih edilen bu tür bir acil durumdan sakınmaktır. Diş ağrısı bebeğinizin sağlığını etkileyebilir.
Gebelerin diş hekimine gitmek istememelerinin en önemli sebeplerinden birisi de röntgen çekileceği korkusudur. Gebelikte çekilen diş filminin herhangi bir olumsuz etkisi olmamasına rağmen gebelik ya da gebelik şüphesi mevcutsa ve eğer film çekilmesi şartsa karın bölgesine kurşun bir plak koyarak bebeği x-ışınlarından korunuyor.
Bir başka endişe ise diş tedavisi sırasında kullanılan ilaçlar ve lokal anestezikler. Rutin diş tedavilerinin çoğunda herhangi bir ilaç kullanmaya gerek kalmıyor. Eğer ilaç kullanımı gerekir ise gebeliğe ve anne karnındaki bebeğe olumsuz etkilerinin olmadığı bilinen ilaçlar tercih ediliyor. Sevindirici bir başka gelişme ise yapılan son araştırmalarda diş tedavisi için kullanılan lokal anestezik ilaçların gebelik üzerine hiçbir olumsuz etkisinin olmadığının gösterilmesi. Bu, düzenli diş bakımının güvenle yapılabileceğini bir kez daha gösteriyor.
Gebelik sırasında diş etlerinizin kırmızı, şiş ve kanamaya meyilli olduğunu fark edebilirsiniz. Bu durumun gebelikteki hormonal değişimlere bağlı olduğu kabul edilmekte. Gebelik gingivitisi bebeğinizin dünyaya gelmesinden hemen sonra geriler, ancak kalıcı hasar bırakabilir.
Diş etlerini etkileyen herhangi bir irritan madde durumun daha şiddetli olmasına yol açabilir. Bu irritan maddelerin en önemlileri diş taşları ve diş yüzeyindeki plaklardır. Profesyonel temizlik ve bakım bu problemi elimine eder ve daha konforlu yaşamanıza yardımcı olur.
Eskiler bebeğin kalsiyumunu annenin dişlerinde aldığını söylerler. Bu doğru değildir. Bebeğiniz kendi dişlerinin sağlıklı gelişmesi için ihtiyacı olan kalsiyum, fosfor ve diğer vitaminlerle mineralleri sizden alır ancak bunu sizin dişlerinizden çekerek değil, yediğiniz içtiğiniz gıda maddeleri yolu ile temin eder. Bu nedenle gebelik esnasında dengeli beslenmeye özen göstermelisiniz.
Bebeğinizin dişleri Bebeğiniz dünyaya merhaba dediğinde 20 süt dişinin tamamı ve kalıcı dişlerin bir kısmı oluşmuştur. Sizin gebelik esnasında sağlıklı olmanız ve beslenmenize dikkat etmeniz bu dişlerin ideal şartlarda ve şekilde gelişmesine yardımcı olur. Doğumdan sonra bu uygun gelişimin devam edebilmesi için çocuk hekiminizden tavsiyeler alabilirsiniz. Tabii erken dönemde kazanılan diş bakımı alışkanlığının da önemini unutmamak gerekir. Bebeğinizin bu alışkanlığı erken kazanabilmesi için ona örnek olmanız gerektiğini unutmayın.
Bebek 2 yaşına geldiğinde ilk diş muayenesi için hazırdır. Bu dönemde yapılacak muayene ve tedaviler ile ileride ortaya çıkabilecek diş problemleri önceden saptanarak engellenebilir.
Hamilelik sırasında diş ve diş etleri ile ilgili problemlerin ortaya çıkması çok nadir değildir. Bu problemlerden en sık görüleni gebelik gingiviti adı verilen diş etlerinin iltihabıdır. Gingivitde diş etleri genelde şiş ve kırmızı olarak görülür. Kolaylıkla hatta kendiliğinden kanayan diş etleri hassas ve ağrılı olabilir. Gingivit bulguları sıklıkla ilk olarak gebeliğin ikinci ayı civarında ortaya çıkar ve sekizinci ay civarında en şiddetli halini alır. Altında yatan neden gebelik sırasında artan östrojen ve progesteron hormonlarıdır. Doğum sonrası hormon düzeyleri normale inince yakınmalarda kendiliğinden kaybolur.
Yapılan araştırmalarda hamilelik sırasında ağız içinde ve diş etleri çevresindeki bakteriyel florada değişiklikler olduğu ve bağışıklık sisteminin plak oluşumuna karşı hamilelik öncesi dönemden farklı tepki gösterdiği saptanmıştır. Yapışkan bazı araştırmalarda diş etlerinde biriken bu bakterilerin kan dolaşımına karışarak erken doğumlara, düşük doğum ağırlığına hatta düşüklere neden olabileceği ileri sürülmektedir. Benzer başka çalışmalarda ise diş eti hastalığı yaşayanlarda erken doğum riskinin birkaç kat arttığı iddia edilmektedir.
Hamileliğe bağlı diş eti sorunlarını önlemenin ya da azaltmanın en etkili yolu ağız içi hijyene her zamankinden daha fazla özen göstermekte yatar. Günde en az 2 sefer dişleri uygun şekilde fırçalamak, en az bir kere diş ipi ile diş aralarını temizlemek oldukça yararlıdır. Ilık tuzlu su ile ağzı çalkalamak da şişlikleri azaltarak yakınmaları hafifletebilir. Bu önlemlerin etkili olmadığı durumlarda profesyonel tedavi gerekli olabilir. Diş etlerinin altında biriken diş taşları bu bölgeleri irrite ederek enflamasyonu ve dolayısı ile yakınmaları daha da arttırabileceğinden 6 ayda bir diş temizliği yapılması gereklidir. Bu temizliğin hamilelik üzerinde hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
Hamilelik sırasında diş ve diş eti hastalıkları sık görülen problemlerdir. Bu problemler çoğu zaman bir diş hekiminin yardımı olmadan kendiliğinden geçmezler.
Diş tedavilerinde çoğu zaman bir çürüğü, diş kökünü, çene kemiğindeki abse ya da kisti görebilmek için röntgen filmi çekilmesi gerekli olur. Bu durum hamile kadınları olduğu kadar diş hekimlerinin de birçoğunu huzursuz eder. Hamile kadınların çoğu kadın doğumcularının görüşünü ve onayını almadan bu işlemi kabul etmez. Hatta bazı kadınlar sırf diş filmi çekilmesin diye ağrılara katlanmayı bile göze alabilirler. Bir de çevrelerindeki eş dost ve aile büyüklerinin önerileri de eklenince iş içinden çıkılmaz bir hal alabilir.
Gebelik sırasında röntgen filmi çekilmesi zannedildiği kadar riskli bir işlem değildir.
Gelişmiş ülkelerde her 5-7 yılda bir tüm dişlerin filmi çekilerek genel bir kontrol yapılması yaygın bir uygulamadır. Bu kontroller sırasında ya panoramik diş filmi çekilmekte ya da 18-21 arasında film çekilerek diş, diş eti ve çene kemiklerinin durumu değerlendirilmektedir. Yirmi bir tane röntgen filmi kulağa doğal olarak çok gelebilir ancak bu kadar çok film çekildiğinde bile bebeğin içinde bulunduğu rahim bölgesine ulaşan radyasyon miktarı 0.03 miliraddan daha azdır. Bu miktar herhangi bir kişinin güneş gibi doğal yollar ile çevreden 3-4 günde aldığı radyasyondan bile daha azdır.
Bu kadar düşük doz radyasyonun bebeğe zarar vermesi olanaksız olarak kabul edilir. Yapılan araştırmalarda bebek üzerindeki olumsuz etkilerin 5 rad'dan sonra ortaya çıktığı gösterilmiştir ve bu doza ulaşabilmek için neredeyse binlerce diş filmi çekilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak gebeliğin her döneminde diş röntgeni çekilmesi güvenlidir. Ancak sadece hamile olanlarda değil tüm insanlarda hiçbir işlem ve ilacın mutlak gerekli olmadıkça kullanılmaması gerektiği akıldan çıkartılmamalıdır.
Bölgesel uyuşma sağlayan lokal anestezik ilaçlar diş hekimleri tarafından tedavide sıkça kullanılmaktadır. Günümüzde kullanılan lokal anesteziklerin hemen hepsi son derece güvenli ve alerjik reaksiyona neden olmayan ilaçlardır.
Ancak konu hamile kadınlar olduğunda bu gevenli ilaçların kullanımı da ister istemez akıllarda soru işaretleri oluşturmaktadır.
American Hospital Formulary Service (AHFS) ilaç bilgi kataloğunda lokal anestezik ilaçlar ile ilgili olarak özetle şöyle denilmektedir: "Lokal anestezik ilaçların gebelik sırasında ve doğumdan önce kullanılmalarının bebek gelişimi üzerinde olumsuz etki yaratıp yaratmayacağı ve bu ilaçların bu açıdan güvenli olup olmadığı konusunda bir karara varabilecek yeterli araştırma yoktur. Bu nedenle bu tür ilaçlar hamile kadınlarda kullanılırken dikkatli olunmalıdır. Genel olarak herhangi bir bölgeye enjekte edilen lokal anestezikler teorik olarak plasentayı geçebilirler. Ancak diş hekimliğinde kullanılan çok küçük miktarlardaki lokal anesteziklerin çok büyük bir olasılıkla gelişmekte olan bebek üzerinde olumsuz etkileri yoktur."
Bu nedenle tüm tedavilerde ve işlemlerde olduğu gibi bebek üzerinde olumsuz bir etkisinin olması beklenmemekle birlikte, organ oluşumunun gerçekleştiği ilk trimesterda acil bir durum olmadıkça diş tedavileri ve lokal anestezik uygulamalarından kaçınılması ve bu tedavilerin eğer mümkünse gebeliğin 13-28. haftaları arasında yapılması daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Gebelikte sık karşılaşılan sorunlardan birisi de diş ve diş eti hastalıklarıdır. Ağız içi florasının değişmesi, hormonal düzendeki dalgalanmalar, bağışıklık sisteminde ortaya çıkan baskılanma, gebeliğe bağlı kusmaların ağız içine taşıdığı asitler ve benzeri faktörler hamile kadınları diş hastalıklarına karşı daha duyarlı hale getirir.
Diş ve diş eti hastalıkları bir diş hekiminin müdahalesi olmadan geçmezler. Diş problemleri ise röntgen filmi çekilmesi, lokal anestezik ya da antibiyotik gerekliliği gibi nedenler ile hamile kadınları huzursuz eder.
Hamilelik sırasında diş tedavileri ne zaman yapılmalıdır? Acil bir durum varlığında gebeliğin hangi döneminde olduğuna bakılmaksızın dolgu, kanal tedavisi ve protez de dahil olmak üzere her türlü girişim güvenle yapılabilir. Bunun herhangi bir sakıncası yoktur.
Ancak genel kural olarak sadece diş tedavileri değil tüm elektif girişimler yani acil olmayan durumlar için yapılan tüm tedaviler ve ameliyatlar hamileliğin ikinci trimesterında yapılmalıdır. Bu açıdan herhangi bir belirti vermeyen çürük gibi durumların tedavisi ile diş taşı temizliği, diş eti ameliyatları gibi girişimler 13. hafta ile 28. haftalar arasında planlanmalıdır. Kozmetik uygulamalar ise doğum sonrasına ertelenmelidir.
Gebeliğin son dönemlerinde diş tedavisi gerekli olursa hamile kadının uzun süre diş ünitinde sırtüstü yatması engellenmelidir. Uzun süre bu pozisyonda kalındığında büyümüş olan rahim ana toplardamar üzerinde bası yaparak ani tansiyon düşüklüklerine ve bebeğe giden kan ve oksijen miktarında azalmalara neden olabilir. Böyle bir durumun önüne geçmek için tedaviye her 5-10 dakikada bir ara verilmeli ve hastanın pozisyon değiştirmesine olanak sağlanmalıdır.
Gebeliğin hangi döneminde olursa olsun kullanılacak ilaçlara ve antibiyotiklere gebeliği takip eden kadın doğum uzmanı ile görüşülerek birlikte karar verilmelidir.
Sonuç olarak acil durumlarda diş tedavileri gebeliğin her döneminde güvenli olmakla birlikte acil olmayan durumlarda işlemler ya ikinci trimesterda yapılmalı ya da doğum sonrasına ertelenmelidir.