Gündem

Gazi Katliamı için anma düzenlendi

12 Mart 1995'teki Gazi Katliamının yıl dönümünde katledilenler anıldı

12 Mart 2019 11:43

12 Mart Gazi katliamında 24. yılı dolayısıyla Gazi, Ümraniye Şehit Aileleri, Saltangazi Alevi Kurumları ve Gazi Halkı, Gazi Cemevi önünden eski karakol önüne yürüyüş düzenledi.
 
ETHA'da yer alan habere göre, yürüyüşe Gazi ve Ümraniye şehit aileleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili Şahin Tümüklü, ESP İl Başkanı Pınar Türk, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Okan Danacı da katıldı.
 
ESP üyeleri "Kaybedenler kaybedecek" pankartı ile Hasan Ocak fotoğraflarını taşıdı, "Gazi faşizme mezar olacak", "Hasan Ocak ölümsüzdür", "Gazi şehitleri ölümsüzdür" sloganları ile yürüyüşe katıldı.
 
Eski Karakol önüne yürüyen kitle, katliamda hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını taşıdı, "Gazi'de düşene dövüşene bin selam", "Yaşasın Gazi ayaklanmamız", "Gazi şehitleri ölümsüzdür" sloganları atıldı.
 
12 Mart sabahı anma için toplanmaya başlayan insanlar, katliamın yapıldığı yerlerden biri olan Sultangazi'deki eski postahane önüne yürüdü. Basın açıklaması sonrası kitle Gazi mezarlığına doğru yürüyüşe geçti. Ölenlerin mezarına karanfil bırakıldı. 
 
Cumhuriyet'ten Mehmet Kızmaz'ın haberinde, ölenlerin aileleri adına yapılan açıklamada katliamın amacının Alevi-Sünni çatışması yaratarak halkı birbirine kırdırmak olduğu belirtildi. Devamında ise "İnanç diktası ve asimilasyon cenderesinde tüm okullarda zorunlu din dersleri, her okula mescit yaklaşımı Alevilere ve inanç kimliklerine zülüm uygulanmakta" denildi.
 
Öte yandan anma sırasında polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Anma yapan grubu polisler takip ederken, havada polis helikopterlerinin uçtuğu görüldü.
 
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) tarafından yapılan 11 Mart tarihli açıklamada şu ifadelere yer verildi:
 
"Katliamı başlatan saldırıyı gerçekleştiren kontrgerilla çete mensupları hiçbir zaman bulun(a)madı. Hedef gözeterek birçok insanımızı katlettikleri görüntülerle ve adli tıp raporlarıyla açıkça kanıtlanan katil polislere göstermelik cezalar verildi. Elbette bu ülkede Alevi katliamı yapmanın mutlaka bir ödülü vardı. Katliamı gerçekleştiren devlet yetkilileri milletvekili ve hatta bakan yapılarak ödüllendirildi. Diğer yaşadığımız katliamlarda olduğu gibi bu katliamda da devlet katilleri koruyup kolladı.
Ancak ne yapılırsa yapılsın, bizler bu katliamın hesabını mutlaka soracağız. Davanın bu şekilde üstünün kapatılıp unutturulmasına izin vermeyeceğiz. 24. Yılında Gazi ve Ümraniye’de bütün saldırılara, baskılara ve katliamlara rağmen Pir Sultan Abdalların direniş geleneğini canları pahasına yaşatan ve bu mücadelede katledilen tüm şehitlerimizi saygıyla anıyor, direnen halkımızı selamlıyoruz. Gazi ve Ümraniye katliamlarını unutmadık unutturmayacağız!"

Ne Olmuştu?

Gazi Mahallesi'ndeki çoğunlukla Alevi vatandaşların gittiği üç kahvehane, 12 Mart 1995 tarihinde akşam saatlerinde otomatik silahlarla tarandı.

Kahvehanelerden birinde bulunan Alevi dedelerinden Halil Kaya öldü ve 5'i ağır 20 kişi de yaralandı. Zanlılar olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünün boğazını keserek öldürdü, aracı da ateşe vererek kaçtı. 

Bu saldırı olayların da başlangıcı oldu. Saldırının ardından çok sayıda vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplandı ve polis karakoluna yürüdü. Polisin grubu dağıtmak için havaya ateş açtığı sırada, 1 kişi öldü, birçok kişi de yaralandı. Gece boyunca olaylar durmadı. 

13 Mart günü polis karakoluna tekrar yürüyüşe geçen grup, çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polisle çatıştı. Yaşanan olaylarda 15 kişi öldü, aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişi de yaralandı. Şiddetin artması üzerine askerlerin de bölgeye gelmesiyle birlikte Gaziosmanpaşa'da üç mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 

Ancak barikatlar kuran grup, bir komite oluşturarak isteklerinin yerine getirilmemesi durumunda eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı. 

Olaylar Ankara ve Ümraniye’ye sıçradı

14 Mart günü Gazi Mahallesi'ndeki olaylar Ankara'ya da sıçradı. Gazi Mahallesi, polis eşliğinde sakin bir gün geçirirken, Ankara Kızılay Meydanı'nda çıkan olaylarda 36 kişi yaralandı. 

15 Mart'ta ise Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi'nde olaylar patlak verdi. 

Protestocu grubu dağıtmaya çalışan polisin açtığı ateş sonucu 4 kişi öldü, 20'den fazla kişi yaralandı. Olaylarda 17 kişi hayatını kaybetti. Gaziosmanpaşa Savcılığı'nın olayla ilgili fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında "Müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek" iddiasıyla dava açtı.

Dava güvenlik gerekçesiyle Trabzon’a alındı

12-13 Mart 1995'te Gazi Mahallesi'nde meydana gelen olaylarda yaşamını yitiren 17 kişiden dokuzunu öldürdükleri iddia edilen 20 polisin yargılandığı dava tam anlamıyla sürüncemede kaldı. 

Gazi olayları ile ilgili soruşturmayı Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttü. Gaziosmanpaşa Savcılığı'nın fezlekesi ile 20 polis hakkında dava açan Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıklar hakkında 'müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek' iddiasıyla dava açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi, daha başlamadan, davanın güvenlik gerekçesiyle başka bir şehre naklini istedi. Talebi uygun gören Yargıtay 10. Ceza Dairesi, davanın Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesini kararlaştırıldı. 

'Gazi Davası'nın ilk duruşması 15 Kasım 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Başkanlığını, daha sonra duruşmadan çekilecek olan Hüseyin İmamoğlu'nun yaptığı mahkeme, sanıkların devlet memuru olması nedeniyle, yargılanabilmeleri için 'Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu'na göre 'lüzum-u muhakeme' kararının verilmesini isteyerek yargılamanın durdurulmasını kararlaştırdı. 

Davaya 22 ay sonra yeniden başlandı

Bundan sonra dava dosyası 22 ay süre ile Yargıtay, Yargıtay Genel Kurulu, Rize Ağır Ceza Mahkemesi ve Adalet Bakanlığı arasında gidip geldi. 

Yargıtay Genel Kurulu'nun yargılamanın durdurulması kararının temyiz edilemeyeceği, ancak itiraz edilebileceğine karar vermesi üzerine müdahil taraf, yargılamanın yapıldığı mahkemeye en yakın mahkeme olan Rize Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etti. Rize Ağır Ceza Mahkemesi'nin, itirazı kabul edip 'yargılamanın durdurulması kararı'nı kaldırması ile yargılamaya başlanabildi. Ancak bu arada, ilk duruşmada yargılamayı durduran mahkeme başkanı Hüseyin İmamoğlu, 'yargılamada polislerden taraf' olduğunu belirterek davadan çekildi. Yargılama, oluşturulan yeni heyetle 16 Eylül 1997'de başlayabildi. 
 
Davada sanık polisler Adem Albayrak, Mehmet Metin Gündoğan, Hamdi Özata, Hasan Yavuz, İsa Bostan, Süleyman Memişçi, Sedat Özdemir, Hayrullah Şişman, Ali Doğan, Metin Çakmaz, Yakup Murat, İbrahim Serdar, Orhan Durmuş, Mehmet Türk, Mustafa Keleş, Uğur Duran, Selçuk Biçer, Ali Ulukaş, Ahmet Türkmen, Yetkin Korkut, 9 kişinin ölümü, 5 kişinin de yaralanması suçlamasıyla TCK'nın 448, 456, 457 ve 463'üncü maddelerinden yargılandı. 
 

20 polisten sadece biri ceza aldı 

Sanıklardan Adem Albayrak dışındaki 19'u duruşmalar sonucunda serbest bırakıldı. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle olaylardan sonra gözaltına alınarak tutuklanan 35 kişi ise, önce Gaziosmanpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde daha sonra da İstanbul DGM'de yargılandı. 

Trabzon'daki görülen davanın duruşmaları, yurtdışındaki çeşitli Türk ve yabancı sivil toplum örgütü üyeleri de zaman zaman izledi. Görülen davanın 18 Şubat 2000'deki son duruşmasında savcı, sanık polislerden tutuklu Adem Albayrak ile tutuksuz yargılanan Mehmet Gündoğan'ın cezalandırılmasını, tutuksuz yargılanan diğer 18 polis memurunun ise beraatini istedi. 

Müdahil avukatlardan Cemal Yücel, davada karar aşamasına gelindiğini belirterek, bir sonraki duruşmada Gazi davasının biteceğini söyledi. Müdahil avukat Remzi Kakmaz ise, davanın İstanbul'dan Trabzon'a alınması nedeniyle şimdiye kadar dünyanın çevresinin iki katı yol katettiklerini ifade etti. Kazmaz, "Ayrıca bu dava görülürken, memurlar burada, amirleri yok. Amirleri de burada olmalıydı. Bu olaylarda, zamanın başbakanı, içişleri bakanı, emniyet genel müdürünün de sorumlulukları vardır" dedi. 

Sanık avukatı İlhami Yelekçi de, son savunması için mahkemeden süre istemesi üzerine Mahkeme Başkanı Dursun Kaya Güleç, bu isteğe uyarken, tutuklu sanık Albayrak'ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Ancak Albayrak'ın cezaevinde kaldığı süreyi dikkate alan heyet, sanığın tahliyesine karar verdi. Albayrak'ın da tahliye edilmesiyle birlikte Gazi Olayları Davası'nda tutuklu sanık kalmadı.