Radikal gazetesi yazarı Tayfun Atay, Game of Thones dizisinen yola çıkarak, ‘ensest’ ilişkilerin antropolojik kökenini yazdı.
Dizide anlatılan ‘ensest’ hikayelerin tarihsel ve antropolojik kökenine vurgu yapan Atay, “Dizide anlatılan hikayeler belki itici ama gerçek; daha doğrusu duygusal olarak itici ama kültürel olarak gerçek. ‘Game of Thrones’u fantastik olduğu ölçüde gerçekçi kılan belki de böylesi ‘antropolojik’ gerçeklerden mayalanan bir yapıt olarak ortaya çıkması” değerlendirmesinde bulundu.
Tayfun Atay’ın Game of Thrones-3 ‘ensest meselesi’ (1 Mayıs 2014) başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
En çarpıcı temalarından biri de 'ensest' olan 'Game of Thrones' bana bazen 'antropolojik' bir rüyadaymışım hissi veriyor ve hiç uyanmak istemiyorum! (Spoiler içerir!)
‘Game of Thrones’un en çarpıcı temalarından biri de ‘ensest’. Ve ensest, antropolojide hayli üzerinde durulmuş bir konu…
Diziye esas oluşturan ‘A Song of Ice and Fire’ roman serisinin yazarı George R. R. Martin’in insanlık tarihinin pek çok kesitinde yer alan verilerden, merkeze Avrupa feodalitesini yerleştirerek ortaya çarpıcı, daha doğrusu capcanlı bir kolaj çıkardığına başka bir yazıda değinmiştik. Böylesi en çok rüyalarda olur!
Hayatınızın değişik kesitleri, kronolojisini kaybetmiş şekilde yan yana, iç içe, sarmaş dolaş, başka pek çok alâkasız fantastik simge ya da ögeler de eklenmiş olarak belirir rüyanızda…
‘Game of Thrones’ da bana bazen ‘antropolojik’ bir rüyadaymışım hissi veriyor ve hiç uyanmak istemiyorum!..
Diziye ilişkin kaleme aldığımız diğer yazılarda bu mahiyette, bizi antropolojik açıdan ilgilendirebilecek pek çok motifi işaret ettik. Mesela Taş Çağı’nın ‘petrol’ü denilebilecek değerdeki volkanik obsidyen taşı, dizideki adıyla ‘ejdercamı’ yahut ‘donmuş ateş’… Ki ‘Ak Gezenler’ ancak onunla öldürülebilir! Veya din antropolojisinde ‘orman tapımı’nı örnekleyebildiğimiz Kongo’nun Mbuti pigmelerini çağrıştırır şekilde ormanı tanrı bilip ölünce ağaçların parçası olacaklarına inanan ‘Ormanın Çocukları… Ya da Freud’ün ‘Totem ve Tabu’da insan toplumsal örgütlenmesinin başlangıcına ilişkin ‘fantastik’ kuramından esinlenmeleri akla getirircesine, öz kızlarından kendine ‘çok-karılı’ bir aile kurup erkek çocuklarını dışarı atan (tanrılara kurban eden!) Craster…
Ensest motifi ‘Craster ve kalesi’nde karşımızdaydı ama onun dizide çok daha bariz işlenişi Cersei ve Jamie Lannister kardeşlerin ilişkisinde söz konusu. Onların ensest ilişkisinin mahsulü ‘kötü kral’ Joffrey’e (Jack Gleeson) büyük bir keyifle yakınlarda elveda dedik!
Şimdi ensestin daha taze mahsulü ve abisinin aksine iyi bir kalbe sahip Tommen (Dean-Charles Chapman) tahta çıkmaya hazırlanıyor. Dizinin 4’üncü sezon 3’üncü bölümünde Cersei Lannister (Lena Headley) oğlu, maktul kral Joffrey’in naşı başında yastayken bir yandan da erkek kardeşi ve Joffrey’in babası Jamie’ye (Nikolaj Coster-Waldau) “Oğlumuzun intikamını al; Tyrion’u öldür” diyordu. Tyrion Lannister (Peter Dinklage) malûm Cersei ve Jamie’nin cüce kardeşleri… Yani tablo şu: Jamie, hem dayısı-hem babası olduğu çocuğun intikamını almak için öz kardeşi ve Joffrey’nin hem dayısı-hem amcası olan birini öldürmeye kışkırtılıyor!
Antropolojide ensest yasağının gerekçesi açıklanırken böylesi dil kargaşalarına işaret edildiği de olmuştur; mesela ana-oğul ensestinden doğan çocuk, anneye göre hem oğul, hem torun, hem de kayınbiraderdir! (B. Güvenç, ‘İnsan ve Kültür’, 1979, s. 305.) Burada da Joffrey’in babası aynı zamanda dayısı; dayısı da aynı zamanda amcası!..
Ama yasağın esasını dış-evlilik yaparak daha geniş, güvenli ve koruyucu bir akrabalık ağına kavuşma yolunda ‘toplumsal’ ihtiyacın oluşturduğunda antropologlar hemfikir. Ve yasak, bir ‘kültürel-evrensel’. Yani yakınlar arası cinsel ilişki yasağının olmadığı toplum yok. Bu, her kültürde karşımıza çıkıyor. Yalnız sınırları farklı. Kimi toplumlarda ebeveyn-çocuk ve kız-erkek kardeş ilişkisi ensest kapsamında. Kimisinde ise kuzenler arası veya sadece paralel kuzenler (amca ve teyze çocukları) arası ilişki de ensest sayılmakta. Hatta bazı kabile toplumlarında kabile içinden biri ile evlenmek, bu kişi kan ya da soy bakımından ne kadar uzak olursa olsun ensesttir.
Yine de yasağın istisnaları var ve ‘Game of Thrones’ kurgusunda soylu Lannister kardeşler arasındaki ilişkiyi ‘lanetli’ değil, meşru saydıracak örnekler tarihsel olarak sabit… ‘Soy’un yüceliği-saflığı söz konusu olduğunda toplumun tümü ya da ‘sıradan halk’ için söz konusu olmayan ensest izni, liderler, yöneticiler, krallar-kraliçelere çıkar. ‘Kraliyet ensesti’ denilen bu uygulamanın tarihte en iyi bilinen, popüler örneği Kleopatra’dır.
Okyanusya’daki Polinezya adalarından tespit edilmiş örnekler de mevcut. Krallar, kraliçeler, prensler, prenseslerin ‘kutsal güç’le donatıldığına inanıldığı ve halktan biriyle yapılacak evlilik, yeni doğacaklarda bu gücün azalmasına yol açacağı için kralların, prenslerin kendi kardeşleriyle evlenmesinde sakınca görülmez. Aksine bu. toplumca, hem de dinen teşvik edilir.
İtici mi? Evet belki itici ama gerçek; daha doğrusu duygusal olarak itici ama kültürel olarak gerçek… Ve ‘Game of Thrones’u fantastik olduğu ölçüde gerçekçi kılan belki de böylesi ‘antropolojik’ gerçeklerden mayalanan bir yapıt olarak ortaya çıkması.