Yaşam

FutureBright ve T24'ten ortak 'Sofra' araştırması: Türkiye'nin damak tadı 'acı' çıktı; işte sofralardaki değişim ve Türk mutfağının vazgeçilmezleri

Görsel, yapay zekâ ile yapıldı

12 Haziran 2025 16:16

Güncelleme: 12 Haziran 2025 17:16

FutureBright Group ve T24 iş birliğiyle Türkiye çapında yapılan “Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı” başlıklı araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’nin damak tadı “acı” olarak belirlendi. Türk mutfağının 3 vazgeçilmez malzemesi salça, et ve baharat iken; “anne yemeği” denince akla gelen 3 yemek ise sarma, kuru fasulye ve dolma oldu. Araştırma, her 10 kişiden 8’inin, evde kendi hazırladığı yemeği yediğini ortaya koyarken; dışarıdan en çok lahmacun, döner ve pizza siparişi verildiği belirlendi.

FutureBright Group ve T24 iş birliğiyle Türkiye çapında yapılan “Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı” başlıklı araştırmanın raporu, Feriye Dotshub'da kamuoyuyla paylaşıldı. Moderatörlüğünü T24 yazarları Murat Sabuncu ve Cansu Çamlıbel’in yaptığı sunum programına, iş ve akademi dünyasından çok sayıda kişi katıldı.

Araştırmada; “Sofranın anlamı ne? Damak tadımızı neler oluşturuyor? Sofralarımızda ne var? Sofra söz konusu olduğunda tutum ve davranışlarımız nasıl? Nerede, kiminle, ne yiyoruz? Kültürümüzde ne değişiyor? Hayatımıza yeni giren neler var? Trendler ne yönde?” sorularına yanıt arandı.


Kendi alanında bir ilk olan ve ürettiği verilerle çarpıcı bir Türkiye okuması ortaya koyan araştırmada; Kantitatif Araştırma, ZMET Bilinç Dışı Araştırması ve Kalitatif Araştırma metodları kullanıldı. 1000 kişiyle online anket yapıldı, 16 online ZMET görüşmesi düzenlendi ve toplam 50 katılımcı ile 7 gün boyunca çevrimiçi topluluk platformu üzerinden kalitatif araştırma yürütüldü.

Candan Yıldız yazdı: Türkiye değişiyor, sofralar değişiyor: Bekar annelerin sayısı artıyor, sofralar küçülüyor

“Türkiye’de tüketiciler daha rafine hale geliyor”

Araştırmanın raporunun sunumunu gerçekleştiren FutureBright Group Kurucusu, Veri ve Veri Teknolojileri Uzmanı Akan Abdula, Türkiye nüfusunun hızla yaşlandığını hatırlatarak, 38-50 yaş ve 50 üstü vatandaşların sofra alışkanlıklarının değişimine dikkati çekti. “Türkiye’nin yaşlanması, Türkiye halkını daha gelenekselci tüketiciler haline getirmiyor” diyen Abdula, “Bu durum, bizi daha deneyimci ve rafine bir tüketime götürüyor. Dolayısıyla bu yaşlı nüfusun, gıdadan, sofradan ne anladığını iyi analiz etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sofranın insanlara ‘güven’ verdiğini kaydeden Akan Abdula, “Aynı şeyleri yemek, aynı şeyleri konuşmak, güven ve öz şefkat veriyor” dedi. İnsanların, kendileriyle bağlantı kurmak, kendilerini dinlemek için sofranın önemine değinen Abdula, alma verme dengesinin yeniden düzenlendiği yerin de sofra olduğunun altını çizerek, “Kişi hayatın her alanında hep verdiğini, alamadığını hissediyor. Alma verme dengesinin sağlandığı tek yer olarak sofra görülüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin tadı “acı”

“Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı” başlıklı araştırma, dikkati çeken sonuçları ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 36’sı, “Türkiye’nin bir tadı olsa hangisi olurdu?” sorusuna “acı” yanıtını verdi. Aynı soruyu, katılımcıların yüzde 31’i “tatlı”, yüzde 16’sı”tuzlu”, yüzde 9’u ise “ekşi” diye yanıtladı.

Türkiye, pul biber ülkesi

Araştırma, her 10 kişiden 3’ü için Türkiye’nin bir pul biber ülkesi olduğunu ortaya koydu. “Türkiye’nin mutfağını bir baharat ile tanımlasanız hangisi olurdu?” sorusuna katılımcıların yüzde 31’i “pul biber” yanıtını verdi. Pul biberi yüzde 16 ile karabiber, yüzde 14 ile isot ve kekik, yüzde 8 ile kimyon ve nane, yüzde 4 ile sumak, yüzde 3 ile tarçın takip etti.

Sofraların rengi kırmızı

Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’de sofraların rengi ise “kırmızı” olarak öne çıktı. Katılımcılara yöneltilen, “Türkiye’nin sofralarını sizce hangi renk en iyi tanımlar?” sorusuna verilen yanıtların yüzde 44’ü “kırmızı” oldu. Aynı soruyu, katılımcıların yüzde 17’si “yeşil”, yüzde 8’i “beyaz” ve “kahverengi”, yüzde 7’si ise “turuncu” şeklinde yanıtladı.

Mutfakların vazgeçilmezleri

Türkiye’nin en kapsamlı sofra araştırmasında, mutfaklarda en çok kullanılan malzemeler de ortaya çıktı. Katılımcılar, “Türkiye mutfağına ait 3 vazgeçilmez malzeme hangileri?” sorusuna, yüzde 33 ile salça, yüzde 27 ile et, yüzde 22 ile baharat yanıtını verdi. Türkiye, bir Akdeniz ülkesi olmasına rağmen, zeytinyağı sadece yüzde 10 oranında belirtilirken, balık ise neredeyse akıllara hiç gelmedi.

Anne yemeği denince akla “sarma” geliyor

Araştırma, “anne yemeği” ile ilgili de çarpıcı sonuçları ortaya koydu. “Anne yemeği denince aklınıza ilk gelen nedir?” sorusunu, katılımcıların yüzde 15’i “sarma”, yüzde 11’i “kuru fasulye”, yüzde 10’u ise “dolma” diye yanıtladı. Bu yemekleri, köfte, mantı, tarhana çorbası, pilav ve karnıyarık takip etti.

10 kişiden 8’i “Evde yemek yapıyorum” diyor

Araştırma sonuçlarına göre; Türkiye’de evde yemek pişirme sıklığı yüksek düzeyde çıktı. Dışarıdan sipariş verme davranışı yaygın olsa da sıklığının sınırlı kaldığı görüldü. Katılımcıların yüzde 72’si “Evde her gün yemek yapıyorum” derken, dışarıdan her gün sipariş verenlerin oranı yüzde 2’de kaldı. Araştırmaya katılanların yüzde 24’ü haftada birkaç kez dışarıdan yemek siparişi verdiğini belirtirken, yüzde 64’ü ise “Nadiren sipariş veriyorum” dedi. Erkeklerin dışarıdan yemek siparişi verme eğiliminin, kadınlara göre daha yüksek olduğu belirlendi.

Dışarıdan en çok lahmacun ve döner siparişi veriliyor

Araştırmada, katılımcılara “Dışarıdan hangi tür yemekleri sipariş veriyorsunuz?” sorusu da yöneltildi. Buna göre; lahmacun yüzde 64, döner yüzde 63, pizza yüzde 60, pide yüzde 54, burger yüzde 52 oranında tercih edildi. Tatlı siparişlerinde ise baklava, profiterol, waffle, sütlaç ve sufle öne çıktı.

10 aileden sadece 3’ü sofraya kolektif yaklaşıyor

Günümüz Türkiye’sinde sofra hazırlıklarında, 35 yaş altı genç nesilde sofraya kolektif yaklaşım daha yüksek çıkarken, 45 yaş üzerinin sofraya bakışının daha geleneksel olduğu görüldü. Katılımcıların sadece 3’te 1’i “Sofrayı birlikte kurarız”, “Sofrayı birlikte toplarız” dedi.

‘Geleneksel’den vazgeçilmiyor ama ‘yenilik’ de deneniyor

Türkiye’nin neredeyse tamamı evde genellikle geleneksel yemekler pişirdiğini belirtirken, fast food tarzı yemeklerin evde yapılma oranının neredeyse yüzde 50’lere ulaştığı görüldü. Farklı ülkelerin mutfaklarından yemeklerin yapılması ise sınırlı kalırken, bu oran metropolde yaşayanlarda yükseliyor. 25-34 yaş grubu genç yetişkinlerin tüm mutfakları daha fazla deneyimlemesi ise dikkati çekiyor.

Yoğun Hayatların Kurtarıcısı: Dondurulmuş geleneksel yemekler

Geleneksel yemeklerin dondurulmuş olarak satılmasına olumlu bakanların oranı yüksek çıktı. Özellikle 18-24 yaş grubunun yarısından fazlası için hayatı kolaylaştırması açısından olumlu bulma oranı yükseliyor ve daha fazla deneyimleyen alanda yer alıyorlar.

Sofraların en yeni üyesi: Ekranlar

Araştırma sonuçlarına göre; her 10 kişiden 8’i sofrada ekran (tablet, telefon, TV) kullandığını, 2’si ise kesinlikle kullanmadığını belirtiyor. Söz konusu çocuklar olduğunda ise 10 aileden 6’sının sofrasında ekran yer alıyor. Her 10 çocuktan 2’sinin sofrada sürekli ekran kullanması dikkati çekiyor.

10 kişiden 9’u “Her şeyi yerim” diyor

Toplumda her 10 kişiden 9’unun beslenme konusunda özel bir tercihi olmadığı görülüyor. Gençlerde vegan/vejetaryen beslenme düzeyi görece daha yüksek. Katılımcıların yüzde 89’u, “Beslenme şeklinizi en iyi hangisi tanımlar?” sorusuna “Her şeyi yerim” yanıtını verirken, “flekstitaryen” diyenlerin oranı yüzde 7’de, “vejetaryen” ve “vegan” diyenlerin oranı yüzde 2’de kaldı.

Yurt dışında da Türkiye mutfağından vazgeçilmiyor

Araştırma sonuçlarına göre; Türk halkı, yurt dışına çıktığında da Türkiye’ye özgü yemeklerden vazgeçmiyor. “Yurt dışında yediğiniz yemeklerle ilgili hangisi en uygun olur?” sorusuna verilen yanıtlarda, “Hem gittiğim yere özgü yemekleri hem de Türkiye’ye özgü yemeklerini yerim” seçeneği, yüzde 55 ile ilk sırada yer alıyor. “Sadece gittiğim yere özgü yemekleri yerim” diyenlerin oranı yüzde 24’te kalırken, katılımcıların yüzde 13’ü ise “Sadece Türkiye’ye özgü yemekleri yerim” yanıtını verdi.

Sosyal medya dışarıda yemek seçimlerini etkiliyor

Sosyal medyanın dışarıda yemek seçimlerini etkilediği gözlenen araştırmada, katılımcıların yüzde 15’i, “Sosyal medya yemek seçimimi çok etkiler” derken, yüzde 30’u ise “etkiler” yanıtını verdi. “Ne etkiler ne etkilemez” diyenlerin oranı ise yüzde 32 olarak ölçüldü.

Yeni trendleri deneme oranı yüksek çıktı

Araştırma, toplumun sosyal medyada trend olan tarifleri deneme konusunda istekli olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 57’si Dubai çikolatasını denediğini belirtirken, yüzde 22’si Dalgano kahvesini, yüzde 13’ü Gigi Hadid makarnasını, yüzde 8’i ise Dua Lipa kolasını denediğini beyan etti. Yüzde 30 ise bunlardan hiçbirini denemediğini söyledi.

Dışarıda en çok döner ve lahmacun tüketiliyor

Araştırma, Türkiye’de her 3 kişiden 1’inin, haftada en az birkaç gün dışarıda yemek yediğini ortaya koydu. Katılımcılara, “Ne sıklıkta dışarıda yemek/tatlı yiyorsunuz?” sorusu sorulurken, yüzde 5 “her gün”, yüzde 28 “haftada birkaç kez” şeklinde yanıtladı.. Aynı soruya “nadiren” yanıtını verenlerin oranı yüzde 61 çıktı.

Dışarıda en çok yenilen yemekler ise yüzde 73 oranla döner ve lahmacun oldu. “Dışarıda hangi tür yemekleri yiyorsunuz” sorusuna yüzde 59 “pizza”, yüzde 58 “pide”, yüzde 57 “burger”, yüzde 50 “çiğköfte” yanıtı verildi. Dışarıda yemek için en çok tercih edilen tatlılar ise baklava, profiterol, waffle, sütlaç ve sufle olarak öne çıktı.

Çorbada mercimekten, salatada çobandan vazgeçilmiyor

Türkiye kültüründeki misafir yemekleri arasında; çorbada mercimek, salatada çoban, ana yemekte et kavurma, tatlıda ise baklava öne çıktı. Batı Anadolu’da yayla çorbası, Güneydoğu Anadolu’da dolma seçenlerin sayısının yüksek olduğu gözlendi.

“Mutfaklar değişim geçiriyor”

Sunumun ardından yazar Mehmet Yaşin, katılımcılarla sohbet etti. Son 20 yılda hem Türk hem de dünya mutfağının değişim geçirdiğini belirten Yaşin, “Yeni yaşam biçimleriyle beraber yeni bir mutfak oluşuyor. Geleneksel inanışlar, gelen aletlerle birlikte başka tarafa evriliyor. Aletlerden daha çok mutfağa giren malzemelerin türü değişiyor” dedi.

“Sofrada derin sohbetler, Türk evlerinde hâlâ çok mümkün değil”

Türkiye’de toplu yemek kültürünün bazı Avrupa ülkelerindeki gibi gelişmediğini kaydeden Yaşin, “Bazı belgesel ve filmlerde, İtalyan ve Fransız ailelerinin toplu yemekleri, gitar çalmaları, şarapları nefis. O sofralar bizim Türkiye’de çok olmaz. Çünkü İslam dinine göre sofrada konuşulmaz. Günahtır. Sofrada derin sohbetler, Türk evlerinde hâlâ çok mümkün değil. Zaten şu anda evde bulunan kişi sayısı azaldı. Karı koca çalışıyorsa aynı saatte eve gelip yemek yiyemiyorlar. Sanırım sadece Türkiye’de vardı; yemek odası. Koca oda, misafir gelecek diye bomboş dururdu. Şimdi o yemek odaları evlerden kalktı” diye konuştu.

“Balık sevmeyen bir toplumuz”

Türkiye’de balık tüketimiyle ilgili soru üzerine Mehmet Yaşin, “Türkiye bir yarımada olduğu halde biz balık tüketmeyi sevmeyen bir toplumuz” diyerek, şöyle devam etti:

“Karadenizliler hamsi yerler ve ona da balık demezler, hamsi derler. Biraz Marmara’da, biraz da Ege’de balık yerler. Marmaris’ten sonra balık kalkar. Antalya’da köfte, Mersin’de tantuni, Adana’da kebap yerler. Gaziantep, Hatay balık yemez. Türkiye, deniz mahsulünden korkar. Bizde bir balık kültürü yok. Bir de dinsel olarak çirkin nesnelerin yenmesi makûl sayılmıyor. Bizde kalan balık adlarının hepsi Rumca’dır. Balık tarifleri de Bizans’tan kalmadır.”