Bursaspor ile Diyarbakırspor arasında 27 Eylül Pazar günü oynanan karşılaşmada tribünlerde ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, Bursasspor Kulübü Başkanı İbrahim Yazıcı ve Diyarbakırspor Kulübü Başkanı Çetin Sümer'in katıldığı üçlü bir basın toplantısı düzenlendi.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki merkezinde düzenlenen toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener şöyle konuştu:
"27 Eylül 2009 tarihinde Bursa'da oynanan Bursaspor-Diyarbakırspor karşılaşması sırasında yaşanan olaylar tüm spor ailesini derinden yaralamıştır. Son haftalarda oynanan bazı karşılaşmalarda da küfür olaylarının arttığı ve futbol etiğine yakışmayan, futbolumuzu farklı gündemlere taşıma riski gözlemlenen bazı olayların yükselme eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. Spor ve dolayısıyla futbol, ülkemizde ve tüm dünyada "kardeşliği, fair-play'i ve birliği" öne çıkarması gereken olgulardır.
Futbol, ülkemizin gözbebeği olan bir spor dalı olduğu gibi üzüntüde ve sevinçte tüm ülkemizi birleştiren, kenetleyen en önemli değerlerimizden bir tanesidir.
Futbol, bu birleştirici özellikleri içinde barındırmadığı ve bu değerlerden uzaklaştığı takdirde, başta gençlerimiz olmak üzere, hiç kimseye hiçbir yarar sağlamaz.
Şiddete yol açabilecek her türlü davranış, küfür gibi olayların yanı sıra siyaset ve siyasi nedenlerden dolayı gösterilen tüm tepkiler futbolla asla bir araya gelmemesi gereken olgulardır.
Siyasi konuları, amacı ne olursa olsun statlarımıza ve tribünlerimize taşımak hem futbolumuzda, hem de ülkemizde onarılması çok zor tahribatlara yol açma tehlikesi taşımaktadır. Siyasi konuları, rekabetin, adrenalinin, mücadelenin en yüksek seviyelerde yaşandığı spor sahalarına taşımak, istenmeyen olayların yaşanmasına yol açabilir. Ülkemiz bu konuda geçmişte de birçok tatsız tecrübe yaşamıştır.
Dünyada FIFA ve UEFA başta olmak üzere tüm yönetim kurumları da bu konuda büyük hassasiyet göstermekte, bu iki olguyu bir araya getirmeye çalışan her kulüp, futbolcu veya taraftar grubu en ağır şekilde cezalandırılmaktadır.
Çok değil daha bir yıl önce FIFA Fair-play ödülünü almış bir federasyon ve ülke olarak futbolun bu tarz sorunları karşısında sorumluluğumuzun ve kararlılığımızın en üst düzeyde olması gerektiğinin bilincindeyiz.
Ülkemiz liglerinde yıllardır mücadele eden güzide bir kulübümüzün ismini siyaset bir yana bir terör örgütü ile birlikte anmak, kulübümüze bu yönde ithamlarda bulunmak hiçbir koşulda kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu ithamların sadece bir kulüp taraftarı tarafından değil, zaman zaman birçok statta tekrarlandığını üzülerek gözlemlemekteyiz. Statüsü veya ligi her ne olursa olsun, hiçbir kulübümüzün bu ve benzeri bir yaklaşımla karşılaşmaması için gerekli her türlü önlemi alma konusunda kararlıyız.
Geniş kitlelerin sosyal yaşamını etkileyen, insanımızın ve gençlerimizin yaşama bakışlarından hayatı algılayış biçimlerine kadar derin etkileri olan futbolumuzun, yüklenmiş olduğu sorumluluklar çerçevesinde faaliyetini sürdürüyor olması, yasaların vermiş olduğu haklar çerçevesinde kurumumuzun görevidir.
Bu görev bilinci içerisinde, futbolun ve sporun evrensel değerleri ile oynanabilmesi için gerekli tüm önlemleri alma konusunda kararlılığımızı sürdüreceğiz.
Sahip olduğumuz ortak değerleri yüceltmek yerine onları yozlaştıran, çirkinleştiren, tehlikeli hale getiren bu tür yaklaşımlara karşı durmak hepimizin görevidir.
Tüm futbol ailesinin bu konuda yüksek bir sorumluluk duygusuyla hareket edeceği beklentisinde olduğumuzu ifade ediyor, tüm kulüplerimizi, futbolseverleri, medya mensuplarını bu mücadelede bizlerle birlikte davranmaya çağırıyoruz."