T24 - Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten, Birliğin genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, "eksen kayması" tartışmaları için, "Türkiye'nin adımları AB ile çelişmiyor" dedi ve ekledi: 'Sıfır sorun' politikası elle tutulur sonuçlar üretecektir.
Sabah gazetesine konuşan AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, İran konusu yüzünden "Türkiye'nin dış politikada ekseni kaydı" tartışmalarına ilişkin olarak, "Türkiye'nin adımları AB perspektifiyle çelişmiyor" dedi. Füle, anayasa değişikliğinin önemini de vurguladı.
Anayasa paketinin içeriğini, AB'ye uyum açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?Doğru yolda gidiyor. Bu inisiyatifi, AB için gerekli olan reformların devamı için oldukça önemli olarak görüyorum.
CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi, anayasal değişikliklerin engellere takılabileceği endişesi yaratmıyor mu?Bu paketin sadece içeriği değil, aynı zamanda nasıl tartışılıp onaylandığı da önemli. Öncelikle Türkiye kurumlarının bu paketi nasıl onaylayacağı konusunda bir uzlaşma yaratma gerekiyor.
Türkiye çok önemli bir ülkeTürkiye'nin İran ile ilgili tutumu, ülkenin eksen kayması yaşadığı tartışmalarına yol açtı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates de bu konudaki sorumluluğu AB'ye yükledi.Türkiye çok önemli bir ülke. Ülkenin bölgedeki önemi de tabii ki tam üyelik süreci dışında, Türkiye ile çalışma isteğini daha da artırıyor. Bu dış politika konularında da geçerli. Ben Türkiye'nin adımlarının ve AB'ye karşı yaklaşımının, üyelik süreci ile çelişkili olduğunu düşünmüyorum. Aynı zamanda komşularla sıfır sorun politikasının da somut sonuçlar getireceği beklentisindeyiz.
Türkiye'nin İran'a yönelik politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?İran'a karşı yaptırım kararı, bu ülkenin uluslararası sorumluluklarını yerine getirmemesinden kaynaklanıyor. Tahran'ın nükleer programını tartışmaya açacak, Ankara'nın üzerinde uzlaşacağı bir anlaşma memnuniyetle karşılanırdı. Tabii ki biz Viyana'daki Atom Enerji Ajansı'nın önüne getirilen, Tahran'ın nükleer reaktörüne ilişkin varılan uzlaşmadan haberdarız. Ama bu uzlaşma, sorunu çözmeye yeterli gelmiyor. Bununla birlikte, geçtiğimiz yıl ekim ayında masaya konulan uzlaşmadan farklı öğeler içeriyor. En önemlisi, bu uzlaşmada, Tahran'ın nükleer programına ilişkin müzakereleri başlatma taahhüdü yer almıyor.
AB'nin, kanlı saldırının ardından İsrail'e karşı tavrı çok da net değildi. Gazze ambargosunun kaldırılması konusunda İsrail'e baskı yapacak mı? Gazze'ye giden yardım filosunun başına gelenler nedeniyle İsrail'in kınanması gerekiyor. Zaten AB de olayı kınadı. Aynı zamanda Gazze'ye uygulanan ambargonun kabul edilemezliğini de dile getirdi. Tabii bu bölgede silah kaçakçılığına da izin vermemeli.
Fransız ve İngilizler, bundan sonra Gazze'ye giden yardımları AB denetlesin önerisini getirdi... Bu konu gündeme gelecek mi?Önümüzdeki günlerde bu konu kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır. Bu talihsiz olaydan hemen sonra oluşan momentum kullanılmalı diye düşünüyorum.
Tünelin ucunda açılım ışığıPKK'nin son günlerde tekrar terör eylemlerini hızlandırması sizi endişelendiriyor mu? Demokratik açılım konusunda ne tür adımlar bekliyorsunuz? AB'nin resmen terörist örgüt olarak tanıdığı PKK'nın tekrar terör eylemlerine başlayacağına ilişkin sinyallerden rahatsız oldum. Demokratik açılım sayesinde, geçen yıl tünelin sonundaki ışığı gördük. Ekonomik, sosyal, kültürel gelişmeler, Türkiye'nin o bölgesinde yaşayan insanlar için yararlı olacaktır. Umarım hükümet demokratik açılıma hız verir.
Kıbrıs'ta müzakerelerden herhangi bir sonuç alınamazsa, müzakereler bu yıl sonuna doğru tam bir çıkmaza girecek. Böyle bir senaryo gerçeklesirse, müzakerelerin kesilmesi söz konusu olabilir mi?Kıbrıs da tabii ki önemli bir unsur. Kıbrıs sorununun çözümü tabii ki müzakere sürecinde kolaylaştırıcı bir rol oynar. Ama bu arada açılması, Türkiye'ye bağlı olan bazı fasıllar var. Bununla birlikte ben, çözüm konusunda kötümser değilim. Yeni lider Eroğlu'nun, adada iki bölgeli ve iki toplumlu bir çözüme ulaşma yolundaki açıklamaları ve Hristofyas ile ilk görüşmeleri beni cesaretlendirdi.