Dünya

Fransa seçimlerinde adaylar, skandallar ve bot hesaplar

“Bizim memleketin aksine Fransa’da adaylar televizyon ekranlarında canlı yayında tartışıyorlar”

18 Nisan 2017 21:48

*Aslı Tunç

Biz kendi iç gündemimizde sürüklenirken gözden kaçırdığımız o kadar çok konu var ki. Bunlardan biri 23 Nisan’da ilk turu yapılacak olan Fransa seçimleri. Kazanan iki adayın son tur seçimi ise 7 Mayıs’ta.

Öncelikle Fransa seçimi, adayları itibariyle de son derece ilginç. En çok bilinen ve konuşulan aday, mâlûm 48 yaşındaki aşırı sağcı, ırkçı lider Marine Le Pen. Göçmen karşıtı söylemleri ve Euro bölgesinden çıkma planları ile Türk medyasında da epeyce ilgi çekiyor.

Diğer ilginç aday ise Le Pen’e kafa tutabilecek gibi görünen Emmanuel Macron. Macron 39 yaşında Fransa’nın en genç Cumhurbaşkanı olma şansına sahip, hiçbir politik deneyimi yok. Şimdiye dek hiçbir seçime girmemiş, 2014’te Cumhurbaşkanı Hollande’ın Ekonomi Bakanlığı üstlenmeden önce de ona danışmanlık yapıyormuş. İşin magazinel kısmını da kaçırmazsak Macron kendinden 20 yaş büyük ve yedi torunlu, bir zamanlar kendisinin Fransızca öğretmeni olan Brigitte Trogneux ile evli. Fransa’nın Tony Blair’i olarak tanımlanan Macron kendini solda görse de iş dünyasına yakınlığıyla özellikle sosyalistler tarafından sevilmiyor.

Üçüncü önemli ve tartışmalı aday 62 yaşındaki ortanın sağındaki François Fillon. Fransa’nın o çok övündüğü kamu hizmetlerini büyük ölçüde keseceğini vadederek Thatcher’a hayranlığıyla kampanyanın ilk zamanlarında kamuoyu yoklamalarında önlerdeydi. Ancak kampanyası bir Fransız gazetesinin ortaya attığı bir skandalla büyük yara aldı. İddiaya göre Fillon Galli karısı Penelope Fillon’a olmayan bir iş için bir milyon Euro’luk ödeme yapmış ve iki oğlu da kamu fonlarından uygunsuz biçimde para almış. Bu skandalla birlikte Fillon önce yarıştan çekilmeyi düşünürken sonra kendisine “siyasal suikast” yapıldığını iddia ederek bu kararından vazgeçti. Sosyalist aday Benoit Hamon ve ortanın solu adayı Jean-Luc Melenchon’a ise ikinci tur için pek şans tanınmıyor.

İşin medya ayağına gelirsek. Bildiğiniz gibi bizim memleketin aksine Fransa’da adaylar televizyon ekranlarında canlı yayında tartışıyorlar. Böylelikle fazla oy oranı olmayan adaylar bile dertlerini milyonlarca kişiye duyurma olanağına kavuşuyorlar. Demokrasinin olmazsa olması yurttaşların bilgiyle donanımlı oy kullanmaları değil mi zaten. 10 milyon kişi 4 Nisan’da yapılan ve 11 adayın katıldığı dört saatlik televizyon tartışmasını soluksuz izledi. Bu televizyon tartışması Yeni Anti-Kapitalist Parti gibi marjinal bir partinin militan adayı Philippe Poutou’ya bile görüşlerini açıklamasına platform sağladı. “Bizim hayatımız siz kâr edesiniz diye yok” sloganı ile televizyon ekranında öfkesini dile getirdi Poutou.

Fransız basını ise çoktan Emmanuel Macron’un zaferini ilan etmiş gibi yayın yapmaya başladı. Le Monde gazetesi “Macron’un Cumhurbaşkanlığının ilk ayları nasıl geçecek?” diye yazı dizileri yayınlama koyuldu bile.

Anaakım medya, skandal sonrası Fillon’u yerden yere vurdu ama “Penelopegate” skandalı bir politik beyaz dizi olarak medyaya bolca tiraj ve reyting getirdi doğrusu. Ancak buna rağmen Fillon hâlâ ayakta görünüyor. 

Kampanyanın başlarında geleneksel medyada özellikle fazla görünmeyen Marine Le Pen son dönemeçte en etkin medya stratejileri kullanan lider olarak görünüyor. Onun olumsuz gösteren anaakım haber kanallarını sosyal medyanın gücüyle alt etmeye çalışıyor. Le Pen’in Twitter’da 1.5 milyonun üstünde bir takipçi kitlesi var ve sosyal medyada Le Pen destekçileri çok etkin. Kimi raporlara göre özellikle Twitter’daki bu görünürlüğün nedeni partinin medya stratejisi değil, bot yani robot hesaplar ve trollerden oluşuyor.

Bot hesapların artışı Fransız siyasetinde ve kamuoyu manipülasyonu konusunda tartışma doğurdu. Bu sahte hesaplar aracılığıyla, Le Pen’e olan desteğin gerçektekinden daha yüksek olduğu algısı oluşuyor. Çok sayıda bot hesap, kolektif olarak hareket edip internet üzerinde ırkçı ve ayrımcı görüşlerin bir norm gibi sunulmasını mümkün kılıyor. Bu bağlamda Le Pen’in Ulusal Cephe Partisi (Front National-FN) sosyal medyada küresel popülist rüzgârı da arkasına alarak kampanyasının yelkenlerini şişiriveriyor. Bakalım biz kendi referandum sonuçlarımızı anlamlandırmaya çalışırken bu önemli Avrupa ülkesinde siyasal iklim nereye dönecek?


Bu yazı ilk olarak P24’te yayımlanmıştır.