Gündem

Fişli takip mezara kadar

Başbakanlığın 'takip edilecek şahıslar' yazısına göre fişleme, hazırlandığı kişi başka ile giderse o şehrin polisine gönderiliyor.

01 Mart 2010 02:00

T24 - Başbakanlığın 'takip edilecek şahıslar' yazısına göre fişleme, hazırlandığı kişi başka ile giderse o şehrin polisine gönderiliyor. Kurul takip süresini uzatabiliyor.

Başbakanlığın 3 Nisan 2001 günü yenileyerek yayımladığı 12 Eylül askeri yönetiminin mirası ‘takip edilecek yıkıcı bölücü, irticacı örgüt üyesi şahıslar’ konulu ‘gizli yazısı’, ‘ebedi fişleme’nin belgeli itirafı niteliğinde. Radikal gazetesinin haberine göre, Başbakanlık tarafından İçişleri Bakanlığı’na gönderilen yazıda, polis ile jandarmaya, takip edilen her şahıs için ‘şahıs takip ve kontrol bilgi fişi’ hazırlanması emrediliyor. Yazıda, fişlerin takip edilen şahısın gittiği her ilin polis ve jandarma teşkilatına gönderilmesi, takip bitse bile, fişlerin takip edilen kişinin nüfusa kayıtlı olduğu ildeki polis ve jandarma arşivinde saklanması öngörülüyor. Yazıda Takip süresi beş yıl ile sınırlandırılıyor gibi görünüyor, ancak Vali yardımcısının başkanlığında oluşturulan bir komisyon, ‘takibe devam’ kararı alabiliyor. Üstelik, takip edilecek şahıslar arasında ‘tutuklu iken tutuksuz yargılanmasına karar verilenler’ de var.


Devletten kaçış yok

Radikal gazetesinde (17 Şubat 2010) yayımlanan haberin ardından AKP, CHP ve MHP’nin tepkisini çeken Başbakanlık imzalı ‘takip edilecek şahıslar’ yazısı, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın ‘şimdi fişleme sırası bizde’ sözleriyle bir kez daha gündeme gelen fişleme uygulamasının yazılı itirafı gibi. Başbakanlığın 3 Nisan 2001 günü İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği ve konu kısmına ‘13 Eylül 1983 ve 9 Kasım 1983 tarihli yazılarımız’ ifadesini koyduğu yazı şöyle başlıyor:

“Ülkemizde yıkıcı bölücü ve irticai terör örgütü üyesi olup da tutukluluk ve hükümlülük halleri sona erenlerden bazılarının, ceza eve tutukevlerinden tahliye olduktan sonra da üyesi oldukları örgüt adına faaliyetlerine devam ettikleri bilinmekte, bu nedenle bu kişilerin tahliyeleri sonrasında mevzuat hükümleri doğrultusunda ‘takipli şahıslar’ kategorisine alınarak etkin bir şekilde izlenmesi gerekmektedir.”

12 Eylül döneminden kalan ilk iki yazı nedeniyle, takip edilen şahısların, ‘terör örgütü ile ilişkilerini kesmelerine karşın’ pasaport, ruhsat, yurtdışına çıkış gibi konularda mağdur edildiğinin itiraf edildiği 2001 tarihli yazıda, uygulamanın ‘terör örgütleri tarafından’ uluslararası platformlarda da istismar edildiği iddia ediliyor. Buna karşın, 2001 tarihli yeni yazı da ‘polis, jandarma, mülki idare, istihbarat eşgüdümü’ için 1997’de imzalanan ve büyük tartışmalar sonrasında geçen ay kaldırılan Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü’nün (EMASYA) ruhunu taşıyor.

Yazıya göre takip edilecek şahıslar üç kategoriye ayrılıyor: ‘Mahkûm olup, mahkûmiyet süreleri sonrasında tahliye edilenler’, ‘Mahkûm olup şartlı salıverilenler’ ve ‘tutuklu iken tutuksuz yargılanmasına karar verilenler’. Üçüncü kategori nedeniyle, ilk duruşmada tahliye edilen ancak yargılanmasına devam edilecek Vatan gazetesi internet editörü Aylin Duruoğlu’nun, Balyoz operasyonunda gözaltına alınıp bırakılan emekli orgeneral Ergin Saygun’un da takip işlemine başlandığını söylemek mümkün.


Fiş sonsuza dek kalıyor


Tahliye edilenlerin bilgilerinin tahliyeden bir hafta önce ikametgahın bulunduğu il valiliklerine gönderilmesini öngören yazı, takip görevini görev sahasına göre polise ve il jandarma komutanlıklarına veriyor.

Yazıda, polise ve jandarmaya verilen başka bir görev de şöyle anlatılıyor: “Takipli şahıslar kategorisine alınan kişiler hakkında, ‘şahıs takip ve kontrol bilgi fişi’ düzenleyerek, Cumhuriyet savcılıkları tarafından gönderilen forum ile birleştirilecek ve adres değişiklikleri haricinde, kendi arşivlerinde muhafaza edilecektir.”

Takip sürerken takip edilen kişi il değiştirirse, hakkındaki bilgi fişinin bir nüshası gittiği ile gönderiliyor. Söz konusu takip işlemi son bulsa bile ‘şahıs takip ve kontrol bilgi fişi’ kişinin nüfusa kayıtlı olduğu ildeki polis ve jandarma arşivlerinde muhafaza ediliyor.


Süre kurulun yetkisinde

Başbakanlık yazısı, söz konusu şahısların beş yıl süre ile takip edileceğini belirtse de sonsuz takibi mümkün hale getiriyor. Beş yıllık takip süresinin sonunda, ilgiler hakkında karar vermek üzere, Emniyetten sorumlu vali yardımcısı başkanlığında, üç jandarma, üç polis ve bir MİT görevlisinin katılımıyla bir komisyon toplanmasını öngören yazı, komisyona ‘takibe devam’ kararı alma yetkisi veriyor. Yılda iki kez toplanan komisyon, örgütle bağın sürdüğüne kanaat getirip ‘takibe devam’ kararı verirse, mahkumiyetini çekip tahliye olanların listeden çıkması sadece ‘ölüm’ ile mümkün oluyor. Tutuksuz yargılananların listeden çıkabilmesi için de yargılama sonunda ‘beraat etmesi gerekiyor’. Temyiz aşamaları da hesaba katıldığında yargılama sonunda beraat eden bir zanlının takip süresi ortalama beş-yedi yılı buluyor.