Gündem

'Fırtınada denize açılmaya zorlayanlar ölümlerden sorumludur'

Şile'de önceki gün batan yük gemisinin 7 mürettebatıyla, gemiye yardıma giden kurtarma boyundaki 1 kişi ile kıyıdan yardım etmek isteyen ve dalgalar arasından kaybolan Mümin Akgün için arama çalışmaları devam ediyor

06 Aralık 2012 13:05

 

Karadeniz'deki fırtına nedeniyle önceki gün Şile açıklarında batan "Volgo-Balt 199" adlı yük gemisinin mürettebatı ile kayalıklara çarparak parçalanan tahlisiye botunun personeline yönelik önceki gece ara verilen arama kurtarma çalışmalarına dün (5 Aralık 2012) devam edildi, 2 kişinin daha cesedine ulaşıldı. İlk olarak yağcı Turgay Sarıboğan'ın cesedine ulaşıldı. Ardından da bot kaptanı Cemil Özben'in cansız bedeni bulundu. Böylece bulunan ceset sayısı, 2'si tahlisiye botu personeli, 1'i gemi mürettebatından olmak üzere 3'e ulaştı. Batan gemi mürettebatından 7 kişi ile kurtarma botundaki 1 kişi ve karadan bota yardım etmek isterken dalganın etkisiyle denizde kaybolan balıkçı Mümin Akgün olmak üzere toplam 9 kişi aranıyor.
 

‘Ölüme gönderdiniz’

 
 
 
 
Tahlisiye botunun parçalanması sonucu gemide bulunan mürettebattan Ahmet Kasarcı kayalıklara atlayarak hayatını kurtarmıştı. Kaptan Özben ve yağcı Sarıboğan'ın cesetlerine ulaşılmasının ardından kayıp tek personel Mehmet Genç’e dün de ulaşılamadı.
 
 
Milliyet gazetesinden Gökhan Karakaş'a konuşan  Mehmet Genç’in yakınları, Kıyı Emniyeti yetkililerine tepkiliydi. Genç'in yakınları hava şartlarının kötü olmasına rağmen botun zorla göreve gönderildiğini iddia ederek yetkililere, "İnsanları ölüme gönderdiniz" diye bağırdı. Genç'in akrabası Murat Gül, "Olayda büyük ihmal var. Mehmet evinde izinliydi ve dinleniyordu. 24 saat göreve hazırlardı her zaman. Onları bu havada denize açılmaya kim zorladıysa ölümlerden de o sorumludur" diye konuştu.
 

‘Büyük ihmal var’

 
Kaptan Özben’in ağabeyi Hasan Özben, olayda büyük ihmal olduğunu ileri sürerek, diğer kurtarma ekibi kaptanının “Bu hava şartlarında kurtarmaya çıkılmaz” diyerek tutanak tuttuğunu söyledi. Üstlerinin ağabeyinin kurtarma çalışmalarına katılması yönünde ısrar ettiğini belirten Özben, “Arkadaşlarının işten atılması ihtimalini göz önünde bulundurarak kardeşim kabul ediyor. İstememesine ve izinli olmasına rağmen  kardeşim inisiyatif kullandı. Bu konuda büyük ihmaller var. Çıkmamaları gerekliydi” dedi. Kayıp balıkçı Akgün’ün arkadaşları Şile Kaymakamlığı’na başvurarak trol ağlarıyla arama yapmak için izin aldı. Onlarca Balıkçı teknesi  denize trol bıraktı. Akgün’ün (26) 2 yaşında bir kızı bulunduğunu ve eşinin 8 aylık hamile olduğu öğrenildi.
 

‘İlk ekip geri döndü’ iddası

 
 
Kayalıklara çarparak parçalanan tahlisiye botundaki 4 kişilik personelin, Şile Tahlisiye İstasyonu’ndaki kurtarma personelinin “Denize çıkmayız” demesi üzerine Harem Tahlisiye İstasyonu’ndan gelen ekip olduğu iddia edildi. Şile Tahlisiye İstasyonu’nda görevli kurtarma personeli olaydan kısa süre sonra bir botla çıkış yaptı ama dalgaların yüksekliği nedeniyle Şile Limanı’ndan çıkamadan geri döndü. Kurtarma ekibinin limandan çıkamayacaklarını söylemesi üzerine Harem Tahlisiye İstasyonu’ndan kara yoluyla gelen ekibin denize açıldığı iddia edildi. Hayatını kaybeden ekiptekilerin izinli olmasına rağmen acil çağrıldıkları için bota bindikleri öne sürüldü.
 
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakçı ise iddialara şu yanıtı verdi:
 
“7/24 çalışılıyor. Burada vardiya değişimi olmuş, diğer ekip görev almıştır. Daha önceki arkadaşlarımız denize çıkmayı deneyip geri dönüyor. Yerine gelen ekip de durumu değerlendiriyor. Kaptana, ‘İnsiyatif sende” deniliyor. Cemil Kaptan, ‘Denemek istiyorum, şartlar müsait olursa değerlendiririm’ demiş. 2 arkadaşımızı deniz tuttu, yerlerine başkasını koyduk.”
 
 

‘Tehlikeli yolu seçti’

 
 
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Şile Tahlisiye İstasyonu Şefliği görevinden geçen yıl emekli olan Fahrettin Doygun, tahlisiye gemisi kazasını şöyle değerlendirdi:
“8-9 bofor (rüzgar kuvveti 70 km üstü) havada bu botu denize çıkarmak gerçekten düşündürücü. Botun hiç açılmaması gerekiyordu. Cemil kaptan liman çıkışında doğu yerine batıya yönelseydi kayalara çarpmazdı. Bir an önce kaza yerine ulaşmak için yolu kestirmeden almış. Denizi açıktan alıp (önce ters istikamet ardından olay yeri) kayalardan uzaklaşsa vakit kaybedecekti. Doğu yerine batıya yönelseydi denizi ortalayacak ve kıyıdan uzaklaşacaktı. Ama doğrudan doğuya giderek vakit kazanmak istemiş. Botlar çok sağlam ve en yüksek rüzgarda bile batmayacak kadar güçlü. Hatta bunun için hacıyatmaz deniyor. Ama bu açık denizde geçerli. Kayalık ve kıyı alanında parçalanma tehlikesi vardı. Bu botlar yüksek dalga boyunda (4 metre üstü) havalandığında makineler kendiliğinden durur. Yangın ya da patlama tehlikesine karşı makineler stop eder. Birkaç dakika içinde tekrar çalışır. Bu bot bu kadar zor bir havada denize açıldı, kıyıdan bir ekip liman ağzında bekleyerek olası bir tehlikede can simidi ve halat atarak onları kurtarabilirdi.”
 

‘Dalgalar teknenin motorunu durdurdu’

 
 
Kazadan tek kurtulan isim olan Kıyı Emniyeti personeli Ahmet Kasarcı: Dalgalar motorların durmasına neden oldu ve botu savurdu. Hareketsiz kaldık ve kayalıklara doğru savrulduk. Baş tarafa çıkıp kayalıklara halat atmak istedim. Ancak bu sırada şiddetli bir dalga bota çarptı. İçeri doğru gitmek istedim ancak başaramadım.Tüm gücümle kayalıklara atladım. Kayalıklara tutundum ve yukarı doğru tırmanmaya başladım. Dalga beni sürekli geri çekiyordu ancak zayıf olduğum için kayalara iyi tutundum. Ancak bütün kemiklerim darbe aldı. Kıyıdakiler bana ip attılar. Ona tutunarak karaya çıktım. Şu an nefes alırken bile şiddetli ağrım var. Daha botun içindeyken hepimizi ağır darbeler aldık. Kaybolan ve ölen arkadaşlarım için çok üzülüyorum. Motorların durması bizi çaresiz bıraktı. Kayalık yerine kumsala veya açığa sürüklensek hiçbir şey olmazdı.

 

İlgili Haberler