İngiliz Financial Times gazetesi, Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı, Fransa'nın başkenti Paris'teki ünlü Versailles Sarayı'na benzetti. Gazete Ankara'da gerçek gücün bu saraydaki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'da olduğunu yazdı.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre Financial Times, Global Insight (Küresel Kavrayış) köşesini bugün Türkiye'deki muhabiri Daniel Dombey'e ayırmış. Dombey'nin yazısının başlığı, "Erdoğan'ın 'Versailles'ı Ankara'da gerçek gücün nerede olduğunu gösteriyor".
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta bir yabancı lideri ilk kez 16 Türk askeriyle karşıladığını, hafta başında da ilk kez kabineyi sarayda topladığını hatırlatan Dombey'nin yazısında şu satırlar yer alıyor:
"Kameraların yakaladığı Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun-ki kendisi resmen parlamenter olan sistemde hükümetin başı- suratı kesinlikle asık görünüyordu. Bu tablo gerçekte iş başındaki kişinin kim olduğunu gösterdi."
"10 yıl Başbakan olarak görev yaptıktan sonra Türkiye'nin doğrudan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olması Sayın Erdoğan'a, özellikle de yargıdaki atama yetkileri ile eşi benzeri görülmemiş bir yetki verdi. Devlet Başkanı'nın tüm ihtişamı da Sayın Erdoğan'da. O da, tüm yetkisini kullanmakta kararlı."
Financial Times muhabiri Türkiye'de anayasanın Cumhurbaşkanının kabine toplantılarına başkanlık etmesine izin verdiğini hatırlatıyor. Cumhuriyetin 92 yıllık tarihinde bunun sadece 18 kez, o da genelde olağanüstü bir durumda ya da Başbakanın isteğiyle gerçekleştiğini ekleyerek...
"Sayın Erdoğan ise bu toplantıları daha sık yapma niyetinde. Önemli konuları bakanlarla daha iyi "koordine etmek" için 12 de danışman atıyor" demiş Daniel Dombey...
Yazıda Türkiye'de henüz ABD tipi icracı bir başkanın resmen görev yapabilmesi için gerekli anayasa değişikliklerinin yapılmadığı, ancak birçok AK Parti milletvekilinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partinin genel seçimlerdeki adaylarının belirlenmesinde büyük söz sahibi olacağını söylediği vurgulanıyor.
'Erdoğan, geleceğimizde söz sahibi olmalıdır'
Konuyla ilgili görüşleri alınan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan partimizin kurucusu olarak, bu partinin geleceğinde söz sahibi olacaktır, olmalıdır da. Evet, bu anayasaya aykırı ve kendisi belki de bunu resmen yapmayacak; önerilerde, tavsiyelerde bulunacak" demiş.
Yazıda bazı milletvekillerinin özel görüşmelerinde, bazı AK Parti Genel Başkan Yardımcılarının ve Başbakan Yardımcılarının sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hesap verdiklerini söyledikleri, Erdoğan'ın hafta sonu Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda üst düzey parti yetkilileriyle görüştüğü belirtiliyor.
Financial Times'taki yazı şöyle noktalanıyor:
"Özellikle de ekonomi dünyasında bazı üst düzey yetkililer, Sayın Davutoğlu'nun Sayın Erdoğan'a karşı siper olarak duracağını umuyor. Özellikle de Başbakan Haziran ayındaki genel seçimleri kazanıp halktan yetki alırsa. Ancak şu ana kadar önemli konularda son sözü söyleyen Sayın Erdoğan oldu..."
"Sayın Erdoğan kazanılacak bir seçim zaferinin kendi eseri olduğunu söyleyebilir. Gerçi anayasayı değiştirecek ve Türkiye'nin başkanlık sistemiyle yönetilmesini sağlayacak çoğunluğu elde etmekte zorlanabilir. Ancak siyasette ön saftan arkaya çekileceğine dair bir işaret vermiyor."
"Türkiye geçmişte daha otoriter dönemlerden geçti. 1980'in kanlı askeri darbesini ya da 1990'larda Kürt güneydoğu bölgesindeki ölüm timlerini düşünün...Ancak Sayın Erdoğan'ın özel yönetimi yeni bir döneme işaret ediyor. Anayasa ne derse desin, güç de temaşa da Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda toplanmış durumda".