Gündem

Fikret Mualla'nın Atatürk'e gönderdiği 2 resim ve 2 mektup Cumhurbaşkanlığı arşivinde çıktı

Çankaya'nın arşivindeki bir dosyada iki hafta önce katlı halde iki Fikret Mualla resmi ve iki mektup çıktı.

24 Nisan 2011 03:00

T24 - Çankaya'nın arşivindeki bir dosyada iki hafta önce katlı halde iki Fikret Mualla resmi ve iki mektup çıktı. Ünlü ressamın Atatürk'e yolladığı resimler 'mühür' vurulup arşive kaldırılmış.

Tabloya Çankaya mührü

Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde Türk resminin usta ressamlarından Fikret Mualla’nın (1903-1967) iki mektubu ve bu mektupların arasına sıkıştırılmış iki resmi ortaya çıktı. Atatürk ile arasının bozuk olduğu bilinen Mualla, mektuplarında Atatürk’ten af dileyip maddi ve manevi yardım istiyor. Mualla’nın mektupları gibi iki resmi de bilinmiyordu. İki hafta öncesine kadar Köşk’ün arşivinde dörde katlanmış şekilde bir dosyada duran iki resim, şimdi Çankaya’nın duvarlarını süslüyor.

Üstlerine resmi mühür vurulmuş iki resmin hikâyesi ilginç. Fikret Mualla, ‘Atatürk’e hakaret’ iddiasıyla zor günler yaşıyordu. İddialara göre 1938’de Beyoğlu’nda bir lokantada duvara asılı bir Atatürk resmi vardı. Sanatçı,“Böyle çirkin resim mi yapılır” diyerek sigara izmariti atmıştı. Ancak Atatürk’ün aşçısı Muhittin Yeğen de oradaydı. Polis çağrıldı. Karakola götürülen Mualla’nın ceza alması ‘akıl sağlığı yerinde değil’ raporuyla önlendi.

Atatürk’ün sanatçıya küslüğüne bakılırsa olay abartılarak Ata’ya anlatıldı. Büyük üzüntü duyan Fikret Mualla, 1938’de Orient Express treniyle Paris’e gitti. Çok istese de bir daha dönemedi, Paris’te öldü. Arkadaşı Bedri Rahmi Eyuboğlu Mualla’nın o yıllarını şöyle anlatıyordu:

“Bir ressam tasarlayın ki, aklına estiği zaman resim yapmaktan başka hiçbir şeyden sorumlu değil. Haftada üç gün aç susuz dolaşmayı göze almış: Kırlarda böğürtlen toplarcasına sokaktan izmarit toplayıp içiyor. Eşin dostun yardımıyla birkaç resim satabilirse ilk işi en sert içkilerle kafayı çekmek, en pahalı yiyeceklerle karnını doyurmak ve en sunturlu küfürlerle etrafındakileri kasıp kavurmak oluyor.”

Fikret Mualla’nın Atatürk’e birkaç mektup yolladığı sanılıyor. Bu mektupların ikisi bulundu. Biri 18 Mayıs 1936, diğeri de 25 Mayıs 1936 tarihli iki mektupta da sanatçı, Atatürk’ten maddi yardım istiyor. Fikret Mualla’nın 18 Mayıs 1936 tarihli ilk mektubu “Büyük Kurtarıcı, Büyük Atatürk” diye başlıyor. Mektubun ilk kısmında sanatçı hayat hikâyesinden, Almanya’da aldığı eğitimden bahsediyor. 1922’de Atatürk’e Almanya’dan yazdığı mektuptan söz eden Mualla, 1929’da Cumhuriyet devrimlerine destek için Türkiye’ye döndüğünü söylüyor ve şöyle devam ediyor:


‘Üşüdüm, üşüyorum’

“Türkiye’ye dönünce babam beni ancak üç gün evinde misafir edebildi. Üç gün sonra evinden kovdu. Daha eve adım atar atmaz şark ve garp zihniyetinin kargaşası başlamıştı. ...Kahve ve otel köşelerinde kalıyorum. ...En ferdi ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum. Beni affedin fakat bu hayat böyle yedi senedir sürüyor. Beni bunun için mi adam ettiniz… Büyük Gazi Hazretleri, içime döndüm, üşüdüm, üşüyorum. Ben bir sanatkârım.

Büyük komutanım, size yalvarıyorum. Bana hürriyetimi, eski şerefimi, boyamı, fırçamı verin. Ben de buna mukabil bir söz veriyorum. Yine milletimin ve timsali bulunduğumuz cumhuriyet idaresini fırçamla müdafaa edebileyim. …Samimi yazılarımı okurken sarf edeceğiniz kıymetli dakikalarınızı işgal etmek cüretini kendimde (14 sene sonra) ikinci defa gösterdiğim için af ve özür dilerim. Dün gazetelerde İstanbul’u şereflendirdiğinizi okudum, sevindim ve de bu mektubu yazdım. Tekrar özür dilerim. Ressam Fikret Mualla.”

Fikret Mualla’nın ilk mektubunun sonunda “Ben görüşeyim, 20 Mayıs 1936” şeklinde not yazılı. Sanatçı, bir hafta sonra 25 Mayıs 1936’da bu kez Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Hasan Rıza’ya yazdığı mektupta isteklerini yeniliyor. Mektubun sonunda da şu not var:

“Malzeme yokluğu içinde yapmaya kudret bulduğum bu iki resmi de takdime cesaret eder, alakanızı beklerim. Ancak kendimi bu lütufla meçhul mahkûmiyetten kurtarabilmiş ve hürriyet sahibi görerek nefes alabileceğim yalvarışlarımın kabulünü dilerim… Saygılarımla Fikret Mualla Dost”


Aykırı ressam Mualla

Aykırı ressam Fikret Mualla 1903’te İstanbul’da doğdu. Saint Joseph ve Galatasaray liselerinde okuduktan sonra, mühendislik öğrenimi için gittiği Almanya’da resme yöneldi, 1930’da döndü. Bir süre resim öğretmenliği yaptı. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetlerin kostümlerini çizdi, Nâzım Hikmet’in Varan 3 adlı şiir kitabını resimledi. 1936’da bir süre Bakırköy Akıl Hastanesi’nde tedavi gördü.

Fikret Mualla sık sık ruhsal buhranlar yaşıyordu ve bu onun hayata tutunmasını sürekli engelledi. 1939’da desenlerinden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açıldı, beraat edince Paris’e yerleşti. Yurt özlemi, alkol tutkusu ve polis fobisi nedeniyle birkaç kez daha tedavi altına alınan sanatçı, 1954’te Paris’te ilk kişisel sergisini açtı, Bir yıl sonra ikinci sergi izledi.

Ancak Fransa’da da psikolojik sorunları devam etti. Çoğu zaman sarhoş ve beş kuruşsuzdu. Bazen sokaklarda yatıyor, ona yardım etmeye çalışan arkadaşlarını kovuyordu, 1950’lerin sonunda tanıştığı Madam Angles, 1962’de felç olan sanatçının bakımını sonuna dek üstlendi.

Paris sokaklarını, kahvelerini ve eğlence yerlerini guvaş, yağlıboya, suluboya ile resme aktardı. Fikret Mualla, 20 Temmuz 1967’de öldü ve Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildi. Kemikleri 1974’te getirilerek Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü. Paris’te açık arttırmaya çıkarılan resimleri devletçe satın alınarak Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturuldu.