Spor

'Fenerbahçe Avrupa kupasına katılabilecek pozisyonda'

İsmail Küçükkaya: Söz vermiştim, Türkiye'nin dünya spor arenasındaki en önemli ismi Şenes Erzik'le görüştüm

03 Temmuz 2012 13:24

Akşam Gazetesi'nden İsmail Küçükkaya, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ile olan görüşmesinin detaylarını yazdı. Erzik, yaptığı açıklamalarda "Fenerbahçe, dün itibarıyla Avrupa kupasına katılabileceği bir pozisyonda" dedi.

İşte Şenes Erzik'in, İsmail Küçükkaya ile söyleşisi:

Söz vermiştim, Türkiye'nin dünya spor arenasındaki en önemli ismi Şenes Erzik'le görüştüm.

Hikayesiyle birlikte dünyadaki en etkili Türklerden birisi olan Erzik'in yorumlarını aktarayım.

Avrupa Şampiyonası finalinden dönüş günündeydik. Uçağım pazartesi akşamıydı. Kiev-İstanbul arasındaki sabah uçuşuna aldırmak için bütün hafta sonu dört bir koldan uğraştık. Tam final maçının ikinci yarısında beklediğim haber geldi, 'Ekonomi sınıfında bir kişilik yer bulabildik, ister misiniz?' anında 'Evet, kaçırmayın' dedim. Dün sabah 10.55 uçağına bindim. Ne göreyim, 1 D koltuğunda Şenes Erzik oturuyor. Selamlaştık, hal hatır sorduk, 'Maç?' dedim, keyifliydi, 'Ne finaldi ama değil mi?' diye yanıt verdi. Yerime doğru ilerledim, uçak havalandı, ikramlar yapıldı, saati kontrol ettim, biraz daha vakit vardı. Hemen ön kısma gittim ve sohbete başladık.

Elbette Erzik çok konuşan birisi değil. Dün de Muhtar Kent'le birlikte Şenes Erzik'in Türkiye'ye sessiz ve derinden katkılarını yazmıştım.

Sorumluluk mevkiinde oturduğu için her sözünü tartarak kullanır. Üstelik geçenlerde dili yandı. Şike soruşturmalarıyla ilgili 'Bu iş bitti' dediği yazıldı, sonrasında tartışmalar çıktı, Erzik düzeltme yoluna gitti...

Bir sporsever ve futbol düşkünü olarak söze İspanya-İtalya finaliyle başladım. İlk soruyu 4-0'lık maçla ilgili sordum. İşte UEFA'nın ikinci adamının değerlendirmesi: 'Çok güzel bir final oldu. Seyretmesi zevkliydi. Tek taraflı oynandığını da düşünmüyorum. İtalya zaten finali Almanya ile oynamıştı. Patlamasını yarı finalde yapmıştı. Üstelik teknik direktör üç oyuncu değişikliği için erken davrandı, bana göre yanlıştı. Maç uzatmalara da kalabilirdi. İspanya kazandı çünkü her zamanki gibi bıktırasıya pas yapıyorlar. Bu stil rakibin sinirini fena bozuyor.'

 

2020 Türkiye de mi?

 

Daha önce birkaç kez yazmıştım. Spor camiasında '2020 için olimpiyat mı futbol turnuvası mı?' tartışması sürüp gidiyor. Her ikisinde de avantajlıyız. Ama ikisinden birini seçmedik henüz. Platini de hafta sonu bir açıklama yapmıştı, 'Şampiyonayı 2020'den itibaren tek ülkede değil, 12-13 ayrı Avrupa kentinde düzenleyebiliriz' demişti.

Birbiriyle bağlantılı bu iki konuyu Erzik'ten öğrenmek istedim. Yorumu şöyle oldu: 'Platini bana bunu söylemişti. Sadece bir fikir olarak tartışmaya açıyor. O gün arkadaşlarla (UEFA İcra Kurulu) bir aradayken de tekrarladı. Somut bir gelişme, bir karar yok. Ne getirir ne götürür hiç bakmadık. Gelecek turnuva Fransa'da. Unutma ki artık 16 takım değil, 24 takım var. Yani iş çok daha zor olacak. Maliyeti yüksek, organizasyonu ve tesisleri açısından daha güç bir iş. 2020'de Türkiye çok şanslı. Tek favoriydi. Aslında olimpiyat işi olmasaydı tek kalmıştık. Ben devlerle konuştum. İspanya, Almanya, İtalya bize destek veriyor. Bunlar bize yeter. Fransa zaten alamaz. Çok şanslıyız. Ama olimpiyatta çok ileri gittik. İlk üçteyiz. 24 takımlı da olsa Türkiye hazır. Arena, Saracoğlu yeni yapıldı. Başbakan'la konuştum, Olimpiyat Stadı'nı da revize edeceğiz. Üstelik 2020'den bahsediyoruz. Bizim siyasi otorite çok güçlü destek veriyor. Ama ikisinden birisini seçmek ciddi sorumluluk. Ben o sorumluluğu üstlenemem elbette. Riskli. İktidar karar verecek.'

 

'Bir yıl hapis çok fazla'

 

Ve en heyecanlı konuya geldi sıra. Biz uçağa bindiğimizde, cep telefonlarımızı kapatırken mahkeme heyetinin kararı bekleniyordu. Henüz açıklanmamıştı. İndiğimiz anda kararın verilmiş olacağı belliydi. Üzerindeki uluslararası sorumluluğu düşününce Şenes Erzik'in yorum yapmasının ne kadar güç olacağı belliydi. Ama yine de bir ölçüde değerlendirme almak istedim. Sonuçta Erzik de aynı zamanda bir sporsever ve futbol adamı. İnsani olarak şöyle bir cümlesi oldu: 'İnşallah çıkar. Bir yıldır içeride. Koskaca bir yıl. Kolay mı? Çok fazla değil mi?'

'Peki Aziz Yıldırım'a bir mahkumiyet kararı verilirse, tahliye edilse bile bu ne gibi sonuçlar doğurur?' diye sordum.

'O konulara hiç girmeyelim' dedi. Kibarca ısrar ettim. Hukuki sonuç doğurmadan konuşmaya çok dikkat ettiği her halinden belliydi. 'Futbolun işleyişi ile hukuki işleyiş farklıdır. Futbolda çok hızlı karar vermek, belli takvimlere göre hareket etmek zorundasınız. Biz futbolun kendi kurullarına, kurallarına, kendi mekanizmalarına bakarak karar veririz. Hukuki işleyişler ayrıdır.'

Bu aslında yeterince açıktı ve uzun zamandır tartışılan konulara ilişkin son derece önemli bir perspektifti.
Yani 'futbol ayrı yargı ayrı' ilkesi geçerliydi.

Bu iş bitmedi mi?

Son olarak 'Bundan sonra ne olur?' sorusu... 

Erzik, Fenerbahçe'nin 'Dün itibarıyla Avrupa kupasına katılabileceği bir pozisyonda' olduğunu söyledi. UEFA müfettişinin verdiği rapora göre, bu kararın alındığı ortadaydı. Ancak bütün takımlar için geçerli olan diğer kriterlerin Fenerbahçe için de geçerli olduğunu vurguladı.

Erzik yol haritası için UEFA'nın Fenerbahçe'ye davet mektubu gönderdiği günü işaret etti. 'Sizin gazetede çok güzel tercüme edilmişti. Televizyonda da onu örnek gösterdim' dedi.

Kafanız karışmasın. Benim anladığım şu: F.Bahçe ile ilgili dosya UEFA'da duruyor. TFF geçen yıl Fenerbahçe'yi, bir yıl Avrupa'ya yollamadığı için çok doğru bir karar vermiş. Bu bir yaptırım. F.Bahçe de CAS'taki davayı çekerek bir başka yerinde hamle yapmış. Bu da iyi niyet gösterisi. Ayrıca Türkiye'de hukuk işliyor. Henüz nihai kararlar verilmiş değil. Bütün taraflar hassas biçimde hareket ediyor. Türkiye, milli takımlar düzeyinde bir ceza almadan bu badireyi atlattı.