Gündem

Feministlerden Erdoğan'a yanıt

"Hür doğdum. Hür yaşar mıyım?" panelinde Yasemin Öz "Erdoğan eşitlik ile aynı olmayı birbirine karıştırıyor" dedi.

10 Kasım 2010 02:00

T24- Kadının İnsan Hakları- Yeni Çözümler Derneği, uluslararası “One Day One Struggle”(Ortak Mücadele- Hep Birlikte) kampanyası kapsamında Türkiye’de 9 ilde 11 noktada etkinlikler yaptı. 9 Kasım Salı günü 12 ülkede gerçekleşen eylemlerin Taksim- İstanbul ayağında konuşmacılardan Yasemin Öz, Başbakan Erdoğan'ın "Feministler her şekilde eşitiz diyor. Mümkün mü Allah aşkına?" dediğini hatırlattı ve "Erdoğan eşitlik ile aynılığı karıştırıyor. Biz tabi ki de erkeklerle biyolojik olarak aynı değiliz"dedi.  

 
Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu (CSBR) tarafından Bangladeş, Endonezya, Filistin, Gana, İran, Lübnan, Malezya, Pakistan, Sudan ve Tunus’ta yapılan 2. Uluslararası “Ortak Mücadele Hep Birlikte” kampanyası Türkiye’de  Van, Diyarbakır, Çanakkale, Muğla, Ankara, İzmir, Antalya, Hatay ve İstanbul’da Taksim, Ümraniye, Gazi Mahallesi’nde eş zamanlı etkinliklerle gerçekleşti.
 
 
Kampanyanın Taksim ayağı, Cezayir Apartmanı’nda kadın ve LGBTT bireylerin katılımıyla gerçekleşti. Toplantının açılışında Nuray Onuk’un yönettiği “Saf Kötülük” isimli kısa film gösterildi. 16 yaşında babası ve dedesi tarafından gömülerek öldürülen Medine Memi’nin hayatının son 5 dakikasını konu eden kısa filmin devamında “Hür doğdum hür yaşar mıyım? Cinselliğimiz, bedenimiz ve şiddetle mücadele” başlıklı panel, Hülya Gülbahar moderatörlüğünde başladı.
 
 
Kadın Cinayetlerine Karşı İsyandayız platformundan Avukat Funda Ekin, Kadın Kapısı’ndan Şevval Kılıç, Bianet kadın haberleri editörü Emine Özcan ve Lambda aktivisti Avukat Yasemin Öz’ün konuşmacı olarak katıldığı panelin konusu cinsel şiddetti.
 
 
“2009 yılının ilk 7 ayında 953 kadın öldürüldü”
 
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 5 Kasım Cuma günü Uluslararsı İstanbul Kadın Buluşması’nda ‘Eşit değilsiniz dendikçe daha çok öldürülüyoruz” diyerek protesto eden feminist kadınlardan Funda Ekin, 2009’un ilk 7 ayında 953 kadının ödürüldüğünü belirtti. Kadın cinayetlerinin hukuki sürecini anlatan Ekin, "Polise yapılan şikâyetler kadının şiddet gördüğü evine geri yollanmasıyla sonlanıyor ve yargıda uygulanan ‘Haksız Tahrik’ indirimi erkeklerin ‘mazeretlerini’ yasallaştırıyor" dedi. Ekin, soru önergesi girişimlerine henüz milletvekillerinden dönüş olmadığını söyledi. 
 
 
“Bir cinsin kıyımı”
 
 
Hülya Gülbahar, Adalet Bakanlığı’nın sitesinde yayımlanan raporu referans vererek Türkiye’de kadın cinayetlerinde son 4 yılda yüzde 1400 artış olduğunu söyledi. Gülbahar, bu oranın içinde ölümlerine kaza süsü verilen ve intihara zorlanan kadınların yer almadığına dikkat çekti. “Günde ortalama 5 kadın ölüyor, soykırım benzetmesi bu yüzden, bir cinsin kıyımı gerçekleşiyor” diye ekledi.
 
Kurulduğu 1996 yılından beri Kadın Kapısı'nda çalışan Şevval Kılıç, travesti ve transeksüellerin yaşadıkları cinsel şiddeti anlattı. Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı danışma için kurulan örgütün faaliyet alanına nefret cinayetleri ile hukuku da dahil etmek zorunda kaldığını belirten Kılıç, “trans kimliklerin en çok polislerden çektiklerini” söyledi. 
 
 
Cadı avının ödülü maaş primi
 
 
Kılıç, İstanbul “Bonus uygulaması” olarak bilinen İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın başlattığı polislerin performanslarına dayalı puanlandırma sistemi yüzünden travesti ve transeksüellerin evden çıkamadıklarını belirtti. Bu uygulamaya göre şuç teşkil eden herhangi bir zanlıyı yakalayan polis memuruna o olayın değeri kadar puan veriliyor. Örneğin, polis birini tinerle yakarlarsa 5 puan, bir transeksüeli seks ticareti sürecinde yakalarsa 20 puan alıyor. Toplam 100 puana erişen polis memuru tatil hakkı veya maaş primi  kazanıyor.
 
Şevval Kılıç, “cadı avına” dönüşen uygulama yüzünden trans kimliklerin yolda yürürken dahi trafiği engelledikleri iddiasıyla polis tarafından yakalandıklarını ve 69 lira ceza kesildiğini anlattı. Kılıç, arabası olmamasına rağmen plaka üzerinden ceza kesilen tranvestilerin plakalarının olmaması yüzünden bu cezaları ödeyemeyince hapis cezası aldıklarını belirtti. 


“Münevver Karabulut’tan sonra 3 kadın testere ile parçalandı”
 
 
Toplantıda gazeteci Emine Özcan, hazırladığı 1 senelik cinsel şiddet dökümü ile bilgi verdi. Özcan gazetelerin 3. sayfasında yer alan kadın cinayetlerinin temel sebebini “Ya benimsin ya da kara toprağın” zihniyeti olarak gösterdi. Özcan, kadınların özellikle boşanma öncesi ve sonrasında öldürüldüğünü belirtti.
 
“Yemeği geç pişirdi, su vermedi, yeni giysi aldı” gibi sebeplerle öldürülen kadınların ölmeden önce suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatan Özcan, medyanın cinayetleri ele alış biçimini eleştirdi.
 
"Münevver Karabulut cinayeti ertesinde öldürülen 3 kadının bedeni testereyle parçalandı. Bunun sebebi medyanın cinayeti fotoromanlaştırması” diyen Özcan’ın raporuna buradan ulaşabilirsiniz. 
 
 
“Erdoğan eşitlik ile aynı olmayı karıştırıyor”
 
 
Türk Ceza Kanunu’ndaki cinsel şiddet suçlarını irdeleyen konuşmacılardan Yasemin Öz, Habertürk yazarı Balçiçek İlter’i 9 Kasım Cuma günü yayımlanan yazısında Başbakan Erdoğan’ın kendisini telefonla arayarak "Benim katılmadığım nokta, feministlerin durdukları nokta. Yani 'Her şekilde eşitiz' diyorlar. Mümkün mü Allah aşkına?" dediğini hatırlattı. Öz, "Biz nasıl biyolojik olarak eşitiz deriz? Erdoğan eşitlik ile aynı olmayı birbirine karıştırıyor. Aynı olsak feminizm olmazdı, aynı olsaydık aynı şiddeti görürdük” dedi.