Uzay sınırından dünyaya atlayarak bir rekora imza atan 44 yaşındaki Avusturyalı ekstrem sporcu Felix Baumgartner, "Kendimi hiç çılgın hissetmiyorum. Medya öyle diyor. İleride kendimi kurtarma hizmetlerine adamak, itfaiyeci olmak gibi hayallerim var. Atlayış sırasında korktuğunu dile getiren rekortmen hayalindeki isim Neil Armstrong’la olan bir anısını da paylaştı. Baumgartner, "Çocukken hayran olduğum Neil Armstrong’la bir gün yemek yedik. Çocukluk hayalim 30 yıl sonra karşımda oturuyor ve bana nasıl yapacağımı soruyordu " ifadesini kullandı.
Brand Week Istanbul’un merakla beklenen konuğu serbest düşüş rekortmeni Felix Baumgartner Marketing Day’de katılımcılarla buluştu. Sahnede Ece Üner’in sorularını yanıtlayan Felix, ilk olarak atladığı anla ilgili soruyu yanıtladı. “Hâlâ tüylerimi diken diken ediyor. Çok çalıştık çok çabaladık ve o eşsiz, kendine has bir andı" dedi.
Felix’in yanıtlarından bazıları şöyle:
İlk anda her şey bitti dedim. İkinci olaraksa acaba ses duvarını aştım mı diye düşündüm. Küçücük, altı yaşında bir çocukken uçmak istiyordum ve dünyayı yukardan görmek istiyordum. Ve on yıl sonra da haylimi gerçekleştirdim.
Yani kendinizi belli bir yola koyduğunuz zaman ekibinize, ekipmanınıza ve kendinize güvenmeniz gerekiyor. Önceklikle hazırlıklı olmanız ve stratosferi tanımanız gerekiyor.
Stratosferden atlama projesi boyunca 40 tane bilim adamıyla çalıştım. Bir sürü problemi aştım. İlk iki yılımsa kendimi doğru şekilde ifade etmeye çalışmakla geçti. Hatta ses hızını kırmak istediğim zaman bu başlangıçta hava kuvvetlerinin hiç hoşuna gitmedi.
Yaptığım şeyi yaparken eğleniyorum. Konfor alanından çıkmak en önemlisi. Hep o konfor alanının dışında olmaya çalıştım.
Denemelere önce 22 kilometreden başladık.
Kendimi hiç çılgın hissetmiyorum. Medya öyle diyor. Tabii ki korktum. Korku sağlıklıdır ama bunu paniğe dönüştürmemek gerekiyor. Kilit nokta korkunuzu kontrol edebilmek.
Ne kadar hazırlıklı olursanız o kadar iyi bir performans ortaya koyarsınız. 5 yıllık bir hazırlık vardı her şeyi sonuna kadar test etmiştik.
Çocukken hayran olduğum Neil Armstrong’la bir gün yemek yedik. Çocukluk hayalim 30 yıl sonra karşımda oturuyor ve bana nasıl yapacağımı soruyordu. Defalarca prova yapmışsınız, basınca dayanıklı giysiler içinde koruma altındasınız ama işler yolunda gitmezse 15 saniye içinde öleceksiniz.
İlk anda dünyanın görüntüsüne baktım, nefes aldım ve yoluma devam ettim. Dışarıdan bakınca büyülü bir an gibi görünebilir ama o an benim yaptığım şey defalarca provasını yaptığım işime odaklanmaktı.
Riskleri her zaman hesaplayamazsınız ama çalışarak minimuma indirebilirsiniz. RedBull’a sponsor demek hafif kalır, o benim ortağım gibi.
RedBull tüm süreçlerde güvenliğe çok önem verdi ve hep güvenliğe yatırım yaptı. Bir yılın sonunda çalışmalarımız sırasında o kıyafetin içinde klostrofobi geçirmeye başladım. Çok rahatsız edici bir ses oluyor bu kıyafetin içinde. Bunun üstesinden gelebilmek için psikiyatristle çalıştım.
Gökyüzünde kendimi evimde hissediyorum. Havadayken her şeyden, herkesten çok uzaktım. Tek bağlantım kulağımdaki sesti ve kendimi çok yalnız hissettim. RedBull’la yıllardır devam eden ilişkimiz birbirimizi çok iyi anlamamızı sağlıyor. Artık bunun ötesinde bir şey göremiyorum. Bu nedenle bıraktım. İleride kendimi kurtarma hizmetlerine adamak, itfaiyeci olmak gibi hayallerim var. Ben hâlâ aynı insanım ama öğrendiğim şey aklınızdan geçen herşeyi başarabileceğiniz. Zorlu bir yolculuk bu ama yavaş yavaş yürüyerek başarabilirsiniz.