Fehmi Koru*
Korktuğum galiba başımıza geliyor: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘kadın hakları’ konusunu vurgulamak amacıyla ‘İslam’ın güncellenmesi’ deyimini de kullanarak yaptığı konuşma ile sözlerinin ‘İslamda reform’ niyetiyle yorumlanmasına ertesi gün ‘‘Haddimize değil’’ çıkışıyla tepki vermesi önemli bir tartışma gündemine yol açabilir umudu giderek kayboluyor.
Tamamen bilimsel açıdan değerlendirildiğinde pek çok bakımdan olumlu kalıcı etkileri olabilecek bir tartışma fırsatını kaçırıyoruz.
Nereden bu sonuca vardığımı iki gündür medyamızda dillendirilen görüşlere bakarak anlamışsınızdır.
Siyaset bu defa da bilimin önüne geçti.
Kalemi eline alan, kendisine mikrofon uzatılan hemen herkes konuya ‘siyasi’ açıdan haklı çıkmak veya karşı tarafı haksız çıkarmak amacıyla yaklaşıyor.
Ve tabii yazık oluyor.
Türkiye’de azınlıklar bile İslam çevresinin insanı
Türkiye’de yaşayan insanların pek azı İslam çevresinin dışında görülebilir. Dini farklı olan ‘azınlık mensubu’ Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bile, hiç değilse ‘kültür’ olarak, İslam çevresi içerisinde kabul edilebilir.
Ancak neredeyse hiç kimse İslam ile ilgili meseleleri dert edinmiyor. Kendilerini ‘dindar’ olarak tanımlayanlar aileden öğrendikleri ve etraftan duyduklarını ‘din’ olarak belliyor; din konusunda ‘kayıtsız’ bilinenler ise ‘din’ olarak yalnızca ne kadar olumsuz görüş varsa onları doğru kabul ediyorlar.
Son 16 yıl içerisinde eğitim alanında gerçekleştirilen dini konulardaki yoğun müfredata rağmen bu gerçek değişmiş değil.
Halkının yüzde 99’u müslüman bir ‘İslam ülkesi’ olarak bilinen Türkiye’de İslam bir gündem maddesi olamıyor. Hemen hiçbir konuyu İslami boyutuyla ele alıp değerlendirmiyoruz.
En çok kullandıkları sözcük ‘İslam’ olan politikacılarımız bile aldıkları kararları her türlü mihenge vuruyor da, onları inançları ile tarttıklarının ipuçlarını uygulamalarından almamız mümkün olmuyor.
İnsafsız mı geldi, gelmesin.
Sadece siyasileri hedefe koymanın da bir alemi yok. Toplumda hangi kesime elimizi uzatsak hepsinin durumu diğerlerinden fazla farklı değil. Aydınlarımız ve bilimadamlarımız da öyle. Konuları doğru dürüst bir İslami tartışmanın parçasına dönüştürenimiz yok.
Lafı fazla uzatmayacağım, üzerinde düşünmeniz için sadece şunu hatırlatayım: Son iki yıldır ülkemizi ilgilendiren pek çok gelişme birbiri ardına yaşanıyor; toplumu ve tek tek bireylerin hayatlarını derinden etkileyen olaylara İslami açıdan yaklaşıldığıyla ilgili herhangi bir değerlendirme okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
Ben hatırlamıyorum da.
Varsa yoksa asansörde halvet türü konular gündemde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı tartışma onun ertesi günü yaptığı tamamlayıcı açıklama ile kapanmamalı.
* Bu makale FehmiKoru.com'dan alınmıştır