Fehmi Koru*
İstanbul’un iki kez seçilerek göreve gelmiş büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kararlı görünüyor.
Yukarıdaki cümleyi bugüne kadar kuramazdım, ancak bugün rahatlıkla gözleme dayanan beklentimi açıklayabiliyorum.
Dün ile bugün arasında değişen, İmamoğlu’nun birkaç gündür Karadeniz bölgesinde dolaşarak kalabalıklara hitap etmesi değil. O konuşmalara ve gezisine benim verdiğim anlamı kazandıran başka bir şey…
O geziden bir fotoğraf…
Fotoğrafta, İmamoğlu’nun gezisini izlemeleri için kendilerini davet ettiği anlaşılan bir grup gazeteci, bu amaçla yola çıkarılmış bir otobüs içerisinde topluca görülüyor. Çoğu bildik simalar…
İmamoğlu’nun yanı başında da grubun en bilinen ismi var: Ertuğrul Özkök…
Ertuğrul Özkök’ü o otobüste ve İmamoğlu’nun yanı başında oturur gördüğümde, o otobüsün adaylık amaçlı çıkılan bir yolculuğun aracı, İmamoğlu’nun da yapılacak seçimde cumhurbaşkanı adaylığını koymaya kararlı olduğunu anladım.
Hayırlı olsun.
Seçilme şartlarına sahip herkesin, gönlünde yatan niyetini gerçekleştirmeye yarayacak bir destek sağlayabildiği takdirde, her mevki için aday olmaya hakkı bulunduğuna inanırım.
Ekrem İmamoğlu aday olabilecek şartlara sahip. Gönlünde cumhurbaşkanlığı yattığını görmemek için görme özelliğini yitirmiş olmak gerek. Önünde açıklığa kavuşması gereken yalnızca iki konu var: Mensubu olduğu partinin de içinde yer aldığı ittifakın kurduğu 6’lı masanın onayı almak ve halkın desteği…
Gönlünde aday olmanın yattığını veri olarak kabul ettiğime göre, çıktığı gezinin yukarıda sıraladığım iki unsuru tersine çevirme gayreti amacı taşıdığını da söyleyebilirim: 6’lı masadan adaylığına onay çıkartabilmek için halkın kendisine teveccühü bulunduğunu göstermek amacıyla o geziye çıkılmış olmalı.
Ertuğrul Özkök’ün desteğini almak yolun yarısını geçmek anlamına gelebilir.
Neden böyle düşündüğümü açıklayayım.
Özkök yakın zamanlara kadar‘basının amiral gemisi’ unvanına da sahip Hürriyet’in başındaydı ve hemen her gün gazetenin bir köşesinde görüşlerini de açıklamaktaydı.
‘‘Türkiye’nin en etkili gazetecisi kim?’’ sorusuna hiç duraksamadan onun ismi verilebilirdi.
‘Leydi’nin topuk sesi’ manşetiyle Tansu Çiller’i başbakanlığa taşıyan yolu o açmıştı. [‘Siyasi hayatı bitti’ manşetiyle muhtar bile olamayacağını ilan ettiği siyasetçi sonradan başbakan ve cumhurbaşkanı oldu ama o konunun yeri burası değil.]
Bugün Hürriyet artık ‘basının amiral gemisi’ olmaktan hayli uzak ve Ertuğrul Özkök de önce yayın yönetmenliğini, en sonunda da köşesini kaybetti.
Ancak internetin sağladığı imkanı kullanarak görüşlerini açıklamaya devam ediyor.
Sanki hala Hürriyet’in başında ve yazarı muamelesi de görüyor.
Zoru başarmak demek bu.
Ertuğrul Özkök’ün çıkılan Karadeniz gezisinde çekilen fotoğrafta onun yanı başında görünmesi Ekrem İmamoğlu’na verdiği destek olarak yorumlanabilir.
Hiç kuşkusuz önemli bir destek bu.
Karadeniz’de düzenlediği mitinglerde halktan ilgi gördüğüne işaret sayılabilecek kalabalıklar kadar önemli bir destek…
Şimdi iş, Millet İttifakı tarafından kurulmuş 6’lı masada yer alan liderlerden -en başta da kendi partisinin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan- adaylığı için onay alabilmesine kalmış durumda.
CHP liderinin onun aday olmasıyla boşalacak İstanbul büyükşehir belediye başkanlığının rakip ittifakın eline geçebileceği kaygısı olduğu biliniyor; İmamoğlu’nun liderinin bu kaygısını ortadan kaldıracak bir gerekçesinin varlığını da yine bu vesileyle öğrenmiş olduk.
Kendisinin aday olmaması durumunda kaybedilecek seçimde sandıktan Cumhur İttifakı’nın adayı çıkacak ve o da ilk iş olarak İmamoğlu’nu görevden alıp yerine birini kayyım atayacakmış…
Gezisine katılan yazarlardan Akif Beki o gerekçeyi şöyle aktarıyor:
‘‘Cumhurbaşkanlığını muhalefet kaybederse zaten görevden alınıp yerine kayyum atanacağını söylemeye getirdi. / Şöyle: / ‘Sayın Cumhurbaşkanı aynı hafta içinde iki konuşma yaptı. Söylediği söz aynen şu; 2023 genel seçimlerinden hemen sonra İstanbul’un gerçek sahibi AK Partili olacak. 2024 demiyor. Bunu niye demiş olabilir?”
[Akif Beki, Karar, ‘İmamoğlu nereye koşuyor?, 5 Mayıs 2022]
Tabii İmamoğlu’nu görevden almayı düşündüğü için…
Kendisinin bu gerekçeyi cumhurbaşkanı adayı yapılması için yeterli bir sebep olarak gördüğü anlaşılıyor.
Mantık silsilesi şöyle: Yerine kayyım atanmaması cumhurbaşkanlığı seçiminde rakip ittifakın adayının kazanmamasına bağlı… Rakip ittifakın adayının kazanmaması da karşısına güçlü birinin aday çıkarılmasıyla mümkün…
Yani?
Ekrem İmamoğlu’nun aday yapılması gerekir.
Fena bir akıl yürütme değil bu.
Daha önce de ülkemizin Doğu illerinde görünmüştü İmamoğlu.
Gönlünde cumhurbaşkanlığı yatan başkaları var mıdır?
Varsa da kimse bunu şimdiye kadar belli etmediğine göre, İstanbul’un büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, medyamızın önemli şahsiyetlerini -hatta Ertuğrul Özkök’ü de- yanına alarak göründüğü Karadeniz gezisi ile, bu yolda ilk adımı atan siyasi şahsiyet olarak kamuoyu karşısına çıkmış bulunuyor.
Yolu açık olsun.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.