Fehmi Koru*
Oturduğum muhitin bağlı olduğu belediye kültür alanında da faal. Düzenlenen etkinlikler sınırları içerisinde bulunan görünür yerlere asılan posterlerle de duyuruluyor. Birinin önünden geçerken gözüme yakında verilecek bir konferansın ilanı takıldı.
Bir sivil toplum örgütünün lideri olduğu anlaşılan konuşmacı, ahaliyi, şu konunda bilgilendirecekmiş: ‘İslam’da hukuk ve adalet’…
İnsiyaki olarak kendi kendime “Allah kolaylık versin” diye mırıldandığımı fark ettim.
Neden?
Vaaz çok, hem de pek çok
Hukuk ve adalet dindar insanların en fazla kulaklarının dolu olduğu konulardır. Camilerde verilen vaazlarda, okunan hutbelerde sıkça bu konu İslam tarihinden ışık tutucu örnekler de verilerek cemaatle paylaşılır.
Ayrıca bu konuları işleyen sayısız güncel kitap yanında çok sayıda bilimsel eser ve makale de vardır.
Gidenler bilir: Cuma namazlarında verilen hutbeyi, hoca efendiler, mealini de vererek şu ayetle bitirirler: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”(Nahl Suresi, 90).
Her hafta hiç aksatılmadan bu ayet anlamıyla birlikte okunur.
[Adam kayırmacılıktan söz edilen bir televizyon programında, bu konuda sıkıştırılan, bir gazetede köşesi de bulunan bir milletvekili, bu ayeti hatırlatarak “Allah da yakınlara yardım etmeyi emretmiyor mu?” mukabelesinde bulunmuştu. Söze ‘adalet’ kavramıyla başlayan ayetin adam kayırmaya bahane teşkil edeceğini sanmadığımı buraya kaydedeyim.]
Yalnız bu kadar da değil. Müslümanların temel kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de en sık tekrarlanan sözcükler arasında ‘adalet’ sözcüğü de ilk sıralarda yer alır. Örnek olarak şu ayetlere göz atmak bile yeterlidir:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan ve adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kin ve nefretiniz sizi asla onlara karşı adaletsizliğe sevketmesin.” (Maide Suresi, 8).
“Allah size mutlaka emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa Suresi, 58).
“Ey iman edenler! Kendinizi ana babanız ve yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kişiler olun (menfaatiniz ve yakınlarınızın hatırı için doğruluktan ayrılıp yalancı şahitlik yapmayınız. Zira Allah’ın belası ve laneti yalancılar üzerinedir.” (Nisa Suresi, 135).
Kur’an’ın açıklayıcısı olan hadislerde de aynı konu İslam Peygamberi’nin ağzından ısrarla dile getirilmiştir.
'İslam Hukuku’ konusundaki temel eserlerde ‘adalet’ bahsi en geniş yeri işgal eder. Kendim de vaktiyle İslamiyet’in uluslararası ilişkiler konusuna yaklaşımına dair bir kitabı çevirdiğim için de biliyorum, yalnızca müslümanlar arasındaki ilişkilerde değil, müslümanların başka dinlerin mensuplarıyla ilişkilerinde de adaleti gözetmelerinin beklendiği bir gerçektir.
[Çevirdiğim kitabın künyesi şu: ‘İslam’ın Uluslararası İlişkiler Kuramı’. Yazarı: Abdülhamid Ahmed Ebu Süleyman. Yayıncısı: İnsan Yayınları. Yayın Tarihi: 1985. Yazar uzun yıllar Malezya’daki İslam Üniversitesi’nde rektörlük görevini de üstlenmiş bir bilim insanıdır. Kitap onun UPENN’de yaptığı doktora tezinin konusudur.]
Dinimiz insanlara hak ve adaletten ayrılmadan davranmayı emrettiği gibi, hayvanlara bile şefkat göstermeyi tavsiye etmektedir.
Buraya kadar yazdıklarım bilinen şeylerin özet olarak tekrarından ibaret.
Peki ya uygulama?
Ancak yine bilinen bir nokta daha var: Dinleri ‘hukuk’ kavramını bu denli önemsemiş ve ‘adalet’ kavramını hukukun temel ilkeleri arasında saymış olmasına rağmen, günümüzde müslümanlar çok farklı bir pratiği sürdürmekteler.
Ayetlerin sürekli tavsiye ettiği, hadisleriyle Hz. Peygamber’in mutlaka uyulmasını istediği adaletli davranmak konusunda sabıkalı toplumlara sahip durumda İslam Dünyası.
Daha geçenlerde Suudi Arabistan’dan bir infaz timi İstanbul’da bir gazeteciyi en vahşi biçimde katletmedi mi? Sorgusuz sualsiz, herhangi bir yargılama gerçekleştirme ihtiyacı bile duymadan…
Kadın haklarının en fazla çiğnendiği coğrafyada İslam ülkeleri bulunmuyor mu?
Birleşmiş Milletler‘in (BM) kabul ve üye ülkelerin hepsinin uymayı taahhüt ettiği ‘insan hakları deklarasyonu’ bütünüyle İslamiyet’in konuya ilişkin esaslarını da içinde barındırıyor; buna rağmen BM’nin konuyla ilgili biriminin -ki başında Ürdünlü bir müslüman bulunuyor- her yıl yayınladığı ihlaller raporunda en fazla yer alan ülkeler listesi hepimiz için bir utanç vesilesi…
Her insanın doğuştan sahip olması beklenen temel hak ve özgürlükler konusunda en cimri yönetimler İslam Dünyası içerisinde bulunan devletler…
Müslümanın müslümana layık gördüğü aşırılıklara her gün tanıklık ediliyor.
Son yıllarda dışarıdan bu alana yöneltilen aşırı eleştirilerden Türkiye de nasibini alıyor.
Gerçekler bu iken, bizim belediyenin ‘İslam’da hukuk ve adalet’ konusunda vatandaşları aydınlatmak üzere bir konferans düzenlemesini olağanüstü ileri bir cesaret ürünü olarak gördüm.
O konudaki düşüncelerini vatandaşlarla paylaşacak konuşmacı için “Allah kolaylık versin”duası etmemin sebebini de herhalde anlamışsınızdır.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.