Dün 15 Temmuz hain darbe girişiminin ikinci yıldönümünde, ülkeyi karanlıklara mahkum edecek cuntacı bir oldu-bitti, Türkiye’nin 81 ilinde yapılan mitinglerle bir kez daha güçlü bir biçimde kınandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendisinin de katıldığı İstanbul’daki mitingdeki kalabalığa bakarak, ‘‘Darbeler döneminin sona erdiği’’ kanaatini paylaşmaktan kendini alamadı.
Bugün de AK Parti grubu tarafından hazırlanmış bir yasa teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulacak. Teklifle, Türk Ceza Kanunuve Terörle Mücadele Kanunu gibi temel yasal metinlerde yer alan bireysel hakların kullanımıyla ilgili kısıtlamaların genişletilmesi amaçlanıyor.
İki gün sonra süresi dolunca bir daha uzatılmayacak Olağanüstü Hal (OHAL) kalkınca 24 ana ve 4 geçici maddeden oluşan bu yeni yasa onun yerini alacakmış.
Konuya ilişkin bölük pörçük bilgiler medyada yer aldı; ancak en geniş ayrıntılara sahip haberler ve yorum yazılarından bile yeni yasanın yürürlüğe girmesiyle Türkiye’nin demokrasi yönünden özürlü bir ülke görüntüsü kazanacağı pek anlaşılmıyor.
Fransa ve biz
O hissin alınmamasının sebebi, yasanın bir benzerinin kendisi de OHAL uygulamasını tam altı kez uzatmak zorunda kalmış, sivil toplum örgütlerinden gelen ısrarlı şikayetler üzerine olağan döneme geçmek zorunda kalınca Terörle Mücadele Yasası’na yeni maddeler eklemiş olan Fransa ile benzerlikler kurulması…
‘‘Fransa’da da OHAL var’’ noktasından ‘‘Fransa da OHAL’i kaldırırken bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir yasal düzenlemeye gitti’’ noktasına gelmiş durumdayız.
Avrupa ülkesi olan Fransa kendisini korumak için bunu yapıyorsa biz de aynı yola başvurabiliriz diye düşünülüyor olmalı.
Yanlış bir düşünce.
Hem düşünce yanlış, hem de Fransa’da olanlarla bizde yaşananlar arasında ciddi farkların gözden kaçırılmasına sebep olduğu için kurulan benzerlik yanlış…
OHAL Fransa’da çok kısıtlı biçimde uygulanmıştı.
Terör Fransa’yı 2015 yılı kasım ayında vurduğunda OHAL uygulamasına gitmeyi getiren o eylemde 130 kişi hayatını kaybetmişti. OHAL kısa süreliğine getirildiği ve ilk dönemi sonunda kaldırılması beklendiği halde, kaldırılması her söz konusu olduğunda yeniden baş gösteren yeni eylemler yüzünden altı kez daha uzatılmak zorunda kalındı. O iki yıl içerisinde ülkenin çeşitli kentlerinde meydana gelen yeni 32 terör eyleminde 239 kişi daha hayatını kaybetti.
Buna karşılık, Fransa’da OHAL döneminde alınan sert tedbirlerin ülkeye faturası bizdeki aynı dönemde gerçekleşenlerle mukayese kabul etmeyecek kadar yumuşaktır.
Fransa’daki uygulama ve bizdeki uygulama
Çok değil bir ay önce (14 Haziran tarihinde) o iki OHAL’li yılın Fransa’ya faturasını bir Fransız kaynaktan alıp buraya aktarmıştım. Yineleyeyim:
’’OHAL süresi içerisinde polis tarafından 4500 eve-işyerine baskın düzenlendi; bunların yüzde 80’i (3600’ü) OHAL ilanından sonraki altı ay içerisinde gerçekleşti. Bu baskınlardan bin kadarı yargıya intikal etti ve toplam 646 kişi gözaltına alındı. Bunlardan da haklarında dava açılan kişi sayısı sadece 23. Denetimli serbestlik uygulanan kişi sayısı 752 kişi oldu; bunlardan OHAL süresince bu uygulamaya tabi tutulanların sayısı ise 23.’’
Bizdeki OHAL uygulamasının ilk bir yılına ait (20 Temmuz 2016 – 20 Temmuz 2017 arası) bir raporun özeti şu:
‘‘15 Temmuz darbe girişimi sonrası 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapıldı, 50 bin 510 kişi darbe soruşturmaları kapsamında tutuklandı. Tutuklananlardan 7 bin 430 kişi daha sonra tahliye edildi. 7 bin 266 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı. 139 bin 356 kamu çalışanı hakkında idari işlem yapıldı ve 111 bin 240 kamu çalışanı görevinden kesin olarak ihraç edildi.’’
Ardından gelen bir yıl içerisinde de gözaltılar, tutuklamalar, görevden almalar ve ihraçlar devam etti. Sadece geçen hafta çıkartılan 701 sayılı KHK ile 18 bin 632 kişinin kamudan ihraç edildiğini de hatırlatayım.
Fransa’da yapılanlara sivil toplumdan şiddetli itirazlar hiç eksilmemişken, bizde her yapılan işlem sessizlikle karşılandı, karşılanıyor. Bu durum, ülkemizde sivil toplum örgütlenmesinin eksikliğini göstermesi yanında, tedbirlerin genişliğinin insanlar üzerindeki caydırıcı etkisine de işaret ediyor.
Yeni yasal düzenlemeden endişelenmemizin sebebi de bu gerçekte yatıyor: Fransa’da OHAL kalkarken yapılan yasal düzenleme sivil toplum örgütlerinin itirazları dikkate alınarak toplumu en az acıtacak biçimde yapılabildi; buna rağmen bilinçli Fransızlar o düzenlemenin özellikle ülkedeki müslüman azınlıkları mağdur ettiğini bugün bile tekrarlıyorlar.
Türkiye ise bugün Meclis’e sunulması beklenen yeni düzenlemeye ilgisiz.
Halen yürürlükte olan bizdeki Terörle Mücadele Yasası’nın bile Fransa’da çıkarılmış yeni yasadan daha ileri derecede etkin maddelere sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Kısa süre öncesine kadar, terörden en fazla etkilenen ülke olmamıza rağmen demokrasiden fedakarlık yoluna gitmemekle övünülüyordu; bugün ise…
15 Temmuz hain darbe girişimini yapanlara ne kadar lanet yağdırsak yerinde.
Bu yazı ilk kez fehmikoru.com adresinde yayınlanmıştır