Medya

Fehmi Koru: IŞİD büyük bir cahiller ordusu, ODTÜ'lü Raşit astrofizikten anladığı kadar İslam'dan anlıyor mu?

"Askerlerimiz IŞİD’e karşı savaşırken, Raşit gibiler de onlara karşı savaşıyor"

27 Aralık 2016 14:41

Adı Raşit…

ODTÜ’de astrofizik okuyan dışa dönük bir genç.. Finlandiya’da burslu doktora yapma imkânına kavuşmuş.. Babası doktoralı, amcası matematik profesörü, ağabeyi bilgisayar mühendisi; böyle bir aileden..

Daha ne ister?

Ölmek istemiş ve “Ben arkadaşlarda kalacağım” diye evi terk ettiği gece sınırı geçip IŞİD’e katılmış…

Sonunda savaşırken ölmüş de…

Ben burada “Ölmüş” dedim, ama o ve onun gibiler aynı arzuyu ‘şehit olmak’ diye yansıtıyorlar…

Acaba bunda ülkemizde ‘şehit’ sözcüğünün son yıllarda uluorta kullanılmasının da payı var mıdır?

Türkiye Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) destek vermek için el-Bab önlerinde.. sırada Rakka ve Menbiç var.. ÖSO oralarda IŞİD’e karşı savaşıyor ve daha şimdiden 50’ye yakın askerimizi savaşta ‘şehit’ verdik…

Askerlerimiz IŞİD’e karşı savaşırken.. Raşit gibiler de onlara karşı savaşıyor…

Evet, böylesine garip bir durum bu: IŞİD saflarında da, Türkiye’den, kendisine ‘İslâm Devleti’ adını vermiş olan grubun saflarında savaşmaya gitmiş insanlar var…

IŞİD büyük çapta bir cahiller ordusu

Raşit ve onun gibi Türkiye’den IŞİD’e katılmış olanlar.. adında ‘İslâm’ sözcüğü bulunan grubun bu iddiasını sorgulayacak kadar din konusunda bilgi sahibi midir acaba?

Astrofizikten anladığı kadar İslâm’dan da anlıyor mu?

Paris’te, Brüksel’de, Orlando’da, Nice’te, Berlin’de.. kimi doğrudan IŞİD’e bağlı olarak, kimi onun varlığından esinlenerek eylem yapanlar.. Müslüman isimler taşıyorlar taşımasına.. ancak din adına giriştikleri eylemlerinin İslâmi açıdan ne anlam taşıdığını bilecek bir temel bilgiye sahipler mi?

Türkiye’de IŞİD yönlendirmeli eylemler gerçekleştirmiş olanlar için de geçerli bir soru bu.

Batı’daki çok ses getiren IŞİD eylemlerine katılmış olanların hemen hepsi, bırakın İslâm konusunda ‘doğru’ ile ‘yanlışı’ ayırt edebilecek kadar temel bilgilere sahip olmayı, hayattaki şahsi tercihleri dinin ölçülerine vurulduğunda sırıtıyor…

Hırsızlık yapan.. bar işleten.. gayr-ı meşru ilişkiler içerisinde bulunan insanlar.. birdenbire ‘mücahit’ kisvesine bürünüp ‘şehit’ olma gayreti içerisine giriyorlar…

Nice’te kamyonunu kalabalığın üzerine sürerek 85 kişinin ölmesine yol açan Mohamed Lahouaiej Bouhlel, ailesi ve komşuları tarafından, dinle ilgisiz, içki düşkünü ve erkek sevgilisi olan biri biliniyordu.

Geçen hafta sonu Berlin’de yine aynı yöntemle ele geçirdiği kamyonu kalabalığın üzerine süren ve 12 kişiyi öldüren Anis Amri de, günlük hayatında ‘din’ bulunmayan biriydi ve birdenbire ‘şehit’ olmaya karar verebildi.

Bulundukları yerlerde işlerini-güçlerini bırakıp.. IŞİD’e katılmak için yola koyulanların durumu da çok farklı değil…

Suriye’de ele geçirilmiş IŞİD’e katılanların kökenleriyle ilgili binlerce belge, AP ajansı tarafından uzmanlara inceletildiğinde, ortaya çıkan tablo olağanüstü şaşırtıcı.

Katılanların yüzde 70’i, yani üçte ikisi, buna kulaktan dolma bilgilere sahip din hakkında. Yüzde 24 kadarı orta derece bilgili ve ancak yüzde 5’i İslâmiyet hakkında konuşabilecek durumda.

Yüzde 5…

Böylesine bir insan unsuruna sahip yapı.. kendisine ‘İslâm Devleti’ diyebiliyor.

Jihadi John

Cihadi John’dan el-Muhacir’e…

İlginç olan, IŞİD içerisinde yer alan ‘mühtedi’ (sonradan Müslüman olmuş) kişilerin durumu.

‘Jihadi John’ adını hatırlıyor musunuz? IŞİD dünya gündemine ilk girdiğinde Jihadi John diye kendini tanıtan İngiliz aksanlı bir infazcıyı tanımıştık. Her gazeteci kellesi alınacağı zaman önce tepeden tırnağa siyahlar giyinmiş, yüzü maskeli John konuşur ve neden böyle bir eylem yaptıklarını anlatır, ondan sonra infazları yapardı.

James Foley, Steven Sotloff, David Haines, Alan Henning, Peter Kassig, Haruna Yukawa ve Kenji Goto adlı yabancıların kameralar karşısındaki ölümünden sorumludur ‘Jihadi John’ adıyla anılan infazcı…

Nerede şimdi ‘Cihadi John’, biliyor muyuz?

Bir gazete “O Abdel-Majed Abdel Bary adlı hip-hop şarkıcısı” haberini yaptı; ardından Abu Hussain Al-Britani ve Abu Abdullah al-Britani isimleri ortaya atıldı; sonunda o kişinin Mohammed Emwazi olduğu açıklandı.

Açıklandıktan kısa süre sonra da Rakka’da kendisini hedef alan bir insansız hava aracı tarafından vurularak öldürüldüğü duyuruldu.

Onun hemen yanı başında ‘Omar’ diye anılan bir Alman ‘mühtedisi’ olduğu biliniyor.

IŞİD’in ‘sözcü’ olarak bu ay başında atadığı kişi de bir ‘mühtedi’; adı John Georgelas.. ya da Yahya el-Bahrumi… veya Ebu Hasan el-Muhacir…

Hangisini beğenirseniz..

Kökleri Girit adasına dayanan Yunan asıllı biri IŞİD’in yeni sözcüsü…

IŞİD sözcüsü: Ebu Hasan el Muhacir.. Esas adı John Georgelas..

Görevi bittiğinde o da kayıplara karışacaktır.

Bütün bu bilgileri neden verdim?

Şundan: Adında ‘İslâm’ sözcüğü bulunan ve her yaptığını din ile irtibatlayan IŞİD, aslına bakılırsa, garip bir bulamaç…

Çıkışı da garipliklerle doluydu ve ilk ‘başarısı’ ile kazandığı şöhreti hak eder bir tarafı yoktu; eline geçirdiği yerlerin (su ve petrol çıkan bölgeler, bankalar) stratejik önemi, örgütün arkasında istihbari bir beyin bulunduğunu düşündürüyordu.

Bugün de düşündürüyor.

IŞİD dünyayı değiştiriyor.. kötü anlamda..

Ancak, işte görüyoruz, dünyamızın pek çok dengesi IŞİD yüzünden değişti; Batı ülkelerinde seçimlerin iktidara taşımaya başladığı siyasiler, meşruiyetlerini IŞİD’e atfedilen kimlikle savaşa adamış görünen tipler…

Donald Trump bile öyle…

Bundan bir adım ötesi, bazı ülkelerin ‘terör ile mücadele’yi ‘İslâm ile mücadele’ olarak algılanmayı getirecek bir anlayışla yürütmesi olacak…

‘IŞİD’ yüzünden…

Raşit bunları bilemeden, öğrenemeden, gencecik yaşında.. ailesi ve ülkesi ondan çok şey beklerken.. hayatını bir hiç uğruna feda etmiş oldu.

Masum insanları suçlu, İslâm’da olmayan vahşi davranışları ‘meşru’ göstermeyi beceren bir ‘şer’ anlayışın kurbanı olarak…

Türkiye’yi de kendilerinin karşı saflarında yer aldığı bir savaşa sürükleyerek…

Ne kadar üzülsek az.