Fehmi Koru*
“Ayağını yorganına göre uzat” benzeri tavsiyelerle büyüdüğüm ve ekmeğini ticaretten kazandığı halde hep öyle davrandığını babamdan da gördüğüm için olacak, hayatım boyunca borç-alacak ilişkisi içerisinde bulunmamaya gayret ettim. Gerektiğini düşünsem, tavsiye ve teşviklerle karşılaşsam bile kredi kullanmaktan uzak durdum.
Kredi kartlarımı da hep her ay borcun tamamını ödeyecek şekilde kullanırım.
O sebeple huzurlu uyuduğumu sanıyorum.
Vaktiyle çalıştığım gazetenin maaşımı yatırdığı için bir dönem hesabım bulunan bir bankadan birkaç gün önce gelen mesaj, bu özelliğime rağmen beni kışkırttı.
Mesaj şu:
“Sayın müşterimiz; adınıza tanımlanmış olan ön onaylı kredinizi 3 ay ertelemeli 0,89 faiz oranı ile hemen kullanabilirsiniz.”
İnanılır gelmediği için, bunun altındaki linke basmamı ve bu yolla dolandırılmamı sağlama amaçlı tehlikeli bir mesaj olduğunu düşünmeden edemedim.
Üç ay ertelemeli, 0.89 faiz oranlı kredi olur mu, buna aklım ermediğinden…
Konuyu danıştığım bilebilecek durumda bir tanıdığım, doğru olabileceğini gösteren bir gazete kupürü yolladı. Geçenlerde bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan konut kampanyası müjdesi iki dilimliymiş. İlk defa ve sıfır konut alacaklara 2 milyona kadar değere sahip birinci el satın almalar için 120 ay vadeye kadar aylık %0.99 faiz söz konusuymuş. Satın alınacak konutun değerinin yarısı kadar döviz tevdiat hesabının bozdurulması veya fiziki altınların Merkez Bankası’na satılarak karşılanması şartı ile kredi faizi %0.89 oluyormuş.
İlan duyulur duyulmaz satışa çıkardığı konutu olanların öngördükleri fiyatı %25 artırmalarına sebep olan ‘müjde’ bu.
Ekonomiden hiç anlamayanlar bile günün şartları içerisinde bu oranlardaki kredilerin kışkırtıcı özelliğe sahip olduğunu görebiliyordur.
Bankalar tasarruf sahibini kur karşısında koruma adına getirilen tedbir gereği mevduata %17’ye kadar faiz uyguluyor. Bu kadarı bile ‘müjdeli kredi’ için ödenecek yıllık faizden daha düşük. Üstelik ‘kur korumalı mevduat’ (KKM) sahiplerine kurda yaşanan artış karşılığı da Hazine tarafından ödeniyor ve o da bayağı bir yekün tutuyor.
Üç ay önce dövizini bozdurup karşılığı kadar TL’yi KKM hesabına yatıranlara vade sonunda Hazine’nin ödeyeceği bedel yüklü. Dolar kuru aynı üç ay içerisinde arttığı ve aradaki 2 TL’lik fark mevduat sahibine Hazine tarafından ödeneceği taahhüdünde bulunulduğu için…
Dövizden bozdurularak KKM haline dönüştürülmüş toplam miktar 60 milyar doları bulmuş görünüyor. Buna göre, son üç ay içerisinde KKM hesabı olanlara Hazine’den ödenecek toplam parayı hesap etmek zor değil. (60×2=120). Bu kadar milyar TL.
Hesabı yaptım ama sonucuna ben de inanamadım.
Böylesine yüklü miktarı milletin ödediği vergilerden oluşan Hazine nasıl ödeyebilecek
Tedbir olarak üretilen KKM baştan yanlış bir iş. Yanlışın sebebi, mevduata bankaların ödemesi gereken artı değerin önemli bölümünü Hazine’nin üstlenmesi.
Kendilerine emanet edilen mevduata yalnızca %17 faiz verme yükü altında bulunan bankalar, uhdelerinde tuttukları TL’leri kendilerinden kredi talep edenlere, kulağı delik olanların aktardıklarına göre, bir misline yakın faiz uygulayarak kullandırıyor.
Ekonomiyi izleme görevini üstlenmiş uzmanların verdikleri bilgilerden, ülkemizin özel bankalarının en kârlı dönemlerini şimdilerde yaşadıkları anlaşılıyor.
Devletin bütçesi bu yüzden sürekli delinirken, bankaların bilançoları sürekli dev kârlar gösteriyor.
“Faiz yüksek” denilmesin diye oluyor bütün bunlar…
Halbuki faiz hem parasını bankada tutan hem de bankadan kredi alan için akıl almaz oranlarda ve bu durum Türkiye’yi başka ülkelerle mukayesede en yüksek faizle iş görülen ülke durumuna getiriyor.
Bu yüzden de enflasyonda artık Venezuela’nın da üzerindeyiz.
Savaş halindeki Rusya ve Ukrayna’nın enflasyonlarından kat kat yüksek Türkiye’nin enflasyonu…
TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon böyle; bağımsız ekonomistlerin enflasyon hesaplarını ise hiç sormayın…
Peki, dövizde tuttuğu parasını bozdurup KKM’ye geçen ve 2 milyonluk bir ev için kredi kullanmak isteyene %0.89 gibi yıllık yüzde 12’yi bile bulmayan faizle krediyi hangi bankalar açacak?
Tabii ki kamu bankaları…
Onlar da bu kredileri %17 faizle topladıkları paralardan kullandıracakları için bilançolarına zarar yazacaklar…
Hazine olağanüstü yük altında, kamu bankaları da öyle…
Bunları yazıyorum, fakat yazarken yazdıklarıma ben de tam inanamıyorum.
İnanılacak gibi değil de ondan…
KKM’den 60 milyar dolar geldi de ekonomimiz düze mi çıktı? Hayır, o rakama ulaşılması için gösterilen çabalara ek olarak, bir de Hazine’ye KKM yüzünden gelecek yük sınırlı kalabilsin diye kur üzerinde baskı uygulama zorunluluğu var ve bu da hayli maliyetli bir iş.
Akıl alır işler değil bu işler.
Konuyu görüştüğüm bir dostum, “Hazine bakanı Nurettin Nebati yakında yeni enstrümanların devreye sokulacağını açıkladı, galiba enflasyona dayalı tahvil çıkarılacakmış” bilgisini verdi.
Geçen ayın enflasyonu, TÜİK’e göre, %69.97 idi. Mayıs ayında açıklanacak yıllık enflasyon bu hızla %80’i ve yıl sonunda da %100’ü geçebilir.
Ne yani, çıkarılacak tahvili alacaklara ödenecek yıllık faiz %100’ü mü bulacak?
“Buna hazine dayanmaz” diyeceğim ama bu kararları alanlar Hazine’ye çok güveniyorlar.
En fazla üzüleceğim şey, Bakan Nebati’nin yolun sonunda ışımasıyla ünlü gözünün ferinin sönmesi ihtimali…
*Bu yazı fehmikru.com adresinden aynen alınmıştır.