Fehmi Koru*
Anayasa mahkemeleri bulundukları her ülkede hukuk sisteminin bağımsızlığının teminatıdır.
Sözünün üzerine söz tanınmayan birer hukuk mabedidirler. Kararları “Emir demiri keser”keskinliğinde olduğu için, üyelerinin, kararlarını, “Başkaları ne der?” diye düşünmeden vermesi beklenir.
Bazıları bir kere üye seçileni ömür boyu bünyesinde taşır; gözleri dışarıya kaymasın diye üyelere maaş yerine açık çek verildiği de olur.
Ve bizde durum
Ne yazık ki, bizde durum, uzun yıllar çok farklıydı; 1961 Anayasası ile varlık kazanmış olan bizim Anayasa Mahkemesi (AYM) hukuk düzeninin değil rejimin teminatı olarak konuşlandırılmıştı. Öyle de davrandı.
Yazarınızın hayatının önemli bir bölümü AYM’nin başörtüsü yasağını perçinleyen veya parti kapatan kararlarına muhalefet yazıları yazmakla geçmiştir.
En son anayasa referandumuyla üye sayısı artırılmış yeni yapısıyla aldığı “Kanun Hükmündeki Kararnameleri yargı denetimi dışında görme ve bu yüzden görüşmeme”kararını beğenmemiştim.
Dün geç saatlerde iki gazetecinin bireysel başvurusunu görüştü AYM ve Şahin Alpay ile Mehmet Altan’ın tutuklu yargılandıkları için, Anayasa’da yer alan ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’ ile ‘ifade ve basın özgürlükleri’nin ihlal edildiğine ve bu sebeple tutukluluk hallerinin sona erdirilmesine karar verdi.
Kararda, temel hak ve özgürlüklerin kullanılması konusunda, OHAL’le ilgili önceki kararına dayanak saydığı Anayasa’nın 15. maddesinin, yine Anayasa’da yer alan ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’na yönelik bir başka maddedeki (19. maddenin 3. fıkrası) güvenceleri ortadan kaldırmadığı ayrıntısı da yer alıyor.
AYM bu kararı almasaydı, aslında yargı süreci bütünüyle tamamlanmadan bireysel başvuruları gündemine almayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kendi kuralını bu defalık rafa kaldırıp konuyu ele alacaktı.
Ön almış oldu AYM…
İki Ağır Ceza Mahkemesi ise, Alpay ile Altan‘ın avukatlarının tahliye başvurusu üzerine, üzerine söz söylenmemesi gereken AYM kararını dinlemeyecekleri ve iki gazetecinin tutuklu yargılanmalarının sürdürüleceği yolunda karar aldı.
AYM kararı henüz Resmi Gazete’de yayınlanmadığı ve gerekçeli karar mahkemelere ulaşmadığı için…
Aslında gerekçe sağlam. Anayasa (m. 153) AYM’nin iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağını belirtiyor.
Fakat yine de garip bir durum bu.
AYM kararlarını gerekçeli kararı yazılmadan açıklıyor; bunu sürekli yapıyor AYM.
*Bu yazı ilk kez fehmikoru.com'da yayımlanmıştır.