Türkiye'de Merkez Bankası yedek akçelerinin bütçeye aktarılmasına yönelik çalışmalar ve ABD'nin İran ve Çin ile yaşadığı gerginlikler, bugün Alman basınında öne çıkan yorum konuları.Frankfurter Allgemeine Zeitung'da yer alan "Nakit enjeksiyonu" başlıklı ekonomi yorumunda, Türkiye'de Merkez Bankası'nın 40 milyar liralık yedek akçesinin bütçeye aktarılmasına yönelik yasal çalışmalara başlanması ve bunun siyasi anlamı mercek altına alınıyor:
"Ankara'daki tedirginlik, sanıldığından daha büyük. Çünkü rüzgar, siyasi ve ekonomik açıdan iktidarın yüzüne vurdukça, hükümet her türlü destek kaynağını seferber ediyor. Ortadaki en yeni fikirlerden biri, Merkez Bankası'nın bütçenin sıkıntılarını gidermesi… 2016'daki darbe girişimini yüksek enflasyon ve liranın çöküşü ile pahalıya mal olan son derece gevşek bir para ve maliye politikası takip etmişti. Faizler o günden bugüne şiddetle arttı ancak AKP vergi konusunda geri adım atmaktan çekiniyor. Çünkü yerel seçimlerde daha da fazla destek kaybetmekten korkuyor."
Süddeutsche Zeitung'da yer alan "Her şey ya da hiçbir şey" başlıklı yorumda,ABD-Çin gerginliğinin yol açabileceği sonuçlara değiniliyor:
"Trump yönetimi, dünya liderliğine ilişkin belirleyici bir savaştan bahsediyor. Bu kısa ve öz bir açıklama ve yakında gerçekten de hakikat haline gelebilir. Rasyonalitenin sona erdiği noktadaysa yalnızca irrasyonellik sözkonusu olabilir: Belli ki Pekin, Trump döneminin sonunu bekliyor. Trump ise Çin modelinin sonunu. Bunun bedeliyse tehlikeli derecede yüksek olabilir."
FAZ'te yer alan bir diğer yorum ise, Avusturya'nın bir eyaletinde göçmenlerin altına imza atması gerekecek "On Emir" listesini eleştirel bir biçimde sütunlarına taşımış:
"Avusturya'ya minnet duyulmalı' emri pek açıklayıcı değil. Nasıl tam olarak? İlelebet mi? Bu ifadenin Avusturya Özgürlükçü Partisi FPÖ'nün kafasının nasıl çalıştığını gösterdiğine şüphe yok. Başarılı entegrasyonun hukuka bağlılıktan daha fazlası olduğu doğru. Ama eğer biri insani bir biçimde ve yasalar çerçevesinde kabul ediliyorsa, o kişi zaten minnettar olacak. İstisnai küçük bir grup ise minnet yükümlülüğünü üstlenmeyecek. Kurallar var olmalı. Ancak sözde dindar bir hor görmecilik kendinden emin bir hukuk devletine yakışmıyor."
Stuttgarter Zeitung'da yer alan yorumdaysa, ABD ile İran arasındaki gerginliğe ışık tutuluyor:
"Sertlik göstermek, İran hükümeti için neredeyse ölüm kalım meselesiydi. Ülkedeki insanların durumu iyi değil. Yaptırımların sona ermesinin ardından refah yönünde aşama kaydedeceklerine dair umutlar gerçekleşmedi. İran'da başından beri nükleer anlaşmaya karşı çıkmış tutucular mevcuttu ancak bu kişiler bugünlerde güç kazanıyor. Buna rağmen İran'ın (ABD'ye verdiği) ültimatomla kendisi için iyi bir şey yapıp yapmadığı tartışmaya açık."
BÜ,GA
© Deutsche Welle Türkçe