T24 - İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, bazı camilerin müezzinlerinin ezanı yüksek sesle okudukları gerekçesiyle Diyanet'e şikâyetlerin geldiğini söyledi. Şikâyet eden vatandaşların haklı olduğu noktaların olduğunu belirten Çağrıcı, Biz 'Yüksek sesle okuyor, rahatsız oluyoruz' diyenlerin şikâyetini dikkate alıyoruz. Telekom yetkilileriyle toplantı yaptık, hız sınırlayan takometreler konusunda yanıt bekliyoruz" dedi.
Mısır'ın başkenti Kahire'de, bazı din adamlarının “Devlet dine mi müdahale ediyor? Müezzinler işsiz mi kalacak?” eleştirileriyle karşılaştığı, Türkiye'de İstanbul hariç tüm il, ilçe ve köylerde 1997'den beri uygulanan 'merkezi ezan' için çalışmalar başlatıldı. 'Tek sesli ezan'ın İstanbul'u yoksullaştıracağı görüşünde olan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, İstanbul'daki 3 bin 45 camiiden sadece müzezzini olmayan ya da “güzel sesli ve doğru makamda ezan okuyacak” müezzini bulunmayan 770 camide ezanı merkezi sisteme bağladıklarını söyledi. Çağrıcı, “Bir yerde müezzinin sesi güzel değilse, orada ezan başka bir yere bağlanabilir. Ancak ezan zenginliğinin yaşanması için her caminin ezanı bağımsız okumalarıdır. Tek ezan uygulaması bizim kültürümüze uymuyor” dedi.
'Cemaat memnun'
Cemaatin genelinin “merkezi ezandan” memnun olduğunu da ifade eden Çağrıcı, “Memnuniyetsizliğin nedeni çirkin sesli müezzinler. Ama onları susturduktan sonra ezanımız güzel okunmuyor diye bir şikâyetle karşılaşmadık” diye konuştu.
"Bize gelen 'Yüksek sesle okuyor, rahatsız oluyoruz' şikâyetlerini dikkate alıyoruz..."
Ezan konusundaki şikâyetlerin çoğunun ezanın yüksek ya da alçak sesle okunduğu yönünde olduğunu ifade eden Çağrıcı, “İstanbul'da camiler genelde yüksek binalarla çevrili olduğu için ses öndeki binalara çok arkadakilere az gidiyor. Biz 'Yüksek sesle okuyor, rahatsız oluyoruz' diyenlerin şikâyetini dikkate alıyoruz. Onların da haklı olduğu noktalar var. İnsanların sevmesi huzurla dinlemesi gereken bir güzelliğimizi rahatsız edici bir şekilde sunamayız. Biz sesi belli bir seviyede tutacak bir aletin arayışı içindeyiz. Müezzin ne kadar bağırırsa bağırsın hız sınırlayan takometreler gibi sesi de belli bir noktada sabitleyen bir aparat bulabilir miyiz diye iki ay önce Telekom yetkilileriyle toplantı yaptık. Yanıt bekliyoruz” dedi.
İlahiyatçılar ne dedi?
Prof. Karaman: Eskiden minare yoktu
İlahiyatçı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, ezanla ilgili İslam geleneğinin esasında, “minareden görünen bir müezzinin çıplak sesle ezan okuması” değil, “sesi güzel ve düzgün okuyabilecek birinin okuması” olduğunu söyledi. Karaman, “Ezan ilk başladığında minare yoktu. Peygamberimiz ezanı okuyan zatı seçerken, ezanla ilgili rüyayı görene değil, sesi güzel olana seçti” dedi.
Prof. Çeker: Eskiden 45 dakika sürüyordu
Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker ise, merkezi sistem uygulamasını başından beri desteklediğini söylerken, “Eskiden her müezzinin ezana başlama zamanı farklı oluyordu. Biri susuyordu öbürü başlıyordu, 45 dakika sürüyordu. Başta merkezi sistemi eleştirenler oluyordu ama halk güzel ses duyunca eleştiriler kesildi. Diyanet nasıl imsakiye yayınlıyor, haccı düzenliyorsa bunu da öyle düzenlemelidir” dedi.
Prof. Bilgin: Merkezden okunacaksa, müezzinler ne yapacak?
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Bilgin de, ezanın temeli olan “usül ve esası” bilmeyen kimselerin camilerde ezan okumasının engellenmesi açısından merkezi sistemin işe yaradığını, ancak asıl aksaklığın esas işi ezan okumak olan müezzinlerin “doğru seçilmemesinden” kaynaklandığını söyledi. Bilgin, “Ezanlar merkezden okunacaksa, camilerin müezzin kadroları ne iş yapacaklar” dedi.