Geçen pazartesi günü Almanya’nın Frankfurt kentinde 14’üncüsü gerçekleştirilen Mali Piyasalar Yuvarlak Masa Toplantısı’na çok sayıda maliye ve ekonomi uzmanı katıldı. Bunlardan biri de organizasyona ev sahipliği yapan DekaBank’ın Baş ekonomisti Ulrich Kater idi. Kater, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, Euro bölgesinin 2008 – 2014 yılları arasında yılda sadece ortalama yüzde 0,1 oranında bir ekonomik büyüme kaydettiğini ve bu bölgede koca bir on yılın heba edildiğini dile getirdi. Kater ayrıca, aşırı borçlanma gibi Euro krizine sebep olan nedenlerin hala çözülemediğine dikkat çekti. Alman Ekonomi Enstitüsü’nden Jürgen Matthes ise, Yunanistan, İrlanda, İspanya ve Portekiz’in uyguladıkları reformlarla yeniden rekabet güçlerini arttırdıklarını fakat bu reformların ancak dışarıdan gelecek kredileri alabilmek için yürürlüğe sokulduğunu vurguladı.
Euro Bölgesi’nde büyük endişeler yaratan ekonomik olumsuzlukların yeni adresleri ise İtalya ve Fransa. İtalya’da çok düşük seviyede de olsa belli bir istikrar sağlanabilmiş görünüyor. Fransa’nın verdiği görüntü ise hiç iç açıcı değil. Avrupa’nın Almanya’dan sonra en büyük ikinci ekonomik gücü olan Fransa’da yaşanan sıkıntılar da örneğin bir Yunanistan’ın yarattığı etkiden çok daha vahim sonuçlar doğurabilir. Alman Ekonomi Enstitüsü Müdürü Michael Hüther, Deutsche Welle’ye verdiği mülakatta Fransa'nın, son 10 – 15 yıllık dönemde herhangi bir şey yapmadığı ve küreselleşmenin verdiği mesajları alamadığı için şu anda Avrupa’nın en dertli çocuğu olduğunu savundu.
'Fransa'da orta sınıf kalmadı'
Hüther’e göre söz dinlemeyen ve zayıf bir Fransa bütün Avrupa’nın sırtına ağır bir yük olur. Peki bir zamanların kudretli ekonomik gücü Fransa neden bu duruma düştü? Şu anda ülkede eksik olan ne? Hüther’e göre Fransa'da bir orta sınıf mevcut değil. Sanayi’nin ekonomiye katkısı sadece yüzde 11 civarında yani Almanya’da olanın yarısı kadar. Ayrıca Fransa’nın kayda değer bir ihracat gücü de bulunmuyor.
Gerek Fransa gerek ise İtalya içinde bulundukları ekonomik darboğazı atlatmak için kendileri çabalamak yerine Avrupa Merkez Bankası’ndan gelecek olası bir desteği bekliyorlar. AMB Başkanı Mario Draghi de onları hayal kırıklığına uğratmayacak gibi görünüyor. Avrupa Merkez Bankası’nın son konsey toplantısında, Fransız ve İtalyan devlet tahvilleri karşılığında bu iki ülkeye destek olunması kararına varıldı. Ancak Michael Hüther’e göre bu da problemli bir durum. Söz konusu tahviller gerçekten değerli ise, bunların serbest piyasada da alıcı bulacağını vurgulayan Hüther, eğer durum böyle değilse ve Avrupa Merkez Bankası değersiz kağıtlar alıyorsa, bu durumun bu bankayı sıkıntıya sokacağını ve böyle bir işlemin Avrupa Merkez Bankası’nın görevi olmadığını ifade ediyor.