Diyanet İşleri'nin eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Bursa’da İslam dünyasının insan hakları, kadın hakları ya da kişisel özgürlükler gibi kavramlarla barışmak ve cinsiyet ayrımcılığını geride bırakmak zorunda olduğunu söyledi.
Bursa Sanayicileri ve İş adamları Derneği'nin (BUSİAD) Mayıs Ayı Çekirge Toplantısı ve Geleneksel İftar Programı'nda konuşan Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, konuşmasının başında sadece Ramazan ayında değil hayatın her safhasında din ile yolların kesiştiğine değinerek, insanın var oluş izahının en temel yolunun din hakkında aydınlanmak olduğuna işaret etti. İnsanlığın din ile bir şekilde buluşmak, barışmak ve onunla uzlaşmak zorunda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bardakoğlu, "Yolumuz din ile her zaman kesişecektir. Bunun yolu da kavga etmek değil, göz ardı etmek değil, üstesinden kendimizin gelmesidir. İç dünyamızda barışı bulmamız gerek. Dinin bilgisi ve geleneği ile barışabilmemiz gerek. Bugünü anlamamız ve yarına hazırlanmamız için bu şart" diye konuştu.
Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, şunları kaydetti:
"İslam dini ahiret dini değil, dünya dinidir. İnsanlara yol göstermesi ve onların barış, huzur ve esenlik içinde yaşaması için gönderildi. Maalesef bugün İslam dünyasına dair gözlemlerimiz iyimser değil. Ancak İslamiyet ve Müslümanlık aynı şeyler değil. Müslümanlık, İslamiyet’in uygulama şeklidir. Müslümanlığa bakarak İslam hakkında değerlendirme yapmak yerine, iyi insan olmaya çalışmalıyız. Bir dinin anlaşılmasında farklılıklar olabilir. Ancak dindarlık kimsenin tekelinde değildir. Tarih boyunca süregelen binlerce farklı Müslümanlık tarzları ile karşı karşıyayız. Herkes kendi din anlayışını ve din yorumunu tek hakikat olarak görüyor ve onu dayatmaya çalışıyor. Oysa başkasını değil, kendimizi eleştirmemiz gerek. Bırakalım herkes kendi hesabını kendisi versin. Kutsal kitapları yargılamak yerine kendimizi yargılamalıyız. Oysa günümüzde dinin fanatikleri, kutsal kitaplarını kendi kavgalarına alet ediyor. Dini kimlik, ötekileştirmek için bir fırsat aracı olmamalı. Din size anahtar teslimi gelişmişlik, mutluluk ya da sağlık vaat etmez. Din bize ışık tutar, bize rehberlik eder. İslam dünyası olarak insan hakları, kadın hakları ya da kişisel özgürlükler gibi kavramlarla barışmak ve cinsiyet ayrımcılığını geride bırakmak zorundayız. Allah’ın verdiği özgür iradeyi insanlar kısıtlayamaz. Allah’ın çekeceği hesabı biz çekemeyiz. Birey özgürlüğünü bir değer olarak kabullenmemiz şart. İslam dünyasında sivil bir dilin oluşması ve insanların Allah adına konuşma cüretinde bulunmaması gerekiyor. Hayatın her alanında değişimler yaşanırken, dinin statik bir mesaj taşıması düşünülemez. Dinin mesajlarının da çağa uygun olması gerek. Dinin hayatımızın içinde olması kaçınılmazdır. Ayrıca din ile aklın ve bilimin buluşması gerek. Dinin bilimle çatışması söz konusu olamaz. Öte yandan din ile ahlakın buluşması da son derece önemli. Din ile ahlak arasında bir ayrışma varsa bu da ciddi bir sorun demektir. Dindar bir kişinin ahlaksız olması mümkün değildir."