DEP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklanmasından 22 yıl sonra HDP milletvekilleri de aynısını yaşadı. 1994’te tutuklanan eski DEP Milletvekili ve Kürt siyasetinin önemli isimlerinden Selim Sadak, "Türkiye, bu sorunu çözmek istiyorsa bir an önce Abdullah Öcalan ile temas kurmalıdır. AKP de eski şiarına dönmelidir. Yoksa İbrahim Tatlıses'in şarkısındaki gibi ‘Allahım neydi günahım, ben nerede yanlış yaptım’ diyerek dizine vuracaktır” diye konuştu.
Dün, bugün, yarın
Çözüm sürecinin sona ermesi, çatışmaların yeniden başlaması Kürt sorunu da siyaseti de çıkmaza soktu. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 8 milletvekili olmak üzere 10 HDP’li 4 Kasım’da tutuklandı. Eski milletvekilleri, DBP Eş Başkanı Sabahat Tuncel, KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak da tutuklanırken, 17 Kasım'da Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Kürt siyasetinin en önemli isimlerinden Ahmet Türk, dün gözaltına alındı. 11 Eylül’den bu yana 106 DBP’li belediyeden 34’üne kayyım atandı. 4 ilçe belediyesinin faaliyetleri ise Kaymakamlıkların iznine bağlandı. 1994’te tutuklanan DEP Milletvekillerinden Selim Sadak Cumhuriyet'ten Mahmut Oral'a değerlendirmelerde bulundu.
"Onların boynunu bükeceğim anlayışı hala iktidarda"
HDP’lilere yönelik operasyonda parti Genel Merkezi’nin basıldığı gece HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken’in, tıpkı 1994’te DEP Milletvekili Orhan Doğan gibi kafasından bastırılarak gözaltına alınmasını değerlendiren Sadak, "'Ben insanım' diyen, 'ben varım' diyen, bir insana onursuz yaşamın dayatılmasını kabul etmeyen herkese, tarih boyunca bu türden davranışlar uygulandı. Bu uygulamaları yapanlar, ben insanların onurunu kıracağım, onların boynunu bükeceğim anlayışında olanlar hala da iktidardadır. Orhan Doğan‘ın şahsında olduğu gibi İdris Baluken’in de boynunu büken anlayış budur. Zaten yakalamışsın, başını zorla eğmek ne demektir? Bu o anlayışın, zorla onursuzluk dayatanların hala iktidarda olduğunun kanıtıdır” diye konuştu.
"Yarın çok geç olabilir"
Ülkenin çok büyük tehlike ve zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyleyen Sadak, yaşananlar nedeniyle sadece Kürtlere değil, tüm Türkiye’ye geçmiş olsun denilmesi gerektiğini belirtti. Sadak, "Barıştan yana olanlar, demokratik bir Cumhuriyet talep edenler, 'biz bir arada yaşamak istiyoruz' diyenlerin, kim olursa olsun, ister köylü, ister bürokrat, ister işçi, ister işveren sessiz kalmaması gerekiyor. Yoksa yarın geç olabilir. Çünkü bugün sahip çıkmak, çocuklarının geleceğine sahip çıkmaktır" dedi.
"Bırakın 90'ları 80'leri bile aşan bir durum var"
Kendilerinin tutuklandığı dönemde olanlarla 22 yıl sonra bugün yaşananların aynı olduğunu vurgulayan Sadak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz cezaevinde olduğumuz sırada da böyle bir duyarsızlık vardı. 10 yıl cezaevinde yattık. Bir tek gün Karadeniz’den ya da ülkenin batısından bir aydın, gelip 'siz neden böyle oldunuz, niye içeridesiniz' diye sormadı. Bu bugün de geçerli. Bu kadar duyarsızlık olmaz, olmamalı. Çünkü şu anda bırakın 1990’lı yılları, 1980’li yılları aşan bir durum var ortada. O dönemlerde de faili meçhuller, yargısız infazlar, köy boşaltmalar ve siyasi saikli tutuklama furyaları yaşanıyordu, bugün de aynı olaylar tekrar ediyor.”
"Artık yeter demenin zamanı"
Tüm yapılanların tek bir amacı olduğunu ifade eden Sadak, “Hükümetin bir sistem değişikliği projesi var. Bu proje gerçekleşene kadar da feryatları, çığlıkları duymak istemiyor.‘ Türkiye elden gidiyor, demokrasi ortadan kaldırılıyor’ sözünü duymak istemiyor. Ülkenin dış ilişkilerinin ne düzeyde olduğunu hep birlikte görüyoruz. Biz içerdeyken bir devlet yetkilisi ‘Yurtdışına çıkamıyoruz, kime gitsek önce Leyla Zana’yı, DEP milletvekillerini soruyorlar’ demişti. Bugün durum o günleri de aşmıştır. Artık süper güçler, AB, uluslararası demokratik koalisyon bunu taşıyacak durumda değildir. Türkiye ile artık yürünemeyeceğini söylüyorlar. Böyle devam ederse artık ekonomisiyle, dış ilişkileriyle iyi bir son beklemiyor bu ülkeyi. O nedenle artık yeter demenin zamanıdır. Bir an önce aydınlar, Türkiye’yi seviyorum diyenler ortaya çıkmalıdır. Duvardan bir tuğla sökülmek üzeredir ve o duvar hepimizin üzerine düşecektir” dedi.
"Dünya neden Kürtleri müttefiki kabul ediyor düşünsünler"
Türkiye, Ortadoğu’da söz sahibi güçlü bir ülke olmak istiyorsa mutlaka Kürtleri dikkate alması gerektiğini anlatan Sadak “Kürtler artık Ortadoğu’nun temel taşıdır. Dünya onları böyle kabul edip, müttefik ilişkisi kurmuştur. Türkiye, ‘neden dünya Kürtleri müttefik olarak kabul ediyor’ diye düşünsün. ‘Ben Kürtleri bıraktım, düşman kıldım ama neden dünya böyle’ diye düşünsün. Aydınlar da bu sorunun yanıtını arasın. Türkiye Beştepe’den, Türkiye bir kişiden, Türkiye Saray’dan büyüktür desinler” diye konuştu.
"Bu hamur daha çok su kaldırır"
Tutuklamaların ardından HDP’nin TBMM çalışmaları askıya almasını değerlendiren Sadak, “Bir huzursuzluk varsa, bir partinin genel başkanları tutuklanıyorsa, onların da sessiz kalmaması lazımdı. Kişiliksiz siyasetten kurtulma girişimidir. Tabanları da bu kararlarını saygıyla karşılayacaktır. Ancak AKP, HDP’liler Meclis’te yoktur diye kendi istedikleri gibi hareket edeceklerini sanmasınlar. Bu hamur daha çok su kaldırır” dedi.
"Ben nerede yanlış yaptım diyecekler"
"Kürtler HDP’den uzaklaştı" söylemine tepki gösteren Sadak, “Televizyonlarda bunları görünce midem bulanıyor. Bunlar kendini kandırmadır. Günlerdir halkla görüşüyorum, esnafları geziyorum. Söyledikleri ‘Bu kadar da olmaz’. Buradan anlıyorum ki, HDP daha büyük bir oy desteğiyle seçimlerden çıkacak. Türkiye, bu sorunu çözmek istiyorsa bir an önce Abdullah Öcalan ile temas kurmalıdır. AKP de eski şiarına dönmelidir. Yoksa İbrahim Tatlıses’in şarkısındaki gibi ‘Allahım neydi günahım, ben nerede yanlış yaptım’ diyerek dizine vuracaktır” diye konuştu.