Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, eski bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın kendisine "Adalet sistemi son derece bozulmuş vaziyette. Bozulan sistemi düzeltmeye kalkışsanız bile 20 yıldan önce düzelmez görüşü hakim. Ne yazık ki içtihatlar, karar yazmaları, adil karar vermeler önemli ölçüde ortadan kalktı" dediğini aktardı.
Saygı Öztürk'ün "Kılıçdaroğlu yürürken çıkarılan yönetmelik" başlığıyla yayımlanan (30 Haziran 2017) yazısı şöyle:
Anayasa değişikliğiyle ilgili halk oylaması öncesi, “hayır” diyenleri terörist ilan eden iktidar, şimdi de “adalet... adalet” diye yürüyenlere de “terörist” damgası vuruyor. Açıkçası AKP yöneticileri gibi düşünmeyen, hükümeti eleştiren herkes terörist, vatan haini gösteriliyor.
Gerçek anlamda bağımsız ve tarafsız yargı olsa, bu durum halkı ve başta yargı mensuplarını memnun eder. Hükümetin yargıyı tam anlamıyla denetimi altına alma planı, aslında en çok yargı mensuplarını rahatsız ediyor. Onlar yargının içine düşürüldüğü durumu daha iyi görüyor, yaşıyor.
Onlar ne diyor?
Yüksek mahkemede daha önce başkanlık görevinde de bulunan saygın bir isimden, yargının içini, onların adalet yürüyüşüne bakışını ve beklentilerini dinledim. İşte anlattıklarından bir bölüm:
“Yapılan adalet yürüyüşü konusunda meslektaşlarımızla sohbet ettiğimizde, yürüyüşün son derece haklı ve gerekli, hatta gecikmiş bir karar olduğunu belirtiyorlar. Çünkü adalet sistemi son derece bozulmuş vaziyette. Bozulan sistemi düzeltmeye kalkışsanız bile 20 yıldan önce düzelmez görüşü hakim. Ne yazık ki içtihatlar, karar yazmaları, adil karar vermeler önemli ölçüde ortadan kalktı. Şimdi bir kısım hakimler ‘aman zarar görmeyeyim, başıma bir şey getirilir' endişesiyle hareket ediyor. Kendilerine sorduğumda ‘Bir takım insanların kayırıldığını biz de biliyoruz. Üstün irade karşısında yapacağımız fazla bir şey yok. Siyasi iktidar yargıyı elinde tutmaktan vazgeçmeli' diyorlar.”
Sorumlularına dokunulmuyor
4 bin 203 hakim FETÖ bağlantısı nedeniyle ihraç edildi, bunların yarısı cezaevinde. Yeni alınan hakimin işleri tam anlamıyla öğrenmesi en az 10 yıl sürüyor. “Hakimliğin en olgun ve zirve yaşı”nın da 60 olduğu söylenir. Genç hakimlere yol gösterecek kıdemli hakim de neredeyse kalmadı. Oysa, FETÖ baskısı sonucu yaş haddini bile doldurmadan ayrılan hakimlerden isteyenleri göreve döndürülebilirdi. Hükümetin yaptığı ise AKP bağlantılı olanları hakim ve savcı olarak atamak oldu.
Yüksek yargıda içtihatlar 90 yılda üretildi. Bir içtihat oluşurken belki o konu zaman içinde belki 100 kez müzakere edilmiştir. Bugün, genç üyeler kendileri içtihatlarını oluşturuyor. Bu da, kararları tartışmalı hale getiriyor. FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle ihraç edilenlerin neredeyse tamamı AKP döneminde göreve başlatılmış, yüksek yargıya seçilmiş ya da etkili konuma getirilmiş. Tamam bunlar ihraç ediliyor da, onları seçen, göreve başlamalarını sağlayanlara niçin bir şey olmuyor? Darbe girişiminde nasıl “siyasi ayak” yoksa, yargıda da “seçiciler”den bir ikisi dışında kimseye dokunulmadı.
Devlet politikası
2011 yılında yargıya yapılan toplu atamalarla kadrolaşma hızlandı. Oysa, zamanında gerekli araştırmalar yapılmadı, seçerken dosyaları bile okunmadı. Eğer okumuş, olsalardı, adayların belirlenmesi bile bir yılı geçerdi. AKP ne yaptı? Toptan atamalarla belli görüşü yüksek yargıya taşıdı. Bu durum yargının ele geçirilmesinin bir “Devlet politikası” olduğu yorumlarına da neden oldu. AKP öncesi siyasi iktidarların “yargıda çoğunluğu sağlayayım” gibi bir görüşü olmadığını, yargıya uzun yıllar emek vermiş olanlardan da dinledim.
Bugün en çok yakınılan tutuklamalar. Sulh Ceza hakimleri tutuklanıp tutuklanmamaya karar veriyor. Tutukluğa itiraza da yan odada bulunan diğer Sulh Ceza hakimi bakıyor. Bu hakimlerin çoğu da gençlerden oluşuyor. Yapılması gerekenin eskiye yani Sulh Ceza hakiminin verdiği tutuklama kararına itiraza, Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi hakiminin bakmasıdır. “Adalet” diyenler bunu da istiyor.
Yargıyı hızlandırma
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Adalet Yürüyüşü'nü” sürdürürken, Adalet Bakanlığı'nın 23 Haziran'da Resmi Gazetede yayımlanan, 1 Eylül'de de uygulamasına geçilecek olan yönetmeliği çıkarıldı. Yeni yönetmeliği Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen'le inceledik. İşte yenilikler:
– Soruşturma/kovuşturma veya yargılamalar belli sürede sonuçlandırılacak, bunun için hedef süreler Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre bulunacak ortalamalar, fiilen görev yapan hakim/ C. savcı sayısı, bakılmakta olan/kalan dosya sayısı gibi unsurlar dikkate alınarak hesaplanacak.
– Hedeflenen sürede sonuçlanmayan her bir dava ve soruşturma dosyasına ilişkin gecikme durumuna göre performans değerlendirme ve geliştirme formu doldurulacak. Bu yargı mensuplarının terfilerinde de etkili olacak.
Yönetmelik, işlemlerin gereksiz yere uzatılması ve keyfiliğin önüne geçecek düzenleme içeriyor. Bakmayın iktidarın bu yürüyüşü etkisiz gösterme gayretlerine. “Adalet Yürüyüşü” uygun adım ilerliyor...