Eski AKP milletvekili ve Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, "Fikrini ifade edenlerin sesi kısılırken, vicdanları yaralayan hukuk cinayetleri işlenirken sadece seyrediyoruz, belki de elimizden başka bir şey gelmiyor" düşüncesini dile getirdi.
Ocaktan, "İnsan olarak en çok değer verdiğimiz şeylerin kıymetini galiba kaybedince anlıyoruz. Bu insan tabiatının bir tezahürü olsa gerek... Bu bağlamda özgürlüğümüzün kıymetini de en zor zamanlarda öğreniyoruz." yorumunu yaptı.
Ocaktan, "Şu anda özellikle özgürlükler bağlamında içinden geçmekte olduğumuz yıkıcı atmosferin adeta bir ders niteliği taşıdığı kanaatindeyim. Herhalde hiçbirimiz 21. Yüzyılda, haklar ve özgürlükler adına konuşmanın, hakkaniyetli bir duruş ortaya koymanın bu kadar zor ve zahmetli olabileceğini hayal etmemişizdir. Ama ne yazık ki tam da böyle bir iklimin içinden geçiyoruz. Fikrini ifade edenlerin sesi kısılırken, vicdanları yaralayan hukuk cinayetleri ilenirken sadece seyrediyoruz, belki de elimizden başka bir şey gelmiyor..." değerlendirmesinde bulundu.
Ocaktan, "Maalesef böyle zamanlar kaçma duygusunun zirve yaptığı, başka limanlara sığınmanın adeta bir şarkıya dönüştüğü en talihsiz zamanlar olsa gerek. İşte ben de kaçıyorum... Ama en hüzünlü şarkılar yine de peşimi bırakmıyor. İnsanlardan uzak dünyanın tenha bir köşesinde sadece ateş böceklerinin ışığında geceye şarkılar söylemenin ne kadar müstesna bir ana tekabül ettiğini tarif etmek için her zaman kelimeler yeterli olmayabilir." görüşünü savundu.
Ocaktan, "Öyle anlar olur ki bir ceviz ağacının dalları arasından seni gözetleyen dolunayın ışığında bazen Miles Davis’in bir anda patlayan trompetinin sesiyle bütün dünyaya meydan okumaya heves edersiniz. Bazen de “hüznün manevi babası” olarak adlandırılan Leonard Cohen’in 'Suzanne' şarkısıyla dereleri tepeleri aşıp denizin aşk limanına sığınırsınız..." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın