26. dönem AKP milletvekili ve 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, İstanbul'da 15 gündür oyların sayılmamasına "Bütün bir Türkiye'nin sandıkları bir günde sayılırken, İstanbul'da bir avuç sandığın 15 günde sayılamaması demokrasimiz adına da Türkiye adına da bir ayıptır" ifadeleriyle tepki gösterdi. Özdağ, "İstanbul’u ne pahasına olursa olsun alalımın maliyeti İstanbul’u kaybetmenin maliyetinden yüksek olabilir. Hukukun işi hukuka bırakılarak gecikmeden Türkiye’nin gerçek gündemine dönülmelidir” diye konuştu.
İstanbul'da 31 Mart yerel seçimine ilişkin olarak tartışma devam ederken bir tepki de eski AKP'li vekilden geldi. Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan Selçuk Özdağ, şunları söyledi:
"Yerel seçimlerin üzerinden iki hafta geçti ama hala İstanbul Belediye başkanı belli olmadı. Bütün bir Türkiye’nin sandıkları bir günde sayılırken, İstanbul’da bir avuç sandığın 15 günde sayılamaması demokrasimiz adına da Türkiye adına da bir ayıptır. Demokrasilerde gelmenin de gitmenin de yolu bellidir. Her parti seçimle gelir, seçimle gider. Hatta gitmeyi bilmek bazen gelmekten çok daha değerlidir. Demokratik olgunluk gelirken değil, giderken belli olur. Şu son on beş günde demokratik bir olgunluğun gösterildiğini söylemek mümkün değil."
Türkiye niye ekonomik krizde?
"Çok zor şartlarda bu ülkede hala demokrasinin var olduğunu gösterdikleri için iktidar her şeye rağmen muhalefete teşekkür etmeli. Seçimden hemen sonra bir Alman gazetesinin ‘Türkiye’de hala demokrasi varmış’ şeklindeki yayını muhalefetin demokrasinin varlığı/yokluğu için ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Türkiye biraz da demokratik görüntüsünü kaybettiği için bu ekonomik krizi yaşıyor. Otoriterleşen bir ülke döviz bulamaz, hukuk güvenliği olmayan bir ülkeye yabancı sermaye gelmez. Ekonominin düzelmesi yapılan hataları vatandaşın sırtına yüklemekle olmaz, önce Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunun gösterilmesi gerekir. Dünyada en yüksek faizle bile döviz bulamayışımızın arkasında son yıllarda yaratılan görüntü vardır. Partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Hepsi de aynı yasalara bağlı olarak kurulmuşlardır. Hepsinin amacı daha yaşanabilir, daha müreffeh bir Türkiye’dir. Partileri dost/ düşman diye sınıflandırmak, mensuplarını suçlamak uzun vadede milli bütünlüğümüzü tahrip etmekten başka işe yaramaz."
"İstanbul'u ne pahasına olursa olsun alalımın maliyeti..."
“Neredeyse artık rutin hale gelen ekonomik paketlerden de anlaşılacağı üzere Türkiye giderek derinleşen bir kriz yaşıyor. Önlenemeyen krizler çoğunlukla siyasi krize dönüşür. Sefaletin ezdiği bir halkın öfkesi karşısında hiç kimse duramaz. Onun için her yükü vatandaşa yüklemek çıkar yol değildir. Bu yükün toplum tarafından çekilebilir olması yönetenlerin de aynı yükü paylaşmalarına bağlıdır. İktidarlar bilerek, isteyerek yanlış yapmazlar. Ancak frenlenemeyen hırslar, ideolojik ayrımcılık, nepotizm, mal mülk sevgisi isteyerek yapılan yanlışlardan daha kötü sonuçlar doğurabilir. Kendisi için siyaset yapanların ülkeye bıraktıkları en kötü hediye budur. Çok geç olmadan Türkiye bu seçim atmosferinden kurtulmalıdır. Mahkeme kadıya mülk değildir. İstanbul’u ne pahasına olursa olsun alalımın maliyeti İstanbul’u kaybetmenin maliyetinden yüksek olabilir. Hukukun işi hukuka bırakılarak gecikmeden Türkiye’nin gerçek gündemine dönülmelidir."