Eşitlik İçin Kadın Platformu, "Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Kadına Karşı Şiddet Önlenemez!" değerlendirmesini yaptı.
Platformdan yapılan yazılı açıklamada, "TBMM gündemine kadına karşı şiddet ve sağlıkta şiddetle mücadele konusunda Türk Ceza Yasası ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda kimi değişiklikler yapılmasını öngören yeni bir teklif getirildi. Meclise getirilmeden önce 8 Mart’ta kamuoyuna kadına karşı şiddetle mücadele “reformu” olarak tanıtılan tasarıda kimi olumlu düzenlemeler olmakla birlikte, şiddetin önlenmesinde etkili çözüm önerileri bulunmamaktadır" denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"EŞİK Platformu feminist hukukçularının tasarıyı tüm yönleri ile inceleyerek hazırladıkları ayrıntılı bilgi notunda da görüleceği üzere kadına karşı şiddetin önlenmesi için atılması gereken tek ve acil adım; Mevcut yasaların ve uluslararası sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanması ve başta yargıda olmak üzere toplumsal hayatın tüm alanlarında eşitlik karşıtı söylem ve uygulamalara son verilmesidir.
Sorun yasalarda değil, yasaların uygulanmamasındadır. Kadınlara karşı şiddetle mücadelede en önemli uluslararası hukuki dayanaklardan biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden tam bir yıl önce hukuka aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanı kararıyla çıkılmışken ve Danıştay’da bu kararların hukuka aykırılığına dair yargılama devam ederken; en üst mahkeme olan Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından, evlenme teklifini reddettiği erkek tarafından 19 santimlik bir bıçakla tasarlayarak 16 yerinden bıçaklanarak öldürülen Hatice Kaçmaz’ın katiline “tasarlama yok” denilerek daha az ceza verilmişken; 8 Mart’ta sokaklar kadınlara yasaklanmış, Cumhurbaşkanı kadın örgütlerine hakaretler etmişken; kadın hakları savunucuları 25 Kasım, 8 Mart ve İstanbul Sözleşmesi eylemleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınırken; kadınların nafaka başta olmak üzere Medeni Yasa’daki hakları tehdit altında iken Meclis’e sunulan yasa teklifinin kadına karşı şiddetin önlenmesine bir etkisi olamayacaktır.
Türkiye’de esas sorun yasalarda değil, yasaların uygulanmamasındadır. Yine Türkiye’de sorun cezaların yetersizliği değil, infaz sistemine ilişkin düzenlemelerin ve ceza hukukunda indirime neden olan diğer düzenlemelerin uygulanması sonrasında cezaların neredeyse infaz edilmez hale gelmesidir. Bu nedenle cezaların caydırıcı etkisi ortadan kalkmakta; bu durum cinsiyetçi yargı pratikleriyle birleşince kadınlara karşı şiddet cezasız kalmaktadır.
Bu yüzden EŞİK Platformu olarak aylardır “Yasalara Dokunma Uygula!” diyoruz.
Tasarıda, ısrarlı takibin açık şekilde suç olarak düzenlenmesi olumlu görülebilecek olsa da bu zaten Ceza Yasası’nın mevcut haliyle de cezalandırılabilecek bir suçtur. Israrlı takip sürekli bir taciz ve kontrol etme, musallat olma hali yani sistematik şiddettir ve işkencedir/eziyettir. Ceza Yasası’nın 96. maddesinde zaten eziyet suçu düzenlenmektedir ve bu madde yıllardır yürürlükte olmasına rağmen yargı tarafından görmezden gelinmekte; uygulanmamaktadır. Israrlı takip için 96. maddedeki 2-5 yıl hapis cezasını uygulamayıp, daha düşük cezalı yeni bir madde yazmakla sorunun çözülmeyeceği ortadadır.
Tasarıda yer alan Tutuklamada katalog suç düzenlemesi, takdiri indirim nedenlerinin sınırlandırılması, Suçun “kadına karşı işlenmesi” ibaresi (Nitelikli Hal Düzenlemeleri), Mağdur ile şikâyetçinin/Katılanın hakları (Şiddet Mağduru Kadınlar İçin Avukat Görevlendirilmesi), Uzlaşma gibi konular hakkında oldukça açıklayıcı bilgilere yer verilen bilgi notunda bir bütün olarak mevcut yasaların uygulanamaması ya da kadınlar aleyhine uygulanmasına ilişkin önemli noktaların altı çizilmiştir.
Sonuç olarak; yasalara uygun davranmayanlar, yasaları uygulamayanlar, uymayacakları ve uygulamayacakları yeni yasalar yapmaktan vazgeçmelidir. İktidar bir şey yapmak istiyorsa, imzanın çekilmesi kararı üzerinden bir yılın geçtiği İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçirerek ilk adımı atabilir. Kadınlara karşı şiddeti ortadan kaldırmak için yeterli personelden özel bütçe düzenlemelerine kadar, bütüncül bir kadın politikasına ihtiyaç vardır. Kadına karşı şiddet konusunda her semtte kadın danışma merkezleri, ilçelerde sığınaklar, cinsel şiddet kriz merkezleri ve etkin çalışan bir alo şiddet hattından oluşan ülke çapında sağlam kurumsal mekanizma oluşturulmasına ihtiyaç var. Göz boyamaya yönelik yasal değişikliklerle yamalı bohça haline getirilen yasaların kadınlara bir faydası yok. İktidar kadınlara karşı şiddeti ortadan kaldırma iddiasındaysa öncelikle eşitlik ilkesini aşındırmaktan acilen vazgeçmeli, kadın erkek eşitliğini sağlayacak adımlar atmalı; bunun aksi yöndeki tüm tutumlarından vazgeçmelidir. Eşitsizlik, cinsiyete ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ortadan kalkmadan kadınlara karşı şiddet ortadan kaldırılamaz. Kazanılmış haklarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz! Yasalara Dokunma Uygula!