Gündem

Ertuğrul Özkök: At Pazarı'nın gençleri, cevabı artık siz verin bu densizliğe!

Diyanet’in okuttuğu Cuma hutbesinde “Aralarında dinen evlenme engeli olmayan bir erkek ve bir kadının baş başa kalması ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunması haramdır… Dostluk ve dertleşme gibi düşüncelerle başlayan kadın erkek arkadaşlıkları kişileri, zina batağına çekmektedir…” deniyor. Böyle bir hutbeyi kaleme alan, yayımlayan, yayımlatan, okutan adamlara ne diyeyim?

02 Mayıs 2025 16:22

Güncelleme: 02 Mayıs 2025 16:51

Biraz önce  bir gazeteci arkadaşım aradı ve direkt söze girdi: “Diyanet İşleri Başkanlığının Cuma hutbesini gördün mü?” Görmemiştim...

Adında ‘Cumhurbaşkanlığı’ olan bir makamın hutbesi... Bana birkaç cümlesini okudu ilk tepkim şu oldu:“Olmaz böyle bir şey, olamaz!”

Biraz sonra haberler gelmeye başladı. Evet, resmen öyleymiş… Ama önce şunun altını özenle çizeyim. Bu hutbeyi yayımlayan yerin adı aynen şöyle: “Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü…” Yani adında ‘Cumhurbaşkanlığı’ var.

Bizim vergilerimizle bizim çocuklarımıza hakaret

Hepimizin vergileriyle orada oturan, vergilerle verdiğimiz paranın yüzde 98’ini “personeline verdiğini” itiraf eden Diyanet İşleri Başkanlığı aynen şu sözleri söylemiş:

(*) "Aralarında dinen evlenme engeli olmayan bir erkek ve bir kadının baş başa kalması ya da ev arkadaşlığı adı altında bir arada bulunması haramdır.”

(*) "Dostluk ve dertleşme gibi düşüncelerle başlayan kadın erkek arkadaşlıkları kişileri, zina batağına çekmektedir…” Meğer flört, arkadaşlık, gönül ilişkisi ‘zinayı meşrulaştırmak’mış!

(*) “Flört, dost hayatı, arkadaşlık, kaçamak, aldatma’ gibi kavramlarla bu büyük günah asla masum gösterilemez. ‘Gönül ilişkisi, yasak aşk, gençlik hevesi, düzeyli birliktelik’ gibi sözlerle zinayı meşrulaştırmak, harama giden yola kapı aralamaktır.”

Vay vay vay… Bizlerin ödediği vergilerle bizim kızlarımıza, kız kardeşlerimize, tanıdığımız veya tanımadığımız kadınlara böyle hayâsızca laflar eden bir Diyanet…

Bu hutbeyi yazan, okutan ve okuyan; hepiniz aynı kafada mısınız? Ne diyeyim böyle bir hutbeyi kaleme alan, yayımlayan, yayımlatan, okutan, okuyan adamlara… Hepiniz bu sözlerle aynı fikirde misiniz? Öyleyse hepiniz bu iftiraların suç ortağısınız diyeceğim. Ama hiçbirini demeyeceğim.

İstanbul Fatih'te bulunan At Pazarı'ndan bir kare

Sizi kendi gözümle gördüm, ‘zina mı yapıyordunuz’ orada? Ben sözü muhafazakâr dünyanın insanlarına, kızlarına, erkeklerine, gençlerine bırakacağım. Hani şu gezerken her kafesinden davet aldığım At Pazarı’nın genç muhafazakâr müdavimlerine... Hukka’da, nargile salonlarında, muhafazakâr mahallelerin muhallebicilerinde, üniversite kantinlerinde, parklarda, sokaklarda birlikte oturan, muhabbet eden, kahve içen, muhallebi yiyen genç kızlara, genç erkeklere, insanlara sesleneceğim. Sizleri gözlerimle gördüm. Gayet arkadaşça oturuyor, sohbet ediyordunuz. ‘Zina mı yapıyordunuz’ orada gözümüzün önünde… At Pazarı’ndaki arkadaşlar, cevabı siz verin bu densizliğe...

Arkadaşlar Diyanet'teki bu densizliğe cevabı siz verin lütfen. Bu lafları edecek, size hakaret edecek, iftira atacak kadar kendinden geçmiş bu adamlara siz diklenin. “Ne diyorsun sen arkadaş” deyin. “Bize, kız arkadaşlarımıza ,erkek arkadaşlarımıza hakaret mi ediyorsun” deyin.

Kim verdi size bu hakaret, iftira yetkisini, cüretini?

Nedir bu patavatsızlık?.. Nereden buluyorsunuz bu ülkenin genç insanlarına, aynı sıralarda oturan, aynı kantinlerde birlikte oturan milyonlarca öğrencisine bunları deme cüretini? Sen, siz kimsiniz yahu!.. Hangi cüret ve yetkiyle bu iftiraları atabiliyorsunuz Türkiye’nin milyonlarca insanına? At Pazarı’nda gördüğüm, yan yana muhabbet eden, beni meyve kokteyli içmeye davet eden o güzel gençlere... Üniversite kantinlerindeki aynı masada oturan o temiz insanlara… Onların annelerine, babalarına, kardeşlerine…

Siz bu adamların bütçesini onaylayan milletvekilleri, sizler de sorumlusunuz

Siz, böyle çocukların annesi ve babası AKP’liler… Siz, Meclis’te Diyanet bütçesini onaylayan milletvekilleri… Siz de sorumlusunuz artık Diyanet'in bu kendini bilmez tavrından.

Siz bu ülkenin gerçek din insanları… “Gençler dinden neden uzaklaşıyor” diye kahrolan mütedeyyin insanlarımız. Siz de sesinizi yükseltin. Bir son verin artık Diyanet’in adını milletin itibar sıralamasında en dibe vurduran adamların bu tür hareketlerine.