22 Şubat 2015 14:33
TBMM'de iç güvenlik paketi görüşmelerinde, tokmakla muhalefet milletvekillerine saldıran ve Ertuğrul Kürkçü'ye yumruk atan AKP İstanbul Milletvekili Oktay Saral, evliliğinin ilk yıllarında eşine de el kaldırdığını söyledi.
Geçtiğimiz yıllarda MHP’li Oktay Vural’ın üstüne yürüyen, CHP’li Bülent Tezcan’a yumruk atan Saral öfke kontrolü problemi nedeniyle psikoloğa gitmeyi düşündüğünü belirtti.
Saral, İç Güvenlik Paketi görüşmeleri sırasında Meclis’te yaşananları şöyle anlattı:
“Sebahat Tuncel ve diğer HDP’liler bütün güçleriyle Mustafa Elitaş’ı etkisiz bırakmaya çalıştı. Hasip Kaplan bağırıp çağırdı. En sonunda kendime yenik düştüm ve gittim... Mustafa Elitaş’ı çekmeye çalıştım, baktım Sebahat Tuncel arkadan itekliyor. Sebahat Hanım’a “Burada ne işin var, lütfen çek git” dedim ve onu itmeye başladım. O sırada Ertuğrul Kürkçü yakamdan tuttu. “Ertuğrul Bey siz kalp hastasısınız, elinizi yakamdan çekin lütfen” dedim. O yine beni silkelemeye çalışıyor. Öyle birkaç adım yürüdük. Bana yumruk atacağını sezinledim. Belki atmayabilirdi de. Anlık bir şeydi. Kendimi kaybettim, ona yumruk sallamaya başladım. Ayağım kaydı, mermere düştüm. Yerde yatarken Musa Çam’ı gördüm. Ayağa kalkınca baktım ki Ayşenur Hanım’ın başkanlık divanındaki iki arkadaşımız oradaki bütün materyalleri almış aşağı doğru atıyor. Oraya doğru koştum. Tokmağı alıp onlara salladım.”
Oktay Saral’ın Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Meclis’teki kavgalarda ön planda hep sizin olduğunuz söyleniyor... Geçen hafta da olanlar oldu...
Kalpten söylüyorum; hayatımda ne kavga etmişimdir, ne kavganın yanında bulunmuşumdur. Belediye başkanlığı dönemimde de hep aileler arasındaki kavgalarda arabuluculuk yaptım. Ama buradaki 4 yıllık görev süresi içinde öyle bir dünyayla karşı karşıya kaldım ki... Meclis’teki ilk bir yılım travma ile geçti. Biz, gün görmüş insanlarız. Edebin, adabın, empati yapmanın ne olduğunu biliriz. İnanın çok merhametli, şefkatli, acıma duygusu olan bir insanım. Yanımda biri oturup ağlasın, dayanamam ben de ağlarım. Çok hassas, çok narinimdir. Ama haksızlığa hiç gelemem. Oğlum da olsa başkalarına haksızlık yaparsa gider ona gerekeni yaparım. Azarlarım, gereken sözü söylerim
“İlk bir yılım travma ile geçti” derken neyi kastediyorsunuz?
AK Parti olarak biz de insanız. Yasa teklifi hazırlarken hatalarımız olabilir. Muhalefet elbette bunlara itiraz edecek, önerge verecek. Ama insanın bir hududu var, ahlaki duruşu var. Meclis’e gelince gördüm ki küfürler, hakaretler... HDP ve CHP işi kavga noktasına götürecek eylemler içindeler. E ben buraya hakaret yemeye gelmedim. Bazı vekil arkadaşlarımız Genel Kurul’un dışında hiçbir şey olmamış gibi sarmaş dolaş oluyorlar. Bunu çok garipsedim. Burası bana çok farklı bir dünya gibi geldi. 12 yıllık belediye başkanlığı dönemimde böyle şeyler hiç yaşamamıştım.
Milletvekili olarak tahammülü yüksek, iradesi güçlü, sakin olmanız gerekmez mi?
İnanın öyleyiz... Allah şahit olsun ki çok sabrediyoruz ama siz bizim orada yaşadıklarımızı yaşamıyorsunuz. Bize bir yıl boyunca “Hırsız” dediler. “Ülkeyi sattınız, PKK’ya teslim ettiniz” dediler. Onurumuzu, haysiyetimizi, şerefimizi ayaklar altına aldılar. Genel Kurul kürsüsünde ağza alınmayacak galiz hakaretler ettiler. İyi de ey muhalefetteki arkadaşlarımız, lütfen ya, bir hudut var ya... Hakaretlere bir yere kadar tahammül edebilirsiniz.
Öfke kontrolü probleminiz olabilir mi Oktay Bey?
Var tabii. Kabul ediyorum ve hatta böyle durumlarda öfkemi yenme adına bir psikoloğa ya da psikiyatra gitmem gerektiğine de yürekten inanıyorum. Yaptığımdan memnun değilim. Üzülüyorum. Benim de çoluk çocuğum var. Diğer vekil arkadaşların da çoluk çocuğu var. Hangi siyasi partiden olursak olalım hepimiz insanız. Kimsenin çocuğunun bunları yaşamasını istemem.
Yanlış yaptığınızı kabul ediyor musunuz yani?
Elbette kabul ediyorum. Ama bunlar bir birikim. Bakın İç Güvenlik Paketi’ni salı günü görüşmeye başladık, hafta sonuna geldik hâlâ bölümleri konuşmaya başlayamadık. Tüm muhalefet koro halinde Meclis’i kilitliyor. “İç tüzükteki haklarımızı kullanıyoruz” diyorlar ama hakaretin bini bir para...
Varsayalım ki hakaret ediyorlar... O yumrukları sallarken diğer vekilleri değil de sizi görüyorsak problem sizde demektir...
Katılmıyorum! (Gülümsüyor) Ben oraya en son gittim. Baktım, Sebahat Tuncel ve diğer HDP’liler Mustafa Elitaş başkanımızı konuşma yapacağı sırada darp etmeye başladılar. Önce kendime “Gitmeyeyim” dedim. Adım çıkmış... Daha evvel Bülent Tezcan olayı oldu. Fevri davrandım. Olmaması gerekirdi, oldu. Fakat burada “Gitmeyip oturayım, arkadaşlar halleder” diye düşündüm. Samimiyetimle söylüyorum, kendimle mücadele veriyordum. Sebahat Tuncel ve diğer HDP’liler bütün güçleriyle Mustafa Elitaş’ı etkisiz bırakmaya çalıştı. Hasip Kaplan bağırıp çağırdı. En sonunda kendime yenik düştüm ve gittim... Mustafa Elitaş’ı çekmeye çalıştım, baktım Sebahat Tuncel arkadan itekliyor. Sebahat Hanım’a “Burada ne işin var, lütfen çek git” dedim ve onu itmeye başladım. O sırada Ertuğrul Kürkçü yakamdan tuttu. “Ertuğrul Bey siz kalp hastasısınız, elinizi yakamdan çekin lütfen” dedim. O yine beni silkelemeye çalışıyor. Öyle birkaç adım yürüdük. Bana yumruk atacağını sezinledim. Belki atmayabilirdi de. Anlık bir şeydi. Kendimi kaybettim, ona yumruk sallamaya başladım. Ayağım kaydı, mermere düştüm. Yerde yatarken Musa Çam’ı gördüm. Ayağa kalkınca baktım ki Ayşenur Hanım’ın başkanlık divanındaki iki arkadaşımız oradaki bütün materyalleri almış aşağı doğru atıyor. Oraya doğru koştum. Tokmağı alıp onlara salladım.
Muharebede gibi hissetmişsiniz!
Ama ne yapayım... Allah göstermesin ben o tokmağı sallamasaydım ellerindeki cam levhayı aşağı arkadaşların üstüne atacaklardı. Tokmağı fırlatınca levhayı bırakıp kaçtılar. “Buyurun atın” diyecek halim yoktu. Anlık bir olaydı...
Oktay Bey bu sizin karıştığınız üçüncü olay... Biraz özeleştiri yapsanız...
Hatalı olduğum taraflarım var ama bizi buna zorlayan muhalefet. Bazı insanlar belki daha sabırlıdır, duymazdan gelir. Biz Karadenizlilerin zembereği biraz kısadır. Anlık kızarız, sonra geçer. Oktay Vural ile de bir durumumuz olmuştu. Ben kürsüde konuşurken bağırdı, hakaret etti. Kürsüden ayrılıp üzerine yürüdüm, bizi ayırdılar. 17-25 Aralık döneminde CHP’liler çok üstümüze geldi. Otururken, “Hırsızlar, alçaklar, şerefsizler” diye sürekli bağırıyorlardı. Hep sineye çektik. Onların bu tavrı yüzünden genelde odamda dururum. Anlık bir şey olur, kendimi tutamam diye... Oylama yapılmadıkça Genel Kurul’a gitmiyorum çünkü kendimi biliyorum. Böyle laflara gelemiyorum. Elimde değil. Sürekli “Hırsızsınız, bakanlarınız da Başbakanınız da hırsız” diyorlar.
Geçen sene de Bülent Tezcan’ın kaşını yarmıştınız...
Bülent Tezcan Genel Kurul’da bana bağırdı. İnsanın kulağını tırmalayan, beni farklı bir noktaya sokan bir ses tonu var. Hakaret etti. Jet hızıyla onların mıntıkasına gittim. O bana yumruk salladı, ben ona salladım. Arbede oldu. Ha memnun mu oldum? Asla... Bakın o gece sabaha kadar uyuyamadım. Bülent Tezcan’ın hanımı ve çocukları aklıma geldi. Evine gitmiştir, çocukları “Babacığım sana ne oldu?” diye sormuştur. Hep bunu düşündüm. Vallahi kendi kendimi yedim. Orada haklı değildim. Bir ayın birikimi... Anlık bir şey oldu. Kendimi biliyorum. Dünyadaki en iyi insanlardan biri olduğuma yürekten inanıyorum. Ama haksızlığa gelemem. Bazı şeylere dayanamıyorum.
‘Ertuğrul Kürkçü'den özür diliyorum’
Ertuğrul Kürkçü ağabeyiniz yaşında, sakin bir adam. Kim bir kadının itildiğini görse, araya girerdi. Ona yaptığınız da ayıp olmadı mı?
Doğru... Ona “Sen benim büyüğümsün” dedim zaten.
Peki, Ertuğrul Kürkçü’den özür dilemeyi düşünür müsünüz?
Tabii niye dilemeyeyim, dilerim. Ama lütfen onlar da kendilerini bir kontrol etsinler.
“Ama” demeden... Ertuğrul Kürkçü’den bu röportaj vesilesiyle özür diliyor musunuz?
Diliyorum tabii...
Ailede nasıl bir adamsınız, sinirli misiniz?
Yok, hayır hiç sinirli değilim. Hanımım sadece akşamları benim çok gazete okumamdan şikâyet eder. O konuda da haklı. “Eve geç geliyorsun, biraz da sohbet edelim” diyor. O noktada kendimde eksik görüyorum. Ama çocuklarıma annelerinden çok annelik yapıyorum. Çocuk delisiyim.
Kaç çocuğunuz var?
1 kızım 2, oğlum var. Kızım üniversitede mimarlık okuyor. Büyük oğlum lisede, küçük oğlum ilkokulda okuyor. Çocukların yataklarını ben hazırlıyorum. Sabah ben kaldırıyorum. Zaman zaman kahvaltı yaptırıyorum. Eşim ev hanımı. Ev hayatımız çok iyidir.
Oktay Bey, dürüst cevap verin... Eşinize hiç el kaldırdınız mı?
Kaldırdım tabii. Evliliğimin ilk yılları biraz problemli geçmişti. Kayınvalidemlerle annemler arasında sorunlar vardı. 1-2 yıl huzursuzduk ama Allah’a hamdolsun ondan sonra hiçbir şey olmadı.
Eşinize şiddet uyguladınız yani...
Yani... Açık yüreklilikle konuşayım... Bir-iki sefer el kaldırdığım oldu. Sonra tabii sarılıp kucaklaştık. Helallik aldım.
Şimdi aranız nasıl?
Çok iyi.
Oktay Bey öfke kontrolü için hakikaten psikoloğa gitmeniz gerekiyor olabilir.
Bu sorunuz için teşekkür ediyorum. Artık gerçekten iyi bir psikoloğa ya da psikiyatra gitmem lazım. Bu bana zarar veriyor. Stresli bir ortamdayız. Ne kadar iyi insan olursanız olun insanda bir şeyler depreşiyor, birden patlıyor. Kendimden memnun değilim. “Ey Oktay, yaptıkların doğru değil” diyorum. Çok ciddiyim, bu konuda bir atılım yapacağım inşallah. Eğer siyasete devam edeceksem yeni bir döneme başlamam lazım. Sadece karşı tarafa değil kendime de zarar veriyorum. Tansiyon, şeker hastası oldum.
HDP’li vekillere saldırmanızda Kürt olmalarının payı olabilir mi?
Hayır, asla... Aslında iyi bir insanım. Hasip Kaplan ve Sırrı Sakık’la aramız çok iyidir. Diyarbakır’a gittim, yüreklerimiz birbirine dokundu. Sarılıp ağladık. Allah beni Kürt bir ailenin çocuğu olarak da dünyaya getirebilirdi. Ne Kürtlere, ne Ermenilere, ne Yahudilere karşı hiçbir önyargım yok.
Söyleşinin tamamı için tıklayınız…
© Tüm hakları saklıdır.