Politika

Ertuğrul Günay: Anadolu'da hangi dil varsa hepsi bizimdir

Bakan Günay, Mem u Zin'in sadece aşkı anlatmadığını, bir sürü evrensel mesaj taşıdığını belirtti

14 Ekim 2012 21:06

Van Devlet Tiyatrosu'nca (VDT) sahnelenen “Mem u Zin” adlı oyunu izleyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, duygulu anlar yaşadı. Anadolu'daki çiçekler, renkler ve su kaynakları gibi tüm dillerin de Türkiye'nin olduğuna işaret eden Günay, bunların hepsinin yaşatılması ve geleceğe taşınması gerektiğini ifade etti.

Çeşitli açılış ve incelemelerde bulunmak üzere Van'a gelen Bakan Günay, Vali Münir Karaloğlu, Ak Parti Van milletvekilleri Gülşen Orhan, Mustafa Bilici, Burhan Kayatürk, Fatih Çiftçi, kurum müdürleri ve çok sayıda tiyatroseverle, VDT oyuncularının Çadır Tiyatro'da sahnelediği Ahmed-i Hani'ye ait “Mem u Zin” adlı oyunu seyretti.

Oyunu izlerken duygulu anlar yaşadığı gözlenen Bakan Günay, oyunun ardından sahneye çıkarak oyuncuları tek tek tebrik etti.

Günay, burada yaptığı konuşmada, oyuncuların başarılı bir performans ortaya koyduğunu belirterek, oyunu ilerleyen dönemlerde başka illerde de sergileyebileceklerini söyledi.

23 Ekim ve 9 Kasım 2011'de büyük acılar yaşayan Van'ın, eski haline, eski sevincine, eski coşkusuna kavuşacağı günü hayal ettiklerini vurgulayan Günay, Van'ı kısa sürede eski coşkusuna, güzelliğine kavuşturanlara teşekkür etti.

Günay, VDT oyuncularının depreme rağmen perdeyi hiç kapatmadığına değinerek, şöyle konuştu:

“Bizim daha önce Van'da başlattığımız çalışmalar vardı. Van'ı bir turizm, kültür ve tarih şehri olarak sadece Doğu Anadolu'da değil, bütün Türkiye'de, bütün dünyada tanıtalım istiyorduk. Karar verdik arkadaşlarımızla ve depreme rağmen çalışmalarımıza hiç ara vermedik. Her fırsatta Van'a gelmeye çalıştım. Bu çadırın ilk halini biliyorum. 'Kışın ne yaparız, nasıl donmadan otururuz' diye düşünüyorduk. Bu çadır şimdi inanılmaz bir güzelliğe kavuştu. Beni en çok sevindiren şeylerden birisi geçen ay geldiğim de bu çadırın kapısında ismimi görmek oldu. Bu bana verilen en büyük armağandı.

Mem u Zin hepimiz için çok özel. Biz birkaç yıl önce Türkiye'de birçok tabuyu yerle bir ederek Mem u Zin'i özgün bir kitaptan yeniden bastırdık. Bir destan, bir aşk destanı Mem u Zin. Batının 'Romeo ve Juliet' diye anlattığını biz, 'Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Mem u Zin' diye anlatmışız. Mem u Zin'i, Hakkarili Ahmed-i Hani yaşanmış olaylardan yola çıkarak destanlaştırmış. Hangi dilde yazılmış olursa olsun, bunun Anadolu'da kaybolmaması lazım.”

 

'Anadolu'da hangi dil varsa bizimdir'

 

Anadolu'daki çiçekler, renkler ve su kaynakları gibi tüm dillerin de Türkiye'nin olduğuna işaret eden Günay, bunların hepsinin yaşatılması ve geleceğe taşınması gerektiğini ifade etti.

Günay, Mem u Zin'in, aşkı anlattığı gibi bir de eleştirel yönü olduğunu bildirerek, şunları kaydetti:
“Hükmedenler adalet için hükmetmeli, hükmedenler çevre kirliğinden kendilerini mutlaka arındırmaya çalışmalı. Yönetenlerin içinde bulunduğu en büyük tehlike, bu çevredeki fitne tuzaklarıdır. Bu evrensel bir mesajdır. 'Adalet ister ise mülkü hüzün abadan, eyle ki padişahlar dağ ile mülkünü abad eyledi' diyor. Aşk nasıl büyük bir duyguysa, adalet de en büyük kuraldır. Mem u Zin sadece aşkı anlatmıyor. Bir dolu evrensel mesaj içeriyor.

Ahmed-i Hani'yi rahmet ve minnetle anıyorum. Oyuncu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Tiyatronun nasıl güzel bir sanat olduğunu, çağların içinden bugüne, bugünden geleceğe nasıl mesajlar taşıdığını ve sadece şu sahneye çıkıp kendisine verilen teksti okumak değil, onu yaşamak olduğunu bana bu akşam bir kez daha hatırlattılar. Bu sahnede o süreyi doldurmaya çalışan arkadaşlarımızın gözyaşlarını bilmeyenler, sanatın nasıl evrensel insanlık çabası, uğraşı olduğunu anlayamazlar.”

Günay, Van'a, Türkiye'nin ve dünyanın hiçbir yerine bir daha kötü günler yaşatılmaması temennisinde bulunarak, “İnşallah geleceğimiz aydınlık olsun. Hepimiz için güzel bir akşam güzel bir anı oldu. Mem u Zin nasıl sahneye konulacak doğrusu ben merak ediyordum. Çok başarılı olmuş. Bu akşamki coşkunun Ankara ve İstanbul'da da yaşanmasını umut ediyorum” dedi.

Bir gazetecinin, “Oyunu izlerken duygulu anlar yaşadığınız gözlendi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?” yönündeki sorusuna Günay, “Bir dolu evrensel mesaj vardı. Yani adalet üzerine, aşk üzerine. Bir de sahnedeki çocukların oyunu içselleştirdiklerini hissetmek insanı çok duygulandırıyor. Yani oyunu oynayanlar oradaki sözleri söylerken ya da çığlıkları atarken rol yapmıyor, yaşıyorlar. O ister istemez size geçiyor” yanıtını verdi.

VDT Müdürü Esat Tanrıverdi, konuşmasının ardından Bakan Günay'a 'Cizre kapı tokmağı' hediye etti.