Gündem

Ertekin'in 'Eşekli Demokrasi' kitabı yargıyı sarsacak

Ertekin, HSYK üyelikleri için adli ve idari yargı hakim ve savcılarının sandığa gittiği seçimlerden önce yaşananları yazdı.

23 Mayıs 2011 03:00

T24- Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı ve Beypazarı Hakimi Orhan Gazi Ertekin, referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği ile yapısı tamamen değişen HSYK üyelikleri için adli ve idari yargı hakim ve savcılarının sandığa gittiği seçimlerden önce yaşananları ortaya koyan yargıyı sarsacak bir kitap yazdı. Ertekin’in “Yargı Meselesi Hallonuldu Yargının ‘Eşekli Demokrasi’ ile İmtihanı” adlı kitabında yer alan tutanaklarda, HSYK seçim sürecinin bakanlık tarafından yürütüldüğünü ve listenin de Bakanlığın listesi olduğu ortaya çıktı. Ertekin, Bakanlığın, kendi listesinden aday olmayanlara yönelik elindeki bilgileri kullanarak “Türbanlı karısının başını açmış”, “İçki içiyormuş” türünde bilgilerle insanların linç edilmek istendiğini öne sürdü.

 



“Yargı Meselesi Hallonuldu Yargının ‘Eşekli Demokrasi’ ile İmtihanı” isimli kitapla, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimleri sırasında yaşanan ve büyük çoğunluğu bilinmeyen skandallar gün yüzüne çıkıyor.

Demokrat Yargı Derneği, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can ve Orhan Gazi Ertekin’in eşbaşkanlığında kuruldu. Dernek önce YARSAV’a alternatif olarak ortaya çıktı. Anayasa değişikliğine ilişkin referandumda “Evet” oyu verilmesi için aktif bir çalışma yürüten dernek, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından yapılan HSYK üyeliği seçimlerinde büyük çalkantı yaşamıştı. Bu süreçte Osman Can ve aralarında Yargıtay üyelerinin de olduğu bakanlık yanlısı bazı üyeler dernekten ayrılmıştı.

Ertekin, HSYK üyeliği seçiminin perde arkasını anlattığı kitabında yargıyı sarsacak perde arkası olayları ile çarpıcı tespitleri okurlarla paylaşıyor.

Kitabın isminin kaynağı

Vatan'ın haberine göre; Ertekin kitabının ismini, Adalet Bakanlığı’nın “Seçimlerde aday çıkarmamaları karşılığında, HSYK seçimlerinde bakanlığın listesinde iki Demokrat Yargı adayına yer verilmesi” teklifi sırasında bir hakimin dile getirdiği “Bakanlık eşeği aday gösterse eşeğe de oy veririm” sözlerinden alıyor.

Ertekin kitabında, Demokrat Yargı’nın HSYK seçiminden önce ilkeleri ortaya koyabilmek için bir platform oluşturulmasını önerdiği, bu öneriye Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in önce sıcak baktığı ancak daha sonra vazgeçerek “bakanlık listesi” ile seçime girmeye karar verildiğini anlatıyor.

HSYK 1. Daire Başkanı olan dönemin Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile görüştüğünü ve niyetini o görüşmede anladığını kaydeden Ertekin, şimdiki Adalet Bakanı dönemin Müsteşarı Ahmet Kahraman ve Okur’un ayrı listeler oluşturduklarını, bunlardan Okur’un listesinin esas alındığını, Kahraman’ın listesindeki isimlerin ise daha sonra Yargıtay üyesi seçildiğini iddia etti.

HSYK seçimini Adalet Bakanlığı listesi kazanmış ancak dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve bakanlığın tüm yetkilileri listenin bakanlığın listesi olduğunu reddetmişlerdi. Ancak Ertekin’in kitabında yer alan tutanaklar, HSYK seçim sürecinin bakanlık tarafından yürütüldüğünü ve listenin de Bakanlığın listesi olduğunu açıkça ortaya koydu.

‘Bakanlık dedikodu üretti’

Ertekin, Bakanlığın, kendi listesinden aday olmayanlara yönelik elindeki bilgileri kullanarak “Türbanlı karısının başını açmış”, “İçki içiyormuş” türünde bilgilerle insanların linç edilmek istendiğini öne sürdü.

Bakanlığın vaatleri

Ertekin kitabında şu ifadelere yer verdi: “Adliyelerde Başsavcılar ve Komisyon Başkanları aracılığıyla toplantılar yapıldı. Yargıtay ve Danıştay’a yeni daireler kurulacağı ve 100 Yargıtay, 50 Danıştay üyesinin yeni HSYK tarafından seçileceği söylentisi yayıldı. Böylece büyük bir kaymak potansiyelinin gözleri kamaştırması bekleniyordu. Unvanlar, terfi beklentileri, tayinler, benzeri ikbal alanları ve Bakanlık bürokratlarının bu ilk girişimleri; yargıya bir ‘devlet tüccarlığı’ zihniyetiyle bakıldığını gösteriyordu.”

Ertekin, bakanlık bürokrasinin Demokrat Yargı’nın çekirdek kadrosuna karşı da soğuk savaş argümanları ile teyakkuza geçerek yalnızlaştırma taktiği uyguladığını belirterek “Bir yönetim kurulu üyemiz, kendisine Bakanlık bürokratlarınca sıkça ‘bunlar komünist’ ve ‘bunlar Kürt’, ‘bunlarla nasıl yan yana geliyorsunuz?’ dendiğini aktarıyordu” diye yazdı.

Tutanakları yayınladı

- Aracı (Osman Can): Bir yüksek yetkili ile görüştüm. Benden bakanlık listesi için 2 isim vermemizi istedi. Gerekirse ‘daha üst yetkili’ ile görüşerek ve biraz daha bastırarak sayının 3 olmasını sağlayabilirim.

- Orhangazi Ertekin: Bakanlık tarafından yürütülen ve bürokratların aday olduğu bir listeye dahil olmamalıyız. Demokratik ve sivil yöntemlerde ısrar etmeliyiz.

- Kıdemli bir hakim: Yüksek yetkili kim bilmiyorum. Ama HSYK seçimini Bakanlık ve müsteşar yürütmektedir. Onlarla oturmadan liste oluşturulamaz. Bu bürokratları da kızdırır. Bu işin tek patronu bürokratlardır. Ben şahsen Adalet Bakanlığı eşeği aday gösterse, eşeğe oy veririm.

Çok kıdemli bir hakim: HSYK ele geçirildiğinde sadece Yargıtay ve Danıştay yeniden yapılanmayacak, hükümetin yürüttüğü siyaseti, özelleştirmeleri engelleyen güçler de devreden çıkacaklar. Ben Yarsav ’ın kazanacağı bir sabaha uyanacağıma şeytanla bile işbirliği yaparım.
Demokratik seçimi ilerde yaparız!

- Çok kıdemli bir başka hakim: Dini bu işlere karıştırmayalım. Bizim için önemli olan kazanmak. Siz ise önemli olan adalettir diyorsunuz. Bu seçim her şeyden önemli. İlerde demokratik bir seçim yapılabilir.

- Kıdemli bir hakim: Bizim derdimiz, toplumun tüm renklerinin yeni HSYK ’ya yansımasıdır. Yani ele geçirmek değil, ele geçirilemez olmasını sağlamaktır.

- Orhangazi Ertekin: Adalet Bakanlığı bu süreci yönetir ve bürokratlar da aday olursa ve bu dernek de listeye eklemlenirse, biz bu dernekten ayrılırız.

‘Osman Can'a sefer görev emri verildi’

Ertekin kitabında Demokrat Yargı Derneği’ni birlikte kurduğu Osman Can’a sert eleştiriler yöneltti:

“Can’ın, yargı tartışmaları ve son HSYK seçiminin bu ilk hazırlık sürecindeki tavır alışlarını, bir “siyasi memuriyet” hali ve bir “eleman” tutarlılığı içinde ele almanın daha doğru ve mantıklı olduğu yönündeki bakışın daha önemli bir teşhise yol açacağı düşünülebilir.”

Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasayı sivil toplumun yapacağını açıklamasından sonra, “kendi anayasanı kendin” yap gibi kampanyalar üzerinden “Anayasa Çalışma Grubu”, “Yeni Anayasa Platformu” gibi sivil toplum örgütleri kurulduğuna dikkati çeken Ertekin, Osman Can’ın da bu çalışmalara katılmak için raportörlüktün ayrıldığını dile getirerek, “Yani anayasa yapılacak toplanın! Anayasa yapıldı dağılın! Doğrusu, Osman Can’a yeni bir “sefer görev emri”nin geldiği anlaşılıyordu: Anayasa yapacak bir halk inşa edin hemen!” dedi.