-ERGÜN: MALİ KURAL TAAHHÜTÜNDEN VAZGEÇİLMEDİ İSTANBUL (A.A) - 11.08.2010 - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Mali Kural konusundaki taahhütten vazgeçilmediğini söyledi. Nihat Ergün, ekonomi gazetecileriyle bir araya geldiği sohbet toplantısında, Türkiye'nin şu anda yazılı olmayan bir Mali Kural uyguladığını, bütçe kanununun da bir yönüyle Mali Kural olduğunu belirtti. Ergün, hükümetin bir kanun çıkarttığını ve ''makro dengelerim budur, bütçe açığım bu kadar olacak, bu kadar borçlanacağım, şu kadar yatırım yapacağım, şu kadar personel giderim olacak, şu kadar vergi geliri bekliyorum'' dediğini dile getirerek, bu konuda kendilerinin mümkün olduğunca bütçe disiplinine uyan bir iktidar olduklarını anlattı. Hatta bu bütçeden pozitif sapmalar olduğunu, sadece ekonomik kriz zamanında bütçe açıkları ve vergi tahsilatı açısından bir negatif sapmadan söz edilebileceğini ifade eden Ergün, genel bütçe performansında 7-8 yıl boyunca pozitif sapmalar olduğunu vurguladı. Bakan Ergün, hükümetin Mali Kural ile makroekonomik dengeleri koruma açısından iradesini gösterdiğini belirterek, şunları kaydetti: ''Mali Kural çift dikiş olacaktı. Bu iradeyi bir kere daha pekiştiren, çift dikiş anlamına gelen bir husus olacaktı ve hükümet gelecek yıllara dair de bir taahhütte bulunacaktı. Bu katı bir taahhüt değil zaten, esnek bir taahhüt. Yani büyüme rakamlarımız yüzde 5'in üzerinde olursa tavrınız farklı oluyor. Yüzde 5'in altında kalırsa tavrınız farklı oluyor. Ona göre harcamalarınızı, açıklarınızı ayarlayabiliyorsunuz. Yani burada Mali Kuralla ilgili belki biraz daha tartışma imkanı olacaktır ya da değişik kesimlere Mali Kuralın nasıl bir rol oynayacağını anlatma imkanı olacaktır. 2011 yılı için Mali Kural söz konusu olamayacak. 2011 yılı bütçesi uygulamaları buna göre oluşamayacak. 2012 yılı için oluşacak. Ama Mali Kural konusundaki taahhütten vazgeçilmiş değil. Mali Kuralla biz Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda (EKK) diğer kesimlerden gelen görüşler çerçevesinde analiz ettik, formüller, değişik simülasyonlar, en kötü ve en iyi senaryolar altında nasıl sonuçlar elde edilebileceği konusunda çalışmalar yaptık. Meslek kuruluşlarından, kredi derecelendirme kuruluşlarından, IMF'den, Dünya Bankası'ndan, Türkiye'deki odalardan borsalardan, derneklerden hepsinden gelmiş olan görüşler istikametinde Türkiye gerçeklerine uygun bir formülün ne olabileceğine dair analizler yapıldı. Bu analizler sonucunda ortaya çıkan formül üzerinde çalışılması Türkiye gerçeklerine uygun bir formül olacağı konuşuldu.'' Mali Kuralın TBMM'ye haziran ayı sonuna kadar gelme konusunun biraz ''aniden ortaya çıkan'' bir konu olduğunu dile getiren Ergün, konu Bakanlar Kurulu'na geldiğinde, ''evet bu önemli bir şey, bir taahhütte bulunuyoruz. Bir kanun çıkartıyoruz. Hükümet kendisini bağlayan bir kanun çıkartıyor. Dolayısıyla bu formülü biraz daha tartışalım ve ondan sonra bu konudaki adımımızı atalım'' görüşünün hakim olduğunu, yoksa hükümetin bundan vazgeçme noktasında olmadığını ifade etti. Türkiye'nin yüzde 5'in üzerinde büyümesi gerektiğini belirten Ergün, Türkiye'nin orta vadede işsizlik sorununu daha makul bir seviyeye çekebilmesi için yüzde 7'nin üzerinde bir büyümeye ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Ergün, Bakanlar Kurulu'nda hiç kimsenin ''Bir Mali Kurala ihtiyaç yoktur, her işimiz düzgündür, bundan sonrasına dair de yeni prensipler icat etmenin lüzumu olmamıştır'' gibi bir fikri savunmadığını kaydetti. -İSO BAŞKANI'NIN BAKAN BABACAN'A MEKTUBU... Bir gazetecinin, ''İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük'ün, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a gönderdiği mektup'' hakkındaki düşüncelerini sorması üzerine Ergün, şunları kaydetti: ''İSO yeni ilk 500 açıklaması yaptı. Nasıldı bu ilk 500'deki açıklama? İlk 500 açıklaması bizi karamsarlığa sevk edecek bir tablo mu koydu önümüze? Sanayici açısından baktığımızda, çalışanlar, işçiler... İşçilerin iş bulamaması, işsiz kalması ayrı bir sorun zaten. O bağlamda ele alınması gerekir mi onun? O başka bir bağlamda ele alınması gereken bir konu. Yani sanayi sektörü açıklanan ilk 500 raporuna göre bu ekonomik kriz sürecini nasıl geçirmiş? Yani batmış bizim sanayimiz, ne üretim var ne ihracat var... Böyle bir tablo yok. Faaliyet dışı kar eskiden elde edilen bir kardı. Bugün faiz geliri olarak ne elde edecek sanayici? Biz de baştan beri diyoruz ki ihtiyatlı bir iyimserlikle konuya yaklaşalım. Ne 'eyvah mahvolduk' diyelim ne de 'arkadaşlar her şey güzel bir problem yok'... Öyle bakmadık. Arkadaşlar, dünyada ekonomik bir kriz var. Biz küresel ekonomi içerisinde önemli bir aktörüz. Dış etkilere açığız. Kendi evimizin içini ne kadar düzgün tutabilirsek, dış etkilerden o kadar az kötü sonuçlar alırız. Kendi evimizin içinde dağınık olursak, dünya zaten dağınık. Dünyanın bu dağınıklığından daha fazla etkileniriz. Bu yaklaşımla hareket ettik ve kendi evimizin içini de düzgün tutmaya çalıştık ve düzgün tuttuk.'' Ergün, onun için Türkiye'nin bu süreçten başka ülkelerden daha az etkilendiğini vurgulayarak, başka ülkelerden daha geç bu süreçten etkilenmeye başlayan Türkiye'nin başka ülkelerden daha erken bu sürecin içinden çıkmaya başladığını anlattı.