Gündem

'Ergenekon neden terör örgütü?'

Ergenekon Davası 2. İddianamesi, varlığı ileri sürülen Ergenekon yapılanmasını 'terör örgütü' olarak tanımlıyor. Peki neden?

25 Mart 2009 02:00

Ergenekon Davası 2. İddianamesi, varlığı ileri sürülen Ergenekon yapılanmasını 'terör örgütü' olarak tanımlıyor. Peki neden? İddianamede şöyle yer veriliyor.


ERGENEKON YAPILANMASI NEDEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜDÜR

Çeşitli kişilerin bir araya getirerek meydana getirdikleri bir örgütlenmenin Türk Ceza Hukuku uygulaması bakımından terör örgütü ve bir kimsenin de terör suçlusu sayılabilmesi için; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda, Türk Ceza Kanununda ve yargısal içtihatlarda gösterilen unsurların bu örgütlenmede ve kişilerde bulunması gerekli ve zorunludur.

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda bunun için aranan ölçüler kanunun 1. maddesinde ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Buna göre;

Örgütlenmenin cebir ve şiddet kullanarak, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini kullanmayı benimsemiş olmalıdır.

Yine örgütlenmenin Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasal, hukuksal, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmeyi, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmeyi, Devlet otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmayı veya ele geçirmeyi, temel hak ve hürriyetleri yok etmeyi, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmayı amaçlamış olmalıdır.
Örgütlenmenin sayılan bu hedeflerin bir ya da bir kaçını da amaçlamış olması mümkündür.
Örgütlenmedeki üye sayısı en az 3 kişi olmalıdır.

Aynı Kanunun 3. ve 4 maddelerinde doğrudan terör suçları ile terör amacıyla işlendiğinde terör suçu sayılan suçlar gösterilmiştir.

Yine uygulamanın son derece haklı olarak “Silahlı Terör Örgütü” diye kabul ettiği “Silahlı Örgüt”ün düzenlendiği 5237 sayılı TCK.nun 314. maddesi ile bu maddenin gönderme yaptığı 5237 sayılı TCK.nun 220. maddesinde oldukça ayrıntılı ölçütler getirilmiş bulunmaktadır.
Bu maddeler ile getirilen silahlı terör örgütüne ilişkin düzenlemelere bakıldığında, bu örgütlenme sadece Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzenine karşı işlenecek suçlar bakımından kurulabilecektir. Bu suçlar 5237 sayılı TCK nun 302 ve 316. Maddeleri arasında düzenlenen suçlardır.

Bu örgütlenme mutlaka silahlı ve en az 3 kişiden oluşmalıdır. Örgütlenmede hiyerarşik bir yapı, süreklilik arz eden bir sistem bulunmalı ve örgütlenme amaçladığı suçu işlemek için araç gereç bakımından elverişli vasıtalara sahip olmalıdır.

Soruşturma kapsamında ele geçirilen temel ve tali örgütsel dokümanlar, tanık beyanları, aramalarda elde edilen ipuçlarından yola çıkılarak ele geçirilen silah, mühimmat, eylem planları, devletin ve uluslararası kuruluşların en iyi korunan mahallerinden çıkarıldığı anlaşılan ve gizli kalması gereken belgeler diğer delillerle birlikte bir bütün olarak incelenip, yukarıda gösterilen ölçüler göz önüne alınarak Ergenekon Terör Örgütünün değerlendirilmesi isabetli olacaktır.

Soruşturma kapsamında ortaya çıkarılabilen şekliyle bir örgütlenmenin mevcut olduğu tartışılamaz açıklıkta bir olgudur. Vahamet arz eden eylemleri bir yana bırakılsa görmezden gelinse bile ele geçirilen temel dokümanlarına göre örgüt, hedeflerine ulaşmak için cebir ve şiddet kullanarak; korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinin sadece birini değil hepsini benimsemektedir.

Anayasamızda belirtilen Cumhuriyetimizin temel niteliklerini yorumlamak, bunların uygulanmasını sağlamak ve takip etmek, Cumhuriyetimizin düzenini korumak gibi işlevler Anayasal bir görev olarak meşru devlet organlarına aittir. Anayasamızın açık ve herkes tarafından anlaşılabilecek düzenlemelerine karşın örgüt bu organları yok saymakta, Cumhuriyetin niteliklerine Anayasal tanım ve anlayış dışında örgütün illegal amaçlarına meşruiyet sağlama yönünde gayrı meşru yaklaşımlar getirmektedir. Oluşturduğu paravan doktrin doğrultusunda, bu yaklaşımların doğurduğu illegal sonuçları korumak için, benimsemiş bulunduğu terör yöntemlerini kullanmaktadır.

Soruşturma kapsamında şüphelilerin ev ve işyerlerindeki aramalarda ele geçirilen devletin arşivlerinde olması ve çok gizli kalması gereken aralarında iç ve dış güvenliğimize ait evrakın da bulunduğu binlerce sayfalık belgeler, kamu görevlilerinden TSK mensuplarına, işadamlarından siyasetçilere hatta Yüksek Yargı mensuplarına kadar toplumdaki her kesimden insanın özel hayatına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri ihtiva eden ve ancak oluşturulacak özel donanımlı ekipler tarafından yapılabilecek istihbari çalışmalar, fişlemeler, en üst düzeyde korunması gereken üst düzey devlet adamlarının koruma planları ve evlerinin krokileri, ele geçirilen kamu düzenini ve toplumsal barışı bozmaya yönelik olarak vatandaşların kalabalık biçimde birlikte bulundukları alışveriş merkezleri ve üst geçitlere ilişkin eylem planları düşünüldüğünde, örgütün Devlet otoritesini zaafa uğratılması veya yıkılması veya ele geçirilmesi, temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesinin amaçlanmasının, iç ve dış güvenliğimiz bakımından ne derece büyük bir tehdit oluşturduğunu apaçık gözler önüne sermektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan örgüt mensuplarının sayısı nedeniyle örgüt, Kanunda gösterilen “en az 3 kişinin mevcudiyeti” koşulunu fazlasıyla taşımaktadır.

Soruşturma kapsamındaki örgüt, Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde gösterilen ve doğrudan terör suçları arasında bulunan 5237 sayılı TCK.nun 311. maddesinde düzenlenen Yasama Organına karşı ve 312. maddesinde gösterilen Yürütme Organına karşı suçu işlemek üzere kurulmuştur. Yine örgüt Terörle Mücadele Kanunu’nun 4. maddesinde gösterilen suçları da örgütün faaliyeti cümlesinden işlemekte, ayrıca gelecekte de işlemeyi amaçlamaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 314. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütü yukarıda gösterildiği gib, maddenin TCK’nda yer aldığı kısmın 4. ve 5. bölümlerinde yazılan suçları işlemek üzere kurulabilir. Örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bahsedilen bu kısmın 5. Bölümünde bulunmaktadır.

Silahlı bir örgüt olduğunda kuşku bulunmayan bu örgüt çok sayıda, vahim nitelikte, illegal yollardan örgüte sağlanmış bulunan ve tabancadan uzun namlulu tüfeğe, el bombasına kadar her türlü silah ve mühimmatı örgütün amaçları doğrultusunda kullanmakta, gelecekte eylemlerinde kullanılmak üzere saklamaktadır. Silahların çeşitliliği, miktarları ve arz ettiği vahamet ile sağlanma şekilleri örgütün Yasama organını ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırarak veya çalışamaz duruma getirerek Terörle Mücadele Kanununun 1. Maddesinde belirtilen “Devlet otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmak veya ele geçirmek” hedefini gerçekleştirmek bakımından ne kadar kararlı ve yeterli olduğunu göstermektedir.
Temel dokümanlarında belirtildiği gibi örgüt, oluşturulan hiyerarşik yapı iş bölümüne ve uzmanlığa dayalı olarak süreklilik gösteren bir sisteme kavuşturulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, bölünmez ülkesi ve yıkılmaz devleti ile, bölücü ve yıkıcı terör diye adlandırılan iki ana terör koluna karşı kararlı ve başarılı bir mücadele vermektedir. Mücadele sürecinde terörün ortaya çıkış şekline göre beliren terör örgütü kalıplarının sınırları belirginleşmiş ve bunlarla mücadelede eşsiz bir uzmanlık sağlanmıştır. Ancak Ergenekon Terör Örgütü hem amaçları doğrultusunda doğrudan ya da paravan ve taşeron yapılarla faaliyetlerine devam etmiş hem de bilinen terör örgütü kalıpları içerisine girmekten kaçınmıştır. Böylece Devletin terörle mücadeledeki sarsılmaz kararlılığını icra eden güvenlik görevlileriyle karşılaşmaktan fevkalade sakınarak, varlığının fark edildiği durumlarda da her türlü dezenformasyon yöntemlerini kullanarak gizlenmesini bilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün anlaşılıp kavranabilmesi için bölücü ve yıkıcı diye adlandırılan terör örgütlerinden farklı olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir. Ergenekon Terör Örgütü bilinen dini motifli veya Marksist Leninist metotları benimsemiş terör örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yapı temelde, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrı meşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalıdır. Örgütün üye profilinin çeşitliliği, ancak örgütün amaçları dikkate alındığında anlaşılabilir. Amaç Yasama ve Yürütme organlarının cebren ortadan kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi olduğunda, itiyadi suçluların, esrar kullanıcılarının, mafya mensuplarının, gazetecilerin, devletin emekli ya da halen görevde olan memurlarının, benzemez, benzetilemez ve normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada tutulmaları zorunlu olmaktadır. Bu bağlamda Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması ya da Danıştaya yapılan menfur saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma kapsamında ortaya çıkan verilerden hareketle; bu eylemlerin yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin bilinen terör örgütlerinin üye profilinden farklı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bir kısım örgüt mensuplarının kılık ve kıyafetlerini değiştirerek İstanbul’daki bazı dini gruplara örgütün amaçları doğrultusunda sızmaları, bir kısım örgüt mensuplarının da Ankara’da Hizb-ut Tahrir örgütüne sızmaları bilinen terör yöntemleriyle açıklanamayacaktır. Bu nedenlerle Ergenekon Terör Örgütünü ülkemizde bu güne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak sığ ve sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir.

Soruşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon Terör Örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde kaleşnikofla kırlardan kentlere yürümek isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek Devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir.

Yukarıda gösterilen ölçüler ve bu ölçüler bakımından yapılan değerlendirmelere göre; Ergenekon Terör Örgütü Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı TCK hükümlerine göre silahlı bir terör örgütüdür. Bunun doğal sonucu olarak ta bu örgütün mensupları hem mensubiyetleri bakımından hem de mensubu bulundukları örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bakımından terör suçlusudurlar.