Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Uludere katliamı hakkında İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, ‘’Ölen 34 kişi sadece figüran, özür dilenecek bir olay değil'' sözlerine değinen gazetecilere, "Bu konuda söyleyeceğimizi söyledik, AKP’nin Genel Başkanı benim, bir daha farklı bir açıklamamız olmayacak" dedi. Erdoğan, olayı sürekli gündemde tutanların terör örgütü uzantılı olduklarını ve kimsenin de kaçakçılığı meşru göstermek gibi bir tavır içerisine girmemesi gerektiğine söyledi.
‘AKP’nin Başkanı benim’
Erdoğan, Uludere olayı sonrası partisinde yaşanan tartışmalarla ilgili bir soruya "Başından beri bir şey söyledim. AK partinin genel başkanı Recpe Tayyip Erdoğan'dır. Yaptığı açıklamayı arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar. Biz açıklamamızı yaptık. Neydi bu açkılama. Burada bir hatanın olmuş olabileceğini daha başta söyledik. Ama bu bölgenin terör bölgesi olduğunu da söyledik.
‘Kimse kaçakçılığı meşru göstermesin’
Kimsede kalkıp sınır boyu kaçakçılığı yapanların yatığı kaçakçılığı meşru gösterme gayreti içine giremez. Bu konularla ilgili olarak bizler yasanın belirlediği tazminatın çok çok ötesinde açılan hesaplara yatırdık. Başbakan yardımcım aileleri ziyaret etti. Eşlerimiz gittiler. Ziyaretleri yaptılar. Eğer insaniyse biz görevimizi yaptık. Biz terör örgütü veya uzantılar daha farklı beyan bekliyorsa kusura bakmasınlar. İdari inceleme yapılıyor. Adli incelemeler devam ediyor. Yapacağımız herhangi bir şey yok. Süreci takip ediyoruz, izliyoruz. Kimsenin dümen suyunda değiliz. Adaletin tecellisini bekilyoruz.
‘Olayı gündemde tutanlar örgüt uzantılıdır’
Yok şöyle özür dilensin böyle dilensin. Atılan adımlarla o özürlerin dilendiği açıktır. Zorla gündemde tutanlar terör örgütü ve uzantılarıdır. Samimi olmadığı ortadadır. İstismara dönüştürmenin gayreti içinde olanlar vardır. Kimsede medya da değil bu konuyu fazla istismar etmesin. Bizim şöyleyeceğimiz budur. Grubumdan da farklı bir açıklama gelmeyecektir" dedi.
İdris Naim Şahin ne demişti:
'Ölen 34 kişi sadece figüran’
Yaşamını yitirenlerin kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıklarının gözden kaçırılmamasını söyleyen Şahin, şöyle konuştu:
"Yanlıştan doğru çıkmaz, yanlıştan doğru sonuca gidilmez. Bu hayatını kaybeden insanlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Tabi hayatın kaybedildiği noktada kaçakçılık gölgede kalıyor. Ama hayatlarını kaybetmemiş olsalar ve onlar sağ ele geçirilmiş olsalardı, kaçakçılık suçundan yargılanıyor olacaklardı. Ama şimdi daha ağır bir sonuçla karşılaşınca o tabii ki yargılanamaz hale gelince onlar hayatlarını kaybettiği için kaçakçılık tarafı gölgede kalıyor. O bölge Kandil'e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Gelir kaynakları var.
Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba, yediği ekmek, giydiği ayakkabı para ile alınıyor. Ayrıca tabii o baronların da bir payları var bu paradan. Şimdi bu para hareketinin kaynaklarından birisi kaçakçılıktır. Orada 34 insanımız ki çoğu yaşı küçük insanlar, gençlerimiz, bunlar, bu olayın sadece figüranlarıdır. Esas filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi var, filmin baş oyuncuları var ve bu filmin başka benzeri versiyonları var. Orada biz figüranlara takılıp kalıyoruz. Olayın geri tarafını, ilerisini sorgulamak için ya zaman bulamıyoruz, ya sinirleniyoruz aklımıza gelmiyor. Büyük film, bölücü terör örgütünün yönettiği kaçakçılık olayıdır. Bu gençler de oraya götürülmüşlerdir, kaçakçılık yaptırılmışlardır. Daha da başka oyunlar olabilir.
İstihbarata yönelik yanıltma oyunu da olabilir, arka tarafında. Yanıltma yönü de olabilir ve daha başka şey de olabilir. Bunlar zamanla belki aydınlanacak. 34 hayatını kaybeden kişinin dışında orada, onlarla birlikte bir yere kadar gelip sağ geri dönen bir takım insanlar da olabilir ve bunlar terör örgütünün doğrudan militanları da olabilir. Yani olay bir bütündür, bütünün parçasına takılıp parçanın üzerinden kavgayı götürüyoruz. Bu çok eksik ve yanlış bir tartışma oluyor.
'Kaçakçılık rantı PKK'ya'
O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. CHP ve BDP bu olayı istismar ediyor. BDP bu olayın bir yerde parçası durumunda. Hele hele cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, esasında oradaki 34 kişinin, hayatını kaybeden insanımızın sorgulanmasının ötesinde, sorgulanacak bir olayın henüz daha açılmamış dosyasının faili... Nedir? O 34 insanın cenazesinin üzerine, tabutunun üzerine örttüğü iğrenç bez parçalarının hesabını vermek durumunda BDP. Bunu anlatmak durumunda. BDP'nin bayrağı mıdır o bayrak? Neyin işaretidir o işaret? Nedir BDP'nin yaptığı veya yapmak zorunda kaldığı? Bunları sorgulamamız lazım."
'Özür dilenecek bir olay değil'
Bakan Şahin, özür talebiyle ilgili olarak ise "Bu, özür dilenecek mahiyete dönüşmüş bir olay değildir henüz. Arka planı vardır. Filmin bütününe bakıldığında özür dilenecek bir yanı yoktur. Çünkü Hantepe olayı vardır. Çünkü başka sınır karakollarına katırlar sırtında getirilen ağır silahlar ve yapılan saldırılar, onlarca askerimizin şehit edilmiş olayları vardır. Dolayısıyla tam da ona benzer bir olayın sonucunun böyle olmasını biz doğrudan suçluluk psikolojisine girilecek bir olay olarak görmüyoruz. Bu gençlerimiz orada olmamalıydı esas itibarıyla. Yani oradan başlamalıyız" dedi.