Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a desteğini açıklayan MHP lideri Devlet Bahçeli ile Erdoğan görüşmesini değerlendirdi. Yetkin, Erdoğan'ın 2019 için planının netleşmeye başladığını söyleyerek, "MHP’den gelen teklifi denemeye karar vermiş görünüyor" ifadesini kullandı.
Yetkin'in "Erdoğan’ın ilk turda MHP desteğiyle seçilme formülü" başlığıyla (10 ocak 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
MHP liderinin haftalardır devam eden AK Parti’yle ittifak çağrıları nihayet karşılık buldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli’ye şimdiye kadar olan desteği için teşekkür etmekle kalmadı, ittifak çağrısını görüşmek üzere davet de etti.
Böylece Erdoğan’ın oyun planı netleşmeye başladı. Erdoğan Kasım 2019’da yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansını ikinci tura bırakmadan ilk turda sonuca ulaşmak istiyor ve bu amaçla MHP’den gelen teklifi denemeye karar vermiş görünüyor.
Ne de olsa Erdoğan, bugün kendisini bu noktaya getiren gelişmelerin Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığı sistemini referanduma götürmek için kendisine Meclis’te verdiği destekle mümkün olduğunun farkında. Ve o sistemde gerekli olan yüzde 50 artı 1 oyun MHP desteği olmadan kolayca sağlanamayacağının. Yine unutmamalı ki, MHP desteği olmasaydı, 16 Nisan 2017 referandumunu yüzde 51 ile kazanmak da mümkün olmayabilirdi.
Peki, Erdoğan’ın işi ikinci tura bırakmama kararında On birinci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son zamanlardaki çıkışları rol oynamış olabilir mi? Erdoğan bu çıkışlardan, Gül’ün ortak muhalefet adayı olarak ikinci turda kendisine rakip çıkabileceği endişesine kapılmış olabilir mi? Bunları kesin olarak söylemek için elimizde yeterli veri yok. Ancak şu var elimizde: bir gün önce, 8 Ocak’ta Bahçeli Gül’e alışılmadık ölçüde yüklendi. Bu yüklenişin AK Parti bünyesinde –ne de olsa başlangıçta üç temel direkten birisi, ilk başbakan ve ilk cumhurbaşkanı olması dolayısıyla- tepkiye yol açabileceği tartışılırken, dün, 9 Ocak’ta Erdoğan, ismini vermese de Gül’ü adeta AK Parti defterinden sildi, yolları ayırdı.
Bu gelişmenin Erdoğan’ın Bahçeli’nin çağrısına olumlu yanıt vererek hedefini ilk turda seçilme olarak belirlediğini göstermiş olmasıyla aynı zamanda yaşanması tesadüfün ötesine geçiyor.
Baksanıza: Beştepe davetinden hemen sonra Bahçeli’nin AK Parti ile işbirliği 2019’un ötesine geçebilir sözleri kulise düştü.
Bu sözler gözleri Beştepe’deki görüşmeye çevirdi. Acaba Erdoğan ve Bahçeli nasıl bir formül bulacaklar? Erdoğan’ı ilk turda yeniden cumhurbaşkanı seçtirecek ve daha sonra AK Parti-MHP ittifakını yaşatacak formül ne olacak?
Bahçeli, Erdoğan’dan ya yüzde 10 barajını düşürecek, ya da seçim ittifaklarına izin verecek yasal düzenleme istiyor. Malum, İYİ Parti’nin çıkışıyla MHP’nin Meclis’e girebilmek için yüzde 10 barajını tutturması epey zorlaştı; zaten AK Parti’ye ısrarlı çağrılarının altındaki en önemli neden bu.
Oysa AK Parti şu sıra pek iştahlı değil barajı düşürmeye; HDP’nin barajın altında kalmasıyla Kürt seçmen oylarının kendisine yaramasını tercih ediyor. O yüzden MHP’lilerin seçime AK Parti listesinde girip, sonra ayrılarak Meclis’teki mevcudiyetlerine (yüzde 10 barajına takılmadan) devam etmesini tercih ediyor. Ama MHP bu durumda ne kadar oy aldığının anlaşılmayacağından endişe ediyor. Çünkü seçime kendi adıyla girip yüzde 7 alamazsa, partiyi çevirmede önem taşıyan Hazine yardımı alamayacak.
Yani formül, hem Erdoğan’ı ilk turda seçilmeye yaklaştıracak, hem MHP’yi yüzde 10’a takılmadan Meclis’e göndererek AK Parti’ye 2019 sonrası yardım vaadini yerine getirmesine imkân verecek, hem de, hem Hazine yardımından yararlandıracak bir formül olmalı.
Erdoğan ve AK Parti şimdiye dek koalisyonları hep geçmiş siyasetten şikâyet unsuru olarak kullandı.
MHP hiçbir seçimde birinci parti seçilemedi ama kurulan pek çok koalisyonda yer alarak hükümetlere ortak oldu, hükümet imkânlarından yararlandı. Bu koalisyonların bazıları Türk halkının zihninde iyi izler bırakmadı. Bunlar arasında 1970’lerin ikinci yarısında, ülkede kutuplaştırmayı artıran ve 1980 darbesine doğru iç savaş ortamına sürüklenmesinde payı olan “Milliyetçi Cephe” koalisyonları var. Ve bir de 1999-2002 arasında, ülkenin gördüğü en ağır mali kriz sırasındaki üçlü koalisyon ki 2002’de AK Parti’nin iktidar olup o üç partinin de (DSP, MHP, ANAP) Meclis dışı kalmasında o krizin büyük payı olmuştu.
Şimdi bulunacak formül ise koalisyonlardan daha da bağlayıcı bir birlikteliğe, iki partiden bir cephe çıkarmaya götürebilir siyasi hayatımızı.
Erdoğan’ın dün 2019 seçimlerinin milli olanlar ve kökü dışarıda olanlar arasında geçeceğini söylemesi böyle bir cepheleşmeye işaret ediyor. İşin içinde CHP’yi de benzeri bir cepheleşmeye mecbur bırakma gibi bir yan ürün beklentisi de olabilir ama CHP’nin bu tuzağa düşeceği yolunda bir işaret yok; o kapıyı daha yeni kapattılar.
Bulunacak formülün Erdoğan’ı ilk turda cumhurbaşkanı seçilme hedefine biraz daha yaklaştırıp, biraz daha rahatlatacağı belli ama Türkiye’ye neler getirip neler götüreceği henüz belli değil.