Gündem

Erdoğan'ın doğum kontrolü yorumuna kadınlar ne diyor?

Türk Kadınlar Birliği Başkanı: Erdoğan'ın açıklaması anayasaya aykırı

31 Mayıs 2016 10:55

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadar doğum kontrolü, çocuk sayısı ve kadınlarla ilgili onlarca tartışmalı açıklama yaptı.

Ancak Erdoğan Pazartesi günü bu açıklamaların en genelleyici olanına imza attı ve Müslüman ailelerin doğum kontrolü yapmayacağını, yapmaması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, "Zürriyetimizi artıracağız. Neslimizi çoğaltacağız nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz" dedi.

Cumhurbaşkanı'nın sözlerine öfkelenen de vardı, sessiz kalan veya onaylayan da.

Sosyal medyada ise şimdilik açıklamayı eleştirenler ağırlıkta. Bunlardan biri şöyle diyor:

"Bence doğum kontrol yöntemi kullanmayalım, direkt kız çocuklarını toprağa gömelim. Çağımıza daha uygun."

Erdoğan daha önce de doğum ve çocuk konusunda açıklamalar yaptı ve bunlarla toplumun bir kısmının desteğini kazandı, diğer kısmının öfkeli tepkileri ile karşılaştı.

Bunlardan biri şüphesiz çocuk sayısı ile ilgili yaptığı açıklamalardı. Örneğin 2013 yılında 400 çiftin nikahını kıydığı Diyarbakır'da önceleri "en az üç çocuk" diye özetlediği formülünde artışa gitmiş ve yeni evlenenlere şöyle tavsiyede bulunmuştu:

"Bir olur garip olur, iki olur rakip olur. Üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim… Demek ki en az 4 çocuk."

Erdoğan'ın toplumda tartışmaya neden olan sözlerinden biri de kürtaj ile ilgili olanlardı. Erdoğan, kürtajı cinayet olarak tanımlıyor ve "Buna kimsenin müsaade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz ha doğduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok" diyor.

 

"Açıklama Anayasa'ya aykırı"

 

Sadece Erdoğan değil dönemin sağlık bakanı ve iktidar milletvekilleri de kürtaja karşı açıklamalar yapmıştı.

Kadın Sığınağı Vakfı Mor Çatı'nın 2015 yılında yaptığı bir araştırma ise Türkiye'de isteğe bağlı kürtajın 10 haftaya kadar yasal olmasına rağmen hastanelerin giderek kürtaj yapmayı reddeder hale geldiğini göstermişti.

Bu araştırmada İstanbul'daki 37 kamu hastanesini arayarak "Kürtaj yapıyor musunuz?" sorusu soran Mor Çatı, İstanbul'da sadece 3 kamu hastanesi isteğe bağlı kürtaj yapıldığını tespit etmişti.

Dolayısıyla devletin ve iktidarın üst kademelerinden dillendirilen ifadeler, pratikte bir şekilde hayat bulmuştu.

Peki ya şimdi? Erdoğan'ın çocuk ve doğum kontrolü etrafındaki çizgisini bir adım ileriye taşıdığı bu açıklamalara kadın örgütleri ne diyor?

Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlarken yapılan açıklamayı "neresinden bakarsanız eğri" diye niteliyor.

Kendirci, Erdoğan'ın açıklamasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söylüyor ve şöyle açıklıyor:

"Anayasa'nın 41. Maddesinde, aile planlamasının öğretimi ve uygulanması bir görev olarak tanımlanıyor."

Anayasa'da ailenin korunması ile ilgili anayasa maddesi şöyle:

"Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar."

Bu açıklamayı yapan Kendirci, devletin tedbirleri almanın yanı sıra bununla ilgili somut düzenlemeyi de yapmayı sorumluluk olarak üstlendiğini vurguluyor.

Erdoğan'ın açıklamalarını eleştirirken aynı zamanda bir de soru yöneltiyor:

"Aileleri, geleceğini sağlayamayacağı kadar çocuk sahibi olma baskısı ile karşı karşıya bırakmaya dünya üzerinde kimin hakkı olabilir?"

Kendirci açıklamadaki din ölçüsüne de itiraz ediyor ve "Müslüman aile ölçüsü, doğru olmayan bir ölçü. Aileler doğum kontrolü yapabilirler, yapmayabilirler. Bunu din temelli konuşulmasını onaylamamızın imkanı yok" diyor.

 

"Erdoğan'ın açıklamaları teşvik için olabilir"

 

Türkiye pek çok Avrupa ülkesine göre genç bir nüfusa sahip. Her ne kadar son 30 yılda doğurma oranları düşmüş olsa da, Türkiye'nin 2015 ortalaması yine de göreceli olarak yüksek kaldı ve kadın başına ortalama çocuk sayısı 2,14 oldu.

Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AK-DER) ise devletlerin nüfus politikalarını düzenleyebileceğini söylüyor.

Çoğunluğu doktorlardan ve sağlıkçılardan oluşan bir kadın örgütü olarak bilinen AK-DER yönetim kurulu BBC Türkçe'nin soruları üzerine, "Cumhurbaşkanımızın konuşması, kendi üslubuyla, yaşlılık nüfusu artan Türkiye'de genç nüfusun artması için bir devlet politikası olarak görülebilir" yanıtı verdi.

Açıklamada ayrıca "Çocuklar negatif veya pozitif mahalle baskısı ile değil; istendikleri, huzurlu bir aile ortamında büyümeliler ve karı-kocaçocuk sayısına, psikososyal ve sağlık bütünlüğü içerisinde ortak karar verebilmeli" ifadeleri yer aldı.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan AK-DER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Fatma Zehra Güneş, Avrupa'nın genç nüfus, Çin'in ise kısıtlı bir nüfus artışı için düzenlemeler yaptığını hatırlatıyor.

Dr. Fatma Zehra Güneş, devletin üst kademelerinden gelen açıklamaların ise toplum nezdinde değerlendirildiği ve kişilerin ancak bundan sonra karar verdiğini söylüyor.

Güneş, bazı söylemlerin ise karşılık bulmayacağını vurguluyor:

"Toplum bazında karşılığı varsa ancak karşılık bulur. Toplumda karşılık bulacak şeyler var, bulamayacak şeyler var. Uygulanabilecek şeyler var uygulanamayacak şeyler var. Örneğin 3 çocuk karşılık buldu. Ama bugünkü bence teşvik anlamında söylenmiş bir sözdür. Bu konuda müdahale olacağını sanmıyorum" diyor.