Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına yönelik kararını “Türkiye’yi bütünlüğünü koruma çabasına yönelik hususlarda hukuk enstrümanı üzerinden mahkûm etme çabası AİHM’yi güvenilmez bir yargı merci durumuna düşürmekten başka bir şeye yaramaz” ifadesiyle değerlendirdi.
Hürriyet’e konuşan Uçum, özetle şunları söyledi:
AİHM’nin tutukluluğun devamında hukuki değil siyasi bir amaç güdüldüğü yönündeki iddiası ise hukuki olmaktan ziyade tamamen siyasi değerlendirmelerdir. Türkiye’nin ayrılıkçı terör ve şiddete karşı ya da ayrılıkçı faaliyetlere yönelik önlem almasını hukuk görüntüsü altında engelleme çabasıdır. Bunun kabul edilmesi asla ve asla mümkün değildir. AİHM aslında hukuki açıdan değerlendirme yaptığında Türkiye’yi yedi konuda haklı görmüşken, siyasi değerlendirme yaptığında üç konuda Türkiye’ye haksızlık yapan tespitlerde bulunmuştur. Hele Türkiye’yi bütünlüğünü koruma çabasına yönelik hususlarda hukuk enstrümanı üzerinden mahkûm etme çabası AİHM’yi güvenilmez bir yargı merci durumuna düşürmekten başka bir şeye yaramaz. İspanya’nın kendi bütünlüğünü koruma kaygısıyla aldığı son derece sert ve yer yer hukuk sınırlarını aşan önlemleri meşru gören AİHM’nin konu Türkiye olunca tam tersi yaklaşım sergilemesi hiçbir surette kabul edilemez.
Karar 7 hâkimli daire tarafından verilmiş olup, henüz kesin değildir. Taraflar üç ay içerisinde (20 Şubat 2019 tarihine kadar), kararın bir de Büyük Daire tarafından incelenmesi amacıyla itiraz edebilirler. Tarafların bu yönde iletilebilecekleri bir talep, Panel tarafından (5 hâkim) incelenecektir. Üç aylık süre içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın Panel tarafından reddedilmesi üzerine AİHM kararı kesinleşmektedir. Bu bakımdan karar, en erken (itiraz olmaması halinde) 20 Şubat 2019 tarihinde kesinleşecektir. Sözleşmenin 46. maddesi gereğince yönlendirici nitelikte olarak AİHM kararı ancak bu şekilde kesinleştikten sonra hüküm ifade edebilecektir. Karar henüz kesin olmadığı için sözleşmenin 46. maddesi anlamında hüküm ve sonuç doğuracak nitelikte bir karar değildir. Karar bu şekilde kesinleşmiş olsa dahi, Türkiye yargı yerlerinin kararlarını yeniden ele alması, değerlendirmesi ve AİHM’nin gerekçelerini de dikkate alarak kararını vermesi ile AİHM kararına uymuş olur.”