Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Washington ziyareti öncesi YPG'ye ağır silah desteği verilmesine olanak sağlayan kararı imzalayan ABD Başkanı Donald Trump'a mesaj gönderdi. Erdoğan "Eğer stratejik müttefiksek ittifak içinde karar almamız lazım. İttifaka gölge düşecekse başımızın çaresine bakmamız lazım... Biz bu ittifakı Türkiye’nin aleyhine olacak yaklaşımlara boğduramayız” dedi.
Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a yapılan hakaretler için de "Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin. Olay yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Zaten önce gözaltı, sonra tutuklama işlemleri oldu. Nereye kadar uzar bunu yargıda göreceğiz" yorumunda bulundu. Yazar Süleyman Yeşilyurt, hükümete yakınlığıyla bilinen TVNet'te yayınlanan "Derin Tarih" isimli programda Atatürk ve manevi kızı Afet İnan için kullandığı "hakaret" içerikli ifadeleri nedeniyle tutuklanmıştı. Afet İnan için "Çankaya'nın nikâhsız first lady'si" diyen Yeşilyurt'un tutuklanma gerekçesi "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" ve "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek."
"Önceleri ABD Türkiye’den DEAŞ’la mücadelede yardım istedi fakat Türkiye önce direndi. Obama yönetimi o sırada PYD’ye yatırım yaptı" şeklideki görüşü eleştiren Erdoğan, "Bu tepeden tırnağa yalandır. Bunu kim söylüyorsa tamamıyla zırvadır, yalandır, uydurmadır, iftiradır. Obama yönetiminin iftirasıdır" dedi. "Suriye ve Irak meselesini ne yazık ki burada Trump’ın kucağına bu şekilde bırakmıştır" yorumunda bulunan Erdoğan, Trump'la görüşmesi hakkında kullandığı "Nokta mesabesinde olacak" sözleriyle ilgili de açıklık getirdi. Erdoğan, "Ona dayanarak söyledim. Bu iş çok uzadı. Artık daha fazla uzatmaya tahammülümüz yok" diye konuştu.
Hürriyet gazetesinin haberine göre, Çin’de gezisini izleyen gazetecilerle sohbet eden Erdoğan’ın sorulara yanıtları özetle şöyle:
"Nihai görüşmeyi yapacağız"
- ABD ile ilişkilerde tarihi bir süreçten geçiyoruz. Sizden önce Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ön temaslar yaptı. Size ne bilgiler verdiler?
Ön bilgilendirme yaptılar. Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’ın ABD Adalet Bakanı ile yaptığı, malum şahsa ait bilgilendirmedir. Diğerleriyle yapılanların hepsi Suriye ağırlıklı görüşmelerdir. PYD/YPG’yle ilgili Amerika’nın duruşuyla bizim duruşumuzu netleştirsin ki işimiz kolay olsun diye adımlardır. Birçok belge sundular. Şimdi de nihai görüşmeyi biz yapacağız. Sonra da nihai kararımızı vereceğiz. Eğer stratejik müttefiksek ittifak içinde karar almamız lazım. İttifaka gölge düşecekse başımızın çaresine bakmamız lazım... Biz bu ittifakı Türkiye’nin aleyhine olacak yaklaşımlara boğduramayız.
"Tepeden tırnağa yalan"
- ABD’nin PYD’ye verdiği destek konusunda, ABD’de özellikle düşünce kuruluşlarında bir tartışma var. Önceleri ABD Türkiye’den DEAŞ’la mücadelede yardım istedi fakat Türkiye önce direndi. ABD de (Obama yönetimi) o sırada PYD’ye yatırım yaptı. Bu fikir olarak oturmuş durumda. Şimdi bunu kullanmak istiyorlar. Türkiye DEAŞ’la mücadelede yavaş mı kaldı?
Bu tepeden tırnağa yalandır. Bunu kim söylüyorsa tamamıyla zırvadır, yalandır, uydurmadır, iftiradır. Bir kere, daha ABD DEAŞ tehlikesini fark etmeden önce Türkiye bunu fark etmiş ve tavrını en sert şekilde ortaya koymuştur. Eğer biz bu tavrı ortaya koymamış olsaydık DEAŞ bu bocalamanın içine girmezdi. Irak’ta biz mi varız, orada kim var? Koalisyon güçlerinin başında kim var? ABD var. DEAŞ Musul’a girdi mi, girdi. Ambar’a girdi mi, ne yaptılar? Hiç. Ama orada üssümüze saldırmaya yeltendiler, biz derslerini verdik. Biz dedik ki kusura bakmayın o üs orada kalacak. O üs peşmergeyi yetiştirdi. Ninova Muhafızları orada yetişti. Kime karşı, DEAŞ’a karşı. Bunu yapan biziz. DEAŞ’a karşı mücadele vermediğimizi söylemek Türkiye’ye ihanettir.
"Trump'ın kucağına bıraktı"
Obama yönetiminin iftirasıdır. Bu dönemde Suriye ve Irak meselesini ne yazık ki burada Trump’ın kucağına bu şekilde bırakmıştır. Aşağıda Obama’nın ekipleri var. Ben de diyorum ki ne burada YPG’ye ne PYD’ye ihtiyaç yok. Bunlar terör örgütüdür. DEAŞ ile mücadele için YPG ile işbirliğini şart telakki etmek, aslında koalisyonun ve ABD’nin itibarını yok etmektir. Bu mücadeleyi bizler, NATO’da birlikte olduğumuz güçlerle, bu bölgedeki diğer ülkelerle Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar, Lübnan, Ürdün pekala yapabiliriz. Bu terör örgütüne ihtiyacımız yok. Biz bunu, Cerablus, Dabık, Rai, El Bab’da ispat ettik... Mümbiç’te ve Rakka’da ispat ederiz. Ama söylediklerimiz ne yazık ki başta Obama olmak üzere ilgi uyandırmadı. Bakın Sayın Trump bir açıklama yaptı ki bu bizim Obama’ya teklifimizdir. Dedik ki, eğit-donat olayını biz yaparız. Uçuşa yasak bölge ilan edelim dedik. Aynı zamanda terörden arındırılmış güvenli bölge olsun dedim, bu benim ilk yaptığım açıklamadır. Trump da benzer açıklamayı yaptı. Bir taraftan da Özgür Suriye Ordusu eğitimini veriyoruz. SDG’ye, SDF’ye ihtiyaç yok. Gerekirse ayrıca destek veririz ve meseleyi hallederiz. Baştan beri bunu söyledik, ne yazık ki buna itibar etmediler. Amerika’da bazı haddini bilmezlerin oyunlarıyla, yazılı görsel medyanın oyunlarıyla “Türkiye DEAŞ’a karşı gerekeni yapmadı” diyerek iftira etmeye kalkışıyorlar. Halbuki bu örgüte karşı en büyük mücadeleyi veren Türkiye olmuştur.
"Nokta"yı açıkladı: Bu iş çok uzadı
- Trump ile görüşme ‘nokta mesabesinde olacak’ dediniz. Şimdiye kadarki görüşme turlarında belirleyici görüşme mi olacak?
İnşallah, ona dayanarak söyledim. Bu iş çok uzadı. Artık daha fazla uzatmaya tahammülümüz yok. Niye yok, bakın 3 milyon insan Türkiye’de. Eğitimden sağlığına her şeyi A’den Z’ye bize ait. Biz ne zamana kadar bunu yapacağız? Aynı şey bir zamanlar Ürdün’de Filistinliler için oldu. Ürdün belli desteği aldı. Lübnan aynı durumda. Bugün belki yarına kadar bunu kaldırıyoruz. 25 milyar doları bulduk. Ama yarın ne olacak. Bazı çareler bulmamız lazım. Nitekim şu anda vatandaşlığa alma konusunu gündeme getiriyoruz. Adam doktor, mimar... Kaçak olarak çalıştıramazsınız. Vatandaşlık verdikten sonra çalışma imkânı verirsiniz. Biz kayıt altına alalım istiyoruz Bu şekilde kamplarda çok insan var. Bir ara Kanada Başbakanı “Vasıflı insanlar varsa ben 25 bin kadar alırım” dedi. Bunun için biz de bu tür insanları Türkiye olarak alırız. Bunun için kalkıp icazet alacak değiliz. Bizim için insani, İslami ve vicdani görevimizdir.. Yunanistan Başbakanı Çipras’la görüştünüz. FETÖ’cüler konusunda net tavır var mı?Net tavır yargı... Yargı bağımsızdır... Verilen cevap bu. Maalesef 15 – 20 gün içinde teslim ederiz dediler ama buna rağmen olmadı.
"DEAŞ'ın hedefinde ben varım"
Başından beri niçin Tayyip Erdoğan Batı basınının olduğu gibi DEAŞ’ın da hedefindedir? DEAŞ’ın hedefinde ben varım. Kendi yayın organlarında benim boy boy resimlerim var. Bu iftirayı atanların bu yayın organlarında resimleri var mı? Yok. Biz inandığımız şeyi inandığımız şekilde yaparız. Bu yola bu şekilde çıktık, bu şekilde yürüyoruz.
- Bu süreçte çok sayıda asker ve sivil şehitlerimiz var
Doğrudur. Bu da bizim mücadele ettiğimizin göstergesidir. DEAŞ’ın İslam’la yakından uzaktan ilgisi olmadığını defaatle söylemişim. Bunlar İslam için bir kara lekedir. Bir gölgedir. Bugün de söylüyorum, yarın da söylerim. İslam’da böyle bir örgütlenme olamaz. İslam’la yakından uzaktan ilgileri yok.
"Son derece çirkin"
- Atatürk, annesi Zübeyde Hanım ve Afet İnan ile ilgili hakaretler
Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin. Olay yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Zaten önce gözaltı, sonra tutuklama işlemleri oldu. Nereye kadar uzar bunu yargıda göreceğiz.