24 Mart 2017 18:03
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gündeme gelen idam tartışmalarıyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da 'Varım' dediğini öne sürerek "Kılıçdaroğlu da 'Varım' diyor, Bahçeli de aynısını söylüyor. 16 Nisan bunun kırılma noktasıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Daily Sabah gazetesinin Avrupa Parlamentosu'na alınmamasını da eleştirerek "Daily Sabah'ın AP'ye girmesini yasakladılar. Hani sizde basın özgürlüğü vardı? Hesabını vereceksiniz. Size rahat olmayacak. Siz Tayyip Erdoğan'a diktatör dediğiniz sürece, Tayyip Erdoğan da sizlere 'Faşist' de diyecek, 'Nazi' de diyecek." şeklinde konuştu.
16 Nisan'daki referandum kapsamında Denizli'de konuşan Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"Düşmanın İzmir'den başlayarak işgaline karşı en büyük tepkiyi yer veren yer neresidir? (Denizli sesleri) "Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, devlete ihanettir" diyen müftünün çağrısıyla Denizli, milli mücadeleye katılmıştır. Denizli, terörle mücadelede de yiğitliğini açıkça ortaya koymuştur.
Denizli'nin son 1.5 yılda sınırlarımızın içinde ve dışında, 15 Temmuz darbe girişiminde toplam 16 şehidi var. Buradan bir kez daha tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler. Ancak siz bilemezsiniz. Kardeşlerim Türkiye, 16 Nisan'da tarihi bir tercihte bulunacak. Yapacağınız iş gayet basit. Ülkenin mevcut sistemle mi devam edeceğinin, yoksa yeni yönetim sistemine mi geçeceğinin tercihini yapacağız. Eski yönetim sisteminde hükümetler Meclis'te kuruluyordu. Bir parti çoğunluğu kurarsa mesele yok. Eğer edememişse, işte o zaman yandık demektir. Çünkü bu durumda çeşitli partilerin bir araya gelip koalisyon kurması gerekiyordu. Nerelerde kuruyorlardı bu koalisyonu? Otellerde. Otellerde milletvekili pazarlarının açıldığı günleri içimizde hatırlayanlar vardır.
Öyle ki 1970'li yıllarda hükümetlerin ortalama ömrü 9 aydı.1990'lı yıllarda neydi? 14 ay. 1950'den bu yana ülkemizde 16 ayda bir hükümet değişmiştir. (Dik dur, eğilme sesleri) Şüphem yok. Şunu bileceksiniz. Biz beşer planında hiçbir gücün önünde eğilmedik. Biz sadece Rabbimizin huzurunda rükuda, secdede eğildik. Kardeşlerim, böyle dokuz ayda, on altı ayda hükümetlerin kurulup indiği ülkede istikrar olur mu? 1960 darbesinin ardından ülkemizde öyle bir sistem kurulmuştur ki, hiçbir sorumluluğu olmayan ama çok geniş yetkilerle donatılmış başbakanlar ile cumhurbaşkanları adeta birbirlerini yemiştir.
Hepsi de çift başlılıktan rahatsızdı. Bakıyorsunuz, gazi Mustafa Kemal, İnönü ile kavgalıydı, istifasını dahi istemiştir. İnönü aynı şekilde kendi başbakanıyla kavgalıydı. Ne zaman ki rahmetli Menderes geldi, Menderes'ten sonra istikrar geldi. Gerçi ana muhalefet gençlerin parlamentoya girmesini istemiyor ama biz istiyoruz. İnşallah genç, dinamik bir parlamentonun nasıl olacağını 16 Nisan'da göstermeye hazır mıyız?
Cumhurbaşkanının bir tarafa çektiği, başbakanın başka tarafa çektiği Türkiye, siyasi ve ekonomik krizlerden başını kaldıramamıştı. "Herkes uzaya giderken Türkiye ne yapıyordu" diye soruyor ana muhalefet partisinin başındaki zat. Türkiye o dönemlerde cumhurbaşkanları ile başbakanların kavgalarıyla uğraşıyordu Ey Kılıçdaroğlu.
Bakın ben başbakan değildim. Sayın Gül başbakandı. Aydın-Denizli arası 170 kilometrelik bir bölünmüş yol meselesi vardı. Dedim "Burayı süratle inşallah yapacağız" Aydın-Denizli arasını bölünmüş yol yaptık mı? "Havaalanı" dedik, yaptık. Herkes uzaya giderken bunların yaptığı şey, Gezi Parkı'nda oynamaktı.
Üniversitelerdeki öğrencilerimizi dilenci durumuna düşürüyorlardı. Onlara ciddi anlamda burslar vermeye başladık. Gençler, bununla kalmadık. 270 bin derslik ilave ettik ilk ve orta öğretimde. Çünkü yetmiyordu. 70 kişilik, 80 kişilik sınıflarda tahsil görüyorduk.
Her şey insan için. Her şey Türkiye için. Diğerleri boş. Kardeşlerim, eğitimde, hatırlayın o günleri kitap bulamazdık kitap. Benim yaşımda olanlar iyi bilirler. Kitap bulamazdık. Ama şimdi biz ne yaptık? Sıraların üzerine kitapları koyuyoruz, yavrularımız kitaplarını sıraların üzerinde buluyor. Biliyorsunuz artık bilgisayar tabletleriyle, akıllı tahtalarla sınıflarımız donatılıyor. Sağlıkta bir adım attık. Şu anda hastanemiz olmayan ilimiz var mı? İlçelerimizde bile hastaneler kurduk. Şimdi de şehir hastaneleri kuruyoruz.
Bak, Mersin'in açılışını sayın Başbakan ile yaptık. Ve bugün, Başbakan Isparta Şehir Hastanesi'nin açılışını yapıyor. Biz sıçramak zorundayız. Muhasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak durumundayız. 16 Nisan, neyi getirecek? İşte üretimi getirecek. 16 Nisan neyi getirecek? Süratle kalkınmayı getirecek.
Şu ana muhalefetin bu ülkede terör estirdiği zamanları biliriz. Bunları Menderes idama götürüldüğü zaman alkışlayanlardandı. İki arkadaşı idama götürüldüğü zaman alkışlayanlardandı. Bunlarda demokrasi yok. Avrupa'nın Almanyası'nda demokrasi mi var? Hollandası'nda demokrasi mi var? Belçikası'nda demokrasi mi var? (Vur vur inlesin, Avrupa dinlesin sesleri) 16 Nisan'dan sonra dinleyecekler, merak etmeyin.
Daily Sabah'ın AP'ye girmesini yasakladılar. Hani sizde basın özgürlüğü vardı? Hesabını vereceksiniz. Size rahat olmayacak. Siz Tayyip Erdoğan'a diktatör dediğiniz sürece, Tayyip Erdoğan da sizlere "Faşist" de diyecek, "Nazi" de diyecek.
Bizim camilerimizin camları indiriliyor mu; bunları niye takip etmiyorsunuz? Birçok vatandaşlarımız Avrupa'da öldürüldü hala neticesi yok. Türkiye sadece 1990'ların başından beri tek parti iktidarıyla yönetilseydi, bugünden 2 kat zengin olacaktı. Kişi başına milli gelir bugün 11 bin dolar, ama 22 bin dolar olacaktı.
Şimdi İstanbul'da İnşallah önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde dünyanın bir numaralı havalimanının açılışını yapacağız. Ve ilk etabında yıllık 90 milyon yolcu kapasitesi olacak. Tamamı bittiğinde, 2023, 150 milyon yolcu kapasitesi olacak. Bunlara sorsan ama "Hayır". Hayır'cı bunlar. Marmaray'ın temelini attığımızda da "Hayır" dediler. İnanmadılar ya, "Denizin altından nasıl böyle bir şey yapacaklar" dediler. Üç yıl oldu. Kaç kişi geçti biliyor musun? 200 milyon.
Biz "Hayır" diyene, "Evet" diyene saygı duyuyoruz. Kimler "Hayır" diyor bu önemli. Kandil'deki PKK terör örgütünün ele başı "Hayır" diyor. İmralı'daki "Hayır" diyor. Pensilvanya'daki FETÖ'cü "Hayır" diyor. Hayır diyenlerin "Ben kimlerle beraberim" diye düşünmesi gerekiyor. Kişi sevdikleriyle anılır. İşte biz dün akşam KanalD-CNN Türk programında bunları açık açık anlattık. İzlediniz mi(Evet sesleri). Niye "Evet" dediğimizi anladınız mı? (Evet sesleri) Bizim içeride ve dışarıda kimseyle aramızı bozmak gibi bir niyetimiz yoktur. Ama bizim milletimize karşı bir sorumluluğumuz var.
80 milyon vatandaşımızla bu milletin, yurt dışındaki soydaşlarımızın hakkını, hukukunu savunmak mecburiyetindeyiz. Şayet ülkemizin bütünlüğüne halel gelirse, milletimizin birliğine, dirliğine zarar gelirse o zaman kıyamet hepimiz için kopmuş demektir.
Nasreddin Hoca fıkrası var bilir misiniz? "Karım öldüğünde küçük kıyamet, ben öldüğümde büyük kıyamet kopacak" demiş. Biz de diyoruz ki; milletimize zarar gelirse hepimiz kıyameti yaşarız. Türkiye'yi Suriye durumuna düşürmek isteyenlere karşı en büyük gücümüz birliğimiz, beraberliğimizdir.
Bakın İstanbul'da 4.5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. 12 yıldır başbakanlığım var. Son 2.5 yılda da cumhurbaşkanlığı yapıyorum. Bugüne kadar herhangi bir şehrimizde herhangi bir vatandaşımızın aleyhine bir tane kötü tasarrufumuz olmamıştır.
Kardeşlerim bizler faniyiz, 16 Nisan'a çıkmaya elimizde senet var mı? Bazıları diyor ki; Tayyip Erdoğan iyi de, Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak. Ya bu Erdoğan için yapılan bir şey değil ki ya. Rejim 1923, orada. Ama biz şimdi yeni yönetim sistemiyle bir adım atıyoruz. Tayyip Erdoğan fani, bugün var yarın yok. Öyle bir sistem kuralım ki, kim gelirse gelsin bu sistemle ülkemizi ileriye taşıyacak bir sistemi elinde bulundursun. Tek amacım ülkemizi, gelecekteki hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak, birliğimizi, beraberliğimi güçlendirmeyi sağlayacak bir sisteme kavuşmak.
Partim ileride beni aday yaparsa, milletim beni seçerse beraber yürürüz. Başka birini seçerlerse o zaman yönetime o geçer. Bizim en büyük güvencemiz sizsiniz. Bu milletin yarısından fazlasının teveccühünü kazanmak öyle kolay değil. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkanların itirazı sistem değil. Yeni sistemde milletin kendilerine teveccüh etmeyeceğini biliyorlar.
Terörü Allah'ın izniyle bitireceğiz. Denizli'den yükselen bu 'evet'ler, 16 Nisan'ın da ötesinde istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir milletin arşa yükselen sadasıdır. (İdam isteriz sesleri) Öyleyse işte 16 Nisan, 16 Nisan bunun kırılma noktasıdır. Kılıçdaroğlu varım diyor, Bahçeli de aynısını söylüyor. Yıldırım'ı da biliyoruz. Parlamentodan geçip bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Avrupa Birliği ne der beni enterese etmez.
Şu Batılılar var ya, üç gün geçmeden bize baş sağlığı dileğinde bulunan olmadı. Çünkü onlar, o FETÖ'yü falan bunlar destekliyordu. İşte Almanya'nın istihbarat başkanı çıkıyor, açıklama yapıyor. Yapamaz. "Biz bu olayların arkasında bir terör örgütü olarak Gülen'i göremiyoruz" diyor. Ya sen ne anlarsın FETÖ'den, FETÖ'nün terör örgütü olup olmadığından. Sen kimsin ya, haddini bil ya. Ha, Almanya'nın en üst düzeyinde olanlar diyor ki "Ben söyleyemiyorum, sen söyle
Demokraside, ekonomide, yatırımlarda daha iddialı bir Türkiye için yönetim sistemimizi yeniliyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi büyük bir değişimdir ama faydalı bir değişimdir. 1963-2017; 54 sene AB Türkiye'yi kapısında bekletiyor. Neden? Sevgili kardeşlerim, işte bakın AB'nin içinde bir tane Müslüman ülke var mı?
Türkiye'yi hazmedemiyorlar. Bize gerekçe gösteriyorlar; sizin nüfusunuz çok kalabalık. E başka kalabalık olanlar da var? Almanya'nın nüfusu da bizimki kadar. Biz ilk müracaat edenlerdeniz ya, bize niye numara yapıyorsunuz? Biz ne yapıyoruz ya? Biz sadece anti demokratik uygulaması nedeniyle Avrupa'da çıkacak sorunlara karşı uyarmaktan ibaret. Bizim meşrebimizde yüze gülüp arkadan kuyu kazmak, arkadan hançerlemek yoktur. Türk arkadan hançerlemez. Arkadan kuyu kaymaz. Avrupalılar merak etmesinler, biz ne düşünüyorsak açıkça söyleriz. Ne yapıyorsak açıkça yaparız.
Biz ülkemize hizmetin bedelini cezaevindeki demir parmaklıkların arkasından dünyayı seyrederek ödedik. Biz diyoruz ki; Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle daha iyi yönetilecek. Hayır diyenler, Türkiye'nin mevcut sistemle daha iyi yönetildiğini savunuyorsa darbelerin, muhtıraların, ekonomik krizlerin arkasında demektir."
© Tüm hakları saklıdır.