09 Haziran 2011 03:00
T24 - Başbakan Erdoğan, Kral FM'in canlı yanında soruları yanıtladı. Erdoğan Suriye'deki olaylar, meydanlardaki polemikler, muhalefete yönelik ittifak iddialarına dair görüşlerini canlı yayında anlattı... Başbakan'ın en çarpıcı açıklaması Öcalan'ın cezasıyla ilgili oldu. Erdoğan, partisinin 57. Hükümet koalisyonunda görev alsaydı Öcalan'ın idamı yönünde tercih kullanacağını vurguladı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, canlı yayında Kral TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akbay'ın sorularını yanıtlıyor. Akbay'ın Erdoğan'a ilk sorusu Suriye'de yaşanan olaylar oldu. Erdoğan ise gelen bilgilerin çelişkili olmasından duyduğu endişeyi dile getirdi:
"Suriye bizim için kaygı verici. Dün itirabiyle 1200 kadar Suriyeli vatandaş ülkemize sığınmış durumda. Suriye'den ülkemize sığınan tüm kardeşlerimize kapımızı açık tutacağız. Bu şekilde ölümün yoğunlaştığı ve oradaki kardeşlerimizin böyle bir sığınma imkanı aradığı dönemde kapıları kapamamız mümkün değil. Suriye'yle olan ilişkiler diğer ülkelerle olan ilişkilere benzemez. Gerek Hatay, gerek Gaziaantep, Mardin tarafında. Sığınma noktasındaki durumun Halep'e sıçraması olabilir. Bu konuda tedbirleri aldık. Tek hamdettiğim nokta yaz mevsimindeyiz. Anında çadırkentler kurarak misafir ediyoruz. Kızılay süratle devreye girdi, gerekli gıda, ilaç, su desteğini veriyor. Temenni ederim ki, bu endişe verici süreci süratle atlatırız. Üç gün önce Esad'la görüştüm. Kendileri bana çok daha farklı şeyler anlattı. Polislerin öldürülmesi konusunda farklı istihbari bilgiler geliyor. Endişeyle takip ediyoruz."
MHP kaset skandalı
İkinci soru ise MHP'yi sarsan kaset skandalıyla ilgili oldu. Başbakan Erdoğan ise konunun ayrıntılarını bilmediğini belirterek şöyle konuştu:
"Böyle bir şeyden haberim yok. Bu yayından sonra gerçeği nedir onu öğrenirim. Gerçek yönünü bilemediğim için yorum yapmayayım. TİB'i devreye koyduk, süreç yargıyla ilgili. Yargı takibini sürdürüyor. Bu tür olaylara şahit olmamayı temenni ederiz. Hangi siyasi parti olursa olsun. Bu tür pislik nerede varsa bunun ihbarından da kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyaseti bunlardan arındırmamız lazım."
'Türkiye'ye Fransız'
Türkiye genelinde 160 yerel radyonun canlı yayında verdiği söyleşiye bu radyolardan gelen sorulara da yanıt veren Erdoğan, Avrupa Parlamentosu'nda yaşanan "Bu arkadaş Türkiye'ye de Fransız galiba" sözlerine açıklık getirdi:
"Gerek Davos, gerek AKPM'deki çıkışımız oradaki gelişmelerin neticesinde olan hakkın ifade edilmesi gerektiği konulardır. Karşımızdakiler doğruyu değil de, doğru olmayanı doğru gibi takdim ederlerse biz onların yanında yer alamayız. Onların karşısında bizim duruşumuz çok önemli. Davos'ta o ana kadar Peres'le ilişkilerim çok iyiydi. Fakat o günkü tavır, yılların İsrail'de Filistin'in genelinde onbinlerce Filistinlinin öldürülmesine yönelik beklenen çıkışı Türkiye yapamadı. Bizim orada o çıkışı yapmamız gerekiyordu. Ondan kısa süre önce yavrunun babasına sığınarak öldürülmesi benim gözlerimin önünden kaçmıyordu. O anı ailece evimizde izlediğmizde o anda pozisyonum çok farklıydı. Tüm vicdanımın sesini dinlemek suretiyle, mensubu olduğum değerlerin bana yüklediği yükün değerlerini yerine getirdim.
AKPM'de soruyu sorarken işin gerçeğini bilmiyor. Fransa'da belli grubun Ermeni diasporasıyla yaptığı ortak çalışma var. Fransa'da Ermeniler kadar Türk var. Ermenilerin oradaki örgütlü çalışmalarıyla oradaki siyasi irade sürekli onları savunur hale geliyor. Bizden önce siparişe göre yazı yazanlar manşet atanlar vardı. Şu dönemde bu var mı? Herkes rahatlıkla yazısını yazıyor, manşetini atıyor. Özgürlükler noktasında Türkiye çok değişti. Ülkenize Fransız kaldınız derken, Türkiye'deki bu gelişmeleri takip etmeyen bir batı var. Geçenlerde The Economist gibi, New York Times gibi kendi içlerinde çelişki yaşıyorlar. AK Parti'yi övseydi de aynı şekilde karşı çıkardım. Türkiye'deki ulusal gazeteler böyle yayın yapmıyor. Çok nadirdir bu, marjinaldir. Satır aralarında mesajı verir ayrı ama bu kadar açık söylenmez.
Tepki sorusu
Yine bir radyodan gelen seçim meydanlarında tepkinin fazla olduğu eleştirisine ve bunu hastalığına bağlanmasına Başbakan şöyle yanıt verdi:
"Tepkimi şeker hastalğına bağlamak edepsizliğin ta kendisi. Hakaret var mı, buna bakın. Bana hakaret edildi susacak mıyım? Ben dilsiz şeytan olmayacağım. Hak neyse cevabını vereceğim."
'BDP Kürtlerin temsilcisi değil'
Öcalan'ın AKP'ye yönelik açıklamalarını ise şöyle değerlendirdi:
"PKK benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi değil. Kürtlere savaş açmak ifadesi çok adi, alçak bir ifadedir. Kürtler benim kardeşimdir. BDP Kürtlerin temsilcisi değildir. Kimin temsilcisi belli değil. BDP oradan nemalanmak istiyorlar. BDP sadece istismar siyaseti yapıyor. Bir defa şu ana kadar Kürt kardeşlerimle ilgili cumhuriyet tarihinde verilmeyen hizmetleri biz verdik. Kürtleri diline alamayan siyasetçiler vardı. Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de diyemiyordu. Bunu biz dillendirdik. Partiyi kurduk, programın içine koyduk. Kurduğumuz andan itibaren. Güneydoğu'da belli bir güce böyle ulaştık. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Türk'ü ne kadar seviyorsam, Kürt'ü de o kadar seviyorum. Bizde bir ayrım yok. Asla kalkıp da Tuğluk şöyle demiş bunların hiçbirisi bizi bağlamaz. Bağımsız olarak parlamentoya gelip grup oluşturanlar Kürt kardeşlerimin hangi sorununu çözdüler. Gidin sadece rezalet görürsünüz, belediyecilik göremezsiniz. Hiçbiri merkezi yönelim paramızı göndermedi diyemez. Belediye başkanlığı yaptım. Borç içinde devraldığım bir belediyeydi. Paramızın tamamına yakınını keserlerdi, cüzi bir para gelirdi. Aynı şeyi Güneydoğu'daki belediyeler niye yapamiyor? Diyarbakır'ın hali ortada. Hakkari'ye gidin halini görün, rezillik. Kanalizasyonlar ortada akıyor. En ufak bir bakım yok. Kürt kardeşime niye hizmet vermiyorsun? İşleri güçleri gençlerin eline molotof vermek, kepenk kapattırmak. Sadece bunu yapıyorlar.
Kimsenin AK Parti'ye oy verme mecburiyeti yok. Bu anlattıklarım farklı bir şeydir. Kürtlere savaş ilanı ifadesi çok çirkin bir yaklaşımdır. Kürtler onlardan çok benim kardeşimdir."
PKK'ya taviz iddiaları
Başbakan Erdoğan, MHP-BDP ittifakı ve hükümetin PKK'ya taviz verdiği iddialarını da yanıtladı:
"MHP'ye gönül verenlere şunu söylerim, biz hukuk devletinde yaşıyoruz. Yürütme olarak çerçeve neyse ona göre hareket etmeye mecburuz. Kendileri bu ülkede 3.5 sene iktidarda bulundular. Bizim burada atılacak adımlarda gerilim politikasıyla değil... Olayı çözerken gerilim yaratmadan çözmek de, gerilim yaratarak da mümkün. Güvenlik teşkilatları birlik beraberlik içinde. Bir anda hemen olağanüstü olarak açılan pankartı görmeyebilirsin. Görüldüğü anda müdahale edilmesi gerekir. Bunu bazı istisnalar dışında yapmışlardır. Ayrıca yargının üzerine düşen görevler vardır. PKK'ya müsade olarak dillendirilmesi yanlıştır. MHP bize bir öneri getirmemiştir.
Bizzat eşbaşkan hanımla Elazığ il başkanı arasında geçen ses kayıtları tespit edildi. Bu tespitte CHP'nin kazanma şansı varsa onları, MHP'nin varsa MHP'yi destekleyelim diyorlar. Şu andaki tespitlerde görülüyor ki müşterek çalışmanın içine girmiş durumdalar. Açık açık 5-0 olmasın diyorlar."
Koalisyon senaryoları
Mehmet Akbay'ın "Yeterli oyu alamadınız. Türkiye'yi nasıl koalisyon bekliyor" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Milletimin teveccühünü kamuoyu araştırmalarında isabetli olacağını, çok iyi olacğını görüyorum. Tek partiyle koalisyon hükümetleri arasında ciddi manada başarı farkı var. DSP-MHP-ANAP döneminde milli geliri 230 milyar dolarla teslim ettiler, 740 milyar dolara çıktık. Bu çok açık ortada. Neyin peşinde koşuyoruz? Şu anda 17'deyiz amacımız en azından ilk 10'un içinde yer almak."
'Telekom'u neden sattınız'
Bu arada Kral FM'in "Neden AK Parti'ye oy vermeyeceğim" diyenlerle sokak ropörtajları yayınlandı. kayıtları izleyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"AK Parti çok profesyonel bir ekip kurmuş halka oynuyor sözüne verilecek bir cevap yok. Halkın taleplerini yerine getiriyoruz."
Burada araya giren Mehmet Akbay'ın, Kılıçdaroğlu'nun "Telekom'u niye sattınız" suçlamasını hatırlatması üzerine şöyle konuştu:
"Özelleştirme nedir? Devletin kendi kuruluşlarının çoğu zarardaydı. Bunların faturasını millet ödüyordu. Kendini yenileyemeyen bir teknoloji. Ekonominin içinde olan işadamı konumunda bir devlet değil, düzenleyen devlet. Biz şu anda bunu gerçekleştirdik. Zarar eden devletin fabrikaları niye olsun. Özel sektör aynısını yapıyor. Emekli kardeşimin parasını bu vergilerle veriyoruz. Bunu başımızın iki elimizin arasına alıp aklı selimle düşünmemiz lazım. Kazanan fabrika mı, zarar eden fabrika mı? Biz gelmeden önceki kurumların büyük çoğunda zarar devam ederken normal değerlerini de kaybediyorlardı. Sıfır ücretle Kardemir'i satarım diyen anlayış oldu ve ücretsiz verildi. Zarar ediyor, ver zarardan kurtul. TKİ zarar ediyor. Biz buna katlanıyoruz. TKİ ile ilgili özelleştirmesini istemeyenler var. Niye istemiyorlar? Özel sektör alırsa biz bu kadar parayı buradan alabilir miyiz? Biz buna rağmen ayakta tutmaya çalışıyoruz. Yılda 300-350 milyon gibi zarara katlanıyoruz. Bunun benzeri birçok kuruluş vardı. Bu yüklerden kurtulduk.
Türk Telekom'un özelleştirmeden önceki konumu neydi, şimdi ne? Yüzde 40 gibi bölümü devletindir. Daha önceki konumu itibariyle böyle bir imkan Telekom'da yoktu. Özelleştirmeyle Türk Telekom rekabet ortamını hazırlayan imkanı meydana getirdi. CHP'nin zihniyetinde devletçilik var. Bunlar artık geçmişte kaldı. CHP hala devletçiliği terk edemedi. Vergiyi veren Telekom mu, önceki Telekom mu deyince Türkiye daha da kardadır."
Türk bayrağı eleştirisi
"Ben Hakkari'de miting yaptım. CHP de, MHP de Sivas'ın doğusuna gitmiyorlar dedim. İlk defa şimdi Sivas'ın doğusuna geçtiler. Demek ki başardım bu işi. Ben dördüncü kez Hakkari'ye gitmişsem bunların sebebi var. Gittiğimde kepenkler kapatılıyor. KCK yayın yapıyor kepenkler kapatılmayacak MHP miting yapacak diye. Aynı şeyi niye Hakkari'de yapmadılar. Önceki gidişimde niye Diyarbakır'da yapmadılar. Belediye çöpleri almıyor. Siyasi rant her şeyi bir araya getirebiliyor. Bayrak konusundaki hassasiyetimiz hiçbir partide yok. Sen kalkar da BDP'lilerle kapı arkası anlaşmayı yapar onlara CHP bayrağını verirsen, Türk bayrağını BDP'li eline almaz. Hakkari mitinginde bir tane elinde Türk bayrağı olan vatandaş yoktu. Bu bayrak hepimizin değil mi? Meydanlarda Türk bayrağı olmasın mı? Kılıçdaroğlu bunu mu istiyor? Onun olmadığı miting mi olur? Onun üzerinden siyaset yapıyor diyeceğine yanlışımız var diyebilirdi. Kapı arkasında verdiği sözü yerine getiriyor. Belediyenin kapısında Türk bayrağı olsun mu olmasın mı diyen zihniyetle bunu yaparsanız böyle olur."
"Öcalan'ın cezası"
"Milletin asla tereddütü olmasın. Şimdiden aynı şeyi söz veriyorum. Son dönem milletvekili adayı oldum. Bu dönem son adaylığımdır. Ara vermemiz gerekiyor. İmrali'dakiyle ilgili ceza kesinleşti. Nedir bu ceza? Ağırlaştırılmış müebbet hapis. AK Parti bunun üzerinde asla oynamaz. Bizden İmralı'dan çıkarıp gelip E tipi cezaevlerinde kalmasını talep edenler oldu. CHP'liler de, MHP'liler de oldu. İmralı'da tutulmasının bir sebebi var. Her gün oralarda gösterilerle karşı karşıya kalırsınız. Bundan dolayı bu adımlar atılıyor. Kendisi uluslararası standartlar neyse orada cezasını çekmektedir. Farklı odalarda yanına beş mahkum kondu. Onlarla günde belli saatleri var, görüşme imkanları oluyor. Bu da cezalarda olması gereken bir uygulama diye sağladık. Böyle bir şey düşünülemez bu mertçe değil, namertçe bir iftiradır. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, böyle bir şeye müsade etmez. Ancak bir şey var. İdam Türkiye'de kalkmadığında ABD geldi Öcalan'ı teslim etti. Teslim edildikten sonra merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz iktidardaydı. İdamın ertelenmesine karar verildi. Altında onların imzası var. O zaman bunu sümenaltı yapmasaydınız, bu iş çoktan bitmiş olacaktı. O anda koalisyonda olsaydık uygulanması gereken cezayı uygulardık. Ya idam edilirdi, ya da istifa ederdik çekilirdik."
Yeni Bakanlar Kurulu
Erdoğan dün açıklanan yeni kabine sistemiyle ilgili soruya şu yanıtı verdi:
"8.5 yılda elde ettiğmiz bir deneyim var. Bu yeni yapılanma icracı bakanlıkların sayısını 20'ye çıkararak daha seri karar alma, halkla bütünleşmeyi getirecek bir süreç. Aslolan Türkiye'nin şu 2023'e gidişte bu değişimle birlikte sağlam zeminde bir adım atması. 12 yılın bu ilk dört yılı çok önemli. Yeni kabine inşallah çok daha pratik, verimli neticeler alabilecek bir kabine olacaktır. Bakan yardımcılığında üniversite mezunu olma kaydı da söz konusu olmayacak. İlkokul mezunu bir bakan yardımcısı olabilir. Sabancı'nın üniversite mezunu olmadığını biliyorum. Tahsil bir engel olmayacak. Bakan çok daha rahat ulusal ve uluslararası çalışmalara koşturabilecek."
Asgari ücret değişmedi
Daha sonra yayına Ak Parti'ye neden oy vereceğim diyenler konuştu. Bu konuşmalar arasında asgari ücretin değişmediği eleştirisine ise Başbakan şöyle yanıt verdi:
"Geldiğimizde asgari ücret 184'tü şu anda 630 lira. Bir kıyas yapayım. Biz geldiğimizde buğday unu 0.95 liraydı. 194 kilo buğday unu alıyordu. Şu anda 337 kilo alınıyor. Pirinç 92 kiloydu, şimdi 136 kilo alınıyor. Ayçiçek yağı 64 kilo alınıyordu, şimdi 126 kilo alınıyor. Toz şeker 115 kilo alınıyordu, şimdi 242 kilo alınıyor. Şimdi asgari ücret aynıdır demek burada insafa sığar mı? Enflasyonu yüzde 30'la devraldık, şu anda yüzde 7. En düşük memur maaşında yüzde 148 artış oldu. SSK emeklisinde yüzde 204 artış var. Burada biraz insaf sahibi olalım. Emeklileri hiçbir zaman ezdirmedik. 26 maddelik anayasa paketinde emeklilerin durumunu da toplu sözleşmelerdeki artışa bağladık. İntibaklar konusunu da muhalefet rahat rahat atıyor. Biz arkadaşlara talimatı verdik, seçim sonrası intibakla ilgili düzenlemeyi yapmak suretiyle bunu da gerçekleştireceğiz. "
Yeni anayasa
NTV Radyo'dan Safiye Kılıç'ın yeni Anayasa'yla ilgili sorusuna şöyle yanıt verdi:
"367 vekil alırsak STK'ların partilerin görüşlerini alarak Türkiye'de halkın benim anayasam diyeceği anayasayı hazırlayalım istiyoruz. Temel hak ve özgürlükleri sahiplenen bir anlayışı, sendikal haklar noktasında güvence getiren anayasayı ve Türkiye'yi evrensel değerlere sadık hale getirecek bir anayasa."
İşsizlik sorunu
"İşsizlik konusu matematik bir olay değil. ABD işsizliği çözemiyor. Son finansal krizde işsizlik yüzde 9'a dayandı. Biz yüzde 11'deyiz. Eskiden emek yoğun istihdam söz konusuydu. Biz iktidara geldiğimizde tarlada kullanılan traktör sayısı neydi, bugün ne? Turizmdeki istihdam bizi her geçen ay rahatlatıyor. İkinci çeyreğin sonuna doğru işsizlikte çok daha olumlu istikamette gelişmeler kaydedeceğiz."
"İçki içemeyeceğiz, mini etek giyemeyeceğiz"
Programın sunucusu Kral TV Genel Yayın yönetmeni Mehmet Akbay ise şu soruyu gündeme getirdi: "Bunlar çok iyi çalışıyorlar ama bunların bir zihniyeti var. Türkiye'yi geriye doğru götürecekler. Yaşam biçimimize karışacaklar. İçki içemeyeceğiz, mini etekle dolaşamayacağız. Böyle iddialar var.." Erdoğan'ın yanıtı ise şöyle oldu:
"Bu söyledikleriniz 10 yıllardır söylenen şeyler. Artık pes. Bu ta İttihat Terakki'nin ürünüdür. İrtica kampanyalarını yürütenler bu ülkede yeni değil. Pendik'te ya da Tuzla'da bir kızımız düştü. Hemen attılar diye haber yaptılar. Biz bugüne kadar kimin içkisine karıştık? Kimin yaşam biçimine karıştık? Bunların hepsi yalan yanlış şeyler. Bu ülkede başörtülü olduğu için gittiği restoranda kendilerine hizmet verilmeyen yerler var. Şu anda Antalya'da bir site, buraya laik olmayanlar giremez. Bunlar var. Bundan rahatsızım bunları görmek ve duymak istemiyorum. "
"Kılıçdaroğlu endişeli değil"
Bu noktada araya giren Akbay CHP Liderini konuk ettiği programında geçen konuşmayı hatırlattı: "Kılıçdaroğlu'na rejim tehdidi var mı diye sorduk. O yok dedi. Seçmen üzerinde böyle bir korku var.."
Erdoğan ise sözlerine şöyle devam etti:
"8.5 yıldır hizmet veriyoruz. Ne yaptıysak biz oyuz. Cuma namazında birlilik esastır. Şimdi bir de Kürtçe ezanı çıkardılar. Gerekirse camileri ele geçireceğiz diye ifade kullandılar. Kimsin sen ya? Nereyi ele geçiriyorsun. Gerektiği cevabı alırlar.
18 Temmuz 1932'de Türkçe ezan okuttu CHP. 18 yıl Türkçe ezan okundu. Merhum Menderes'e kadar. Necip Fazıl'a sorarlar Kuran Arapça mı diye? Kuran Allah'ın diliyle yazılmıştır der. Peygamberimizin sünnetine uygun ezan. Kalkıp CHP gibi Kürtçe okumaya yeltendi. Bak aynı zihniyet, değişen bir şey yok. Ezan evrenseldir. Dünyada hiçbir yerde böyle bir şey yok. Ezan bu şekilde okunur. "
CHP'nin mazot vaadi
Yine yerel medyadan gelen CHP'nin mazotun 1.5 TL'ye düşürülmesi vaadini şöyle değerlendirdi:
"Kurusıkı atıyorlar. Akaryakıt fiyatını piyasa belirliyor. Bazen gerçekten aşırı zam yaptıklarında biz hakkımız olmadığı halde fiili müdahaleyle fiyatları düşürüyoruz. Ey Kılıçdaroğlu bu ülkede üretici istismar eden aracılar vardı. Tüketici ucuz et alabilsin diye ithal adımı attık. Şimdi ne oldu? Biz gümrükleri artırdık, tekrar aslına dönüyor. Piyasada tüketiciyi rahatsız edici uygulamalar olursa bunu yurtdışından tekrar getiririz."
Projeler, İzmir, Konya...
Daha sonra Erdoğan'a yayına canlı olarak izleyicilerine ulaştıran yerel televizyonların soruları ekrana getirildi. Başbakan başta İzmir ve Konya'yla ilgili projelere dair sorulara da yanıt verdi:
"Bu projelerin bir kısmı 2015'e kadar hayata geçecek olanlar. Bir kısmı ikinci dört yılda olacak olanlar. 2023'e kadar bunların tamamı bitecek. İstanbul-İzmir otoyolu çok ciddi zaman alacak. Bununla ilgili açıklamaları yaptım ilk 4 içinde bitirmenin hesabı içindeyiz. Biz verdiğmiiz hizmetleri oy vermedi diye erteledik mi? Ama CHP ne yaptı? Kanalizasyonlardan akan su sebebiyle kokudan geçilmiyor. Suyu yoktu İzmir'in. Biz İzmir'e su getirdik. EXPO 2020'yle ilgili ben adeta kefalet yazısı yazıyorum. Belediye başkanı götürmedi. Bu yazıyı başkaları vasıtasıyla ulaştırdık. Tren olayı.. Egeray'ı bitiremiyorlardı, bizden yardım istediler. Ben Ulaştırma Bakanı'na talimatı verdim, Egeray çalışıyor. Çevreyollarını biz tamamladık. Belediye gerekli desteği vermiyor, niye partizanlık. 35 vaadimizle ilgili kesinlikle İzmir bunlara sahip olacak."
Çay fiyatları
Rize'den gelen göç eleştirisi ve çay fiyatlarıyla ilgili soruya Erdoğan'ın yorumu şöyle oldu:
"Çayla ilgili verilen fiyat enflasyonun çok üzerinde. Asla zamana müstahsili ezdirmiyoruz. En geç Haziran ödemeler bitmiş olacak. Daha önceki iktidarda bir yılı buluyordu. Karadeniz'de çay müstahsili rahat olsun. Fındıkta da en ideal noktasına oturttuk..
ERZURUM
"Üniversiad'la ilgili 650 trilyon yatırım yaptık. Erzurum'un kış oyunlarında merkez haline gelmesi için önemli adım atiyoruz. Palandöken'e alternatif oluşturmaya çalışıyoruz. İnanç ve kültür turizminin hareket noktası olacak.."
"BATMAN"
"Çok ciddi yatırımlar yaptık. Bu dönemde Batman daha yeni yatırımları da çekecek durumda. Batman büyümeye müsahit bir ilimiz. Gerek Batmanlılar, gerekse terör belasından arındırdığımız sürece bölge ciddi yatırım çekecek. Tekstil ve konfeksiyonda önemli merkezlerden biri olabilir. "
© Tüm hakları saklıdır.