Özgür Mumcu
(Radikal, 28 Mayıs 2012)
Kusura bakmayın, cambaza bakmayız
Sayın Erdoğan’ın cuma günü gerçekleştirdiği, gündemi Uludere’den sezaryen ve kürtaja getirip oradan yine Uludere’ye bağladığı, bununla yetinmeyip milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyenlere eriştiği fantastik performansını ilgiyle izlememek mümkün değildi.
Bir performans sanatçısının gıpta ile takip edeceği bir gösteri sergiledi. Alkışlamamak hem de gözyaşları içinde alkışlamamak sanata hakaret olacaktır.
Bu performansı tam anlamıyla idrak edebilmek için metni Başbakanımızın partisinin internet sitesinden tekrar tekrar okudum.
Özellikle “Ben sezaryenle doğuma karşı olan bir Başbakanım. (...) Bunun bu ülke nüfusunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum” bölümü çok çarpıcı. Ancak bir sanatçının müthiş öngörüsü, sezaryen ile nüfusun artmasının engellenmesi arasındaki bağlantıyı bulabilirdi. Sezaryen doğumlar sebebiyle nüfus artışının nasıl engellendiğini anlamak ise hepimize verilmiş bir ödev.
Şu sıralar Başbakanımızla tek yarışabilecek siyasetçi ABD Indiana Senatörü Bob Morris. Morris geçen şubat ayında yaptığı bir açıklamada kız izcilerin eşcinselliği ve kürtajı savunduğunu ileri sürerek izci kızların, aile planlaması derneğinin taktiksel uzantısı olan radikal bir örgüt olduklarını söylemişti.
Ancak Morris, her kürtaj bir 11 Eylül’dür demeyi akıl edememişti. Başbakanımızın ısrarla söylediği gibi ‘muasır medeniyetler seviyesi’ni aşmak böyle böyle gerçekleşiyor. Cuma günü Sayın Erdoğan, ABD’li senatör Bob Morris’in seviyesini aşıverdi.
Öğrendik ki bu ülkenin Başbakanı kürtaj ve sezaryenin ‘bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan olduğunu’ biliyormuş. İnsan merak ediyor. Başbakan bu istihbaratı nereden aldı? İstihbarat yerli miydi, yabancı mıydı? Bu istihbarata dayanarak ne yapmayı planlıyor?
Neyse, zırva tevil götürmediği gibi, zırvanın seviyesine göre ironi de götürmeyebiliyor.
Cambaza bak cambaza taktiğinin en başarısız örneklerinden birini izliyoruz. “Uludere’de sorumlular bulunsun” talebine “Bence kürtaj cinayettir” diye cevap veren bir başbakan zor bulunacak bir fenomendir.
Cambaza bakmalı, tuzağına düşmemeli
Açıklamaların tuhaflığı içinden tek anlayabildiğimiz Erdoğan’ın da Uludere’de olanları cinayet olarak değerlendirdiği.
Bir cinayet varsa sorumluları bulunur. İstihbaratı toplayan mı, veren mi, analiz eden mi, yeterince incelemeyen mi, araştırmayan mı kimse bunlar bulunur. Sonra hata mı, ihmal mi, kasıt mı olduğuna bakılır. Bu sorumlular yargılanır. Sonrası, öncesi hikâyedir. Tazminat zaten ölenlerin yakınlarının hakkıdır. Özür dileyip dilememek hükümetinizin karakterine kalmış.
Beş aydır iktidarınız olayı aydınlatacak bir faaliyet göstermedi Sayın Başbakan. Sizin sorumluluğunuz ve yetkinizdeki insanlar, başbakanlığını yaptığınız ülkenin vatandaşlarını bombaladı. Hatayla ya da kasıtla. Siz bunu sindirseniz de bunu sindiremeyecek çok insan var.
Bu işin çözülmesini engellemeyin. Ondan sonra Bob Morris’le komplo teorisi yarıştırmaya kal-dığınız yerden devam edersiniz. Biz de izleriz, malum tiyatrolar kapatılıyor, seyirlik bir şeyler lazım.