Politika

ERDOĞAN: TÜRKİYE BOYNUNU BÜKMEZ KIZILCAHAMAM (A.A)

16 Ekim 2010 18:19

-ERDOĞAN: TÜRKİYE BOYNUNU BÜKMEZ KIZILCAHAMAM (A.A) - 16.10.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye, hiçbir ülkenin, hiçbir organizasyonun, hiç bir oluşumun karşısında boynunu bükmez. Sadaka istemiyoruz, ulufe istemiyoruz, Türkiye'yi dışlayan, öteleyen, Türkiye için farklı alternatifler sunan hiç bir yaklaşım karşısında sessiz ve tepkisiz kalmayız'' dedi. Erdoğan, Kızılcahamam'da düzenlenen AK Parti 16. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada 8 yıl boyunca aleyhlerine oluşturulan kara propagandaları nasıl boşa çıkardılarsa, bundan sonra da samimiyetle, sabırla, sağduyuyla barış için mücadele edeceklerini ifade etti. Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda samimiyetlerini ve iyi niyetlerini muhafaza ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Türkiye, hiç bir ülkenin, hiç bir organizasyonun, hiç bir oluşumun karşısında boynunu bükmez. Sadaka istemiyoruz, ulufe istemiyoruz, Türkiye'yi dışlayan, öteleyen, Türkiye için farklı alternatifler sunan hiçbir yaklaşım karşısında sessiz ve tepkisiz kalmayız. Avrupa Birliği'nden, bize verdiği sözleri tutmasını, ahde vefa göstermesini, büyük düşünmesini ve artık müzakere sürecini daha fazla oyalamamasını bekliyoruz. Özellikle son küresel finans krizinde, Türkiye'nin birikimi, Türkiye'nin tecrübesi ve dirayeti çok daha açık ve net olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa Birliği, Türkiye'nin üyeliği neticesinde, bu üyelikten artık Türkiye'den çok Avrupa'nın kazanacağını farketmek durumundadır. Avrupalı yetkililerin daha vizyoner hareket etmelerini, kendi ülkelerinin geleceği, Avrupa'nın geleceği adına, Avrupa'nın barışı adına, dünyanın barışı Türkiye'nin üyeliği önündeki yapay engelleri artık kaldırmalarını bekliyoruz.'' -''SANAL KORKULAR POMPALAYARAK RANT DEVŞİRME GAYRETİ''- Başörtüsü konusuna değinerek, ''Laiklik inancından dolayı başını örten için bir güvencedir'' diyen Erdoğan, ''1982 Anayasası'nın gerekçesinden ben bunu anlıyorum. Bunu tam tersine çevirerek başörtülü gezmeyi laikliğe tehdit olarak göstermek zorlama bir yaklaşımdır ve bugüne kadar hep bunu yaptılar. İşte şimdi bu yerine oturuyor. Anayasa profesörüymüş... Ne profesörü olursan ol, işin aslına bakalım. Çünkü, bir tane anayasa profesörü yok ki Türkiye'de çok anayasa profesörü var. Sen kalkıp farklı yorumlarken bir başka anayasa profesörü de diyor ki 'Hayır öyle değil kardeşim, böyle' diyor'' dedi. Yasaların hukuka ters olamayacağını, hukukun yasalara göre değil, yasaların hukuka, haklara göre düzenlenebileceğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Aslolan haktır, hukuktur, burayı çok iyi belirlemeniz lazım. Onun için dikkat ederseniz. Bu halk oylamasında biz hak ve özgürlükleri özellikle öne çıkardık. Çünkü bu 26 madde ile bu geliyor. Israrla bunun üzerinde bunun için durduk. İleri demokrasi derken işte hep bunu savunduk bunu halletmemiz lazımdı. Benim ülkemde her insan istediği gibi giyinmeli, istediği gibi hareket etmeli, yani başı örtülü olmayan hangi özgürlüklere sahipse, benim ülkemde başı örtülü olan da aynı özgürlüklere sahip olmalı. Şimdi ben bir şeye daha hayret ediyorum. Bazı bayanlar ekranlara çıkıyor diyorlar ki 'kadın erkek eşitliği' Ya bu eşitlik haklar noktasında eyvallah ama diğeri yaradılışa ters, yaradılışa ters. Ama bunu savunan bayanlara söylüyorum, yani siz önce bayanlar arasındaki eşitliği bir savunun. Önce siz kadınlar arasındaki eşitliği savunmadınız, yanındaki aynı ekranda bir başka bayan arkadaşının hakkını savunmuyorsun. Yıllarca bu ülkede baskılara, zulme, yasaklara, ayrımcılığa göz yumanlar, hatta bunların uygulayıcısı olanlar, şimdi milleti korkutarak, belli kesimlere sanal korkular pompalayarak buradan kendilerine rant devşirmenin gayretine girdiler. Yani bu ülkenin başörtülü kızları Avrupa'ya gidip Avrupa'da okuma imkanı bulacaklar. Amerika'ya gidip Amerika'da okuma imkanı bulacaklar. Dünyanın değişik yerlerinde okuma imkanı  bulacaklar, kendi ülkesinde bulamayacaklar. Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya, olur mu?''  -''KAFA AYNI KAFA''- Kendilerinin empati kurduklarını, korkuları, tedirginlikleri anlamaya çalıştıklarını, özeleştiri ve muhasebe yaptıklarını dile getiren Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde de ''otobüslerin ikiye bölüneceği, bir tarafta başı örtülülerin, bir tarafta başı açık olanların bulunacağı'' iddiasının ortaya atıldığını, 4.5 yıllık belediye başkanlığı döneminde hiç böyle bir şeyin de yaşanmadığını söyledi. Erdoğan, ''Trenden bir kızcağız düştü, 'işte bak demedik mi, işte kızı trenden attılar'... Bakın, 58-42 hemen ardından 1-2 olay yaşandı, işte Tophane olayı, hemen faturayı buraya kestiler, 'bak 58'in şımarıklığı' dediler. Kafa aynı kafa'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Şurada 8 yıldır ülkeyi idare ediyoruz, kimin tavuğuna 'kışt' dedik ya. Yani eğlenmekse, nasıl eğleniyorsan eğleniyorsun. İstediğin gibi yaşıyorsun, nerede, kime müdahale ettik? Hangi yaşam koşulunu değiştirdik? Eğer ülkedeki refah düzeyine baktığınız zaman bakıyorsunuz ki bu dönemde refah düzeyi ciddi manada arttı. Araba satışlarına bakıyorsunuz öyle, beyaz eşya alımlarına bakıyorsunuz öyle. Hepsinde artışlar var. Yazlık vesaire bunlara gidişlere bakıyorsunuz öyle. Konut alımlarına bakıyorsun öyle, hepsinde ciddi bir değişim var. Fakat muhalefet partileri tabii 'küçük olsun, ama benim olsun' anlayışıyla hareket ederken haritayı da renklere bölüp kendi renklerinin yüksek olduğu kesimlerle yetinirken biz diyoruz ki tamam, boyamışlar, sahil şeridi onların olsun. Ya böyle bir şey yok. O sahil şeridinde de AK Parti'nin çıkarmış olduğu milletvekilleri var. Nasıl oluyor? Biz bu ülkede 81 vilayetin evelallah partisiyiz, iktidarıyız. Bütün o korkuların sanal olduğunu, gerçek dışı olduğunu o kesimlere bizler anlatacağız. Onun için daha çok çalışacağız.''