Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 2020 yılında Avrupa Birliği'ne ödeyeceği yaklaşık 80 milyon euroluk katkı payının Türkiye'deki araştırmacılara ödeneceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kaynağın sanayiciler ve akademisyenlerin talepleri doğrultusunda kullanılacağını belirtti.
TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık yeni teknolojilerin sadece pazarı olmakla kalmayacağız. Bu teknolojileri üreten dünyaya yayan ve kendi koyduğu standartları kabul ettiren bir ülke haline gelmekte kararlıyız" dedi. Yerli otomobil hakkında ise "İnşallah aynı azim ve kararlılıkla devam edilerek 2020'nin sorunda seri üretim üretime geçilecek" dedi.
Kanal İstanbul hakkında da "İsteseler de istemeseler de yapacağız. Yaparken iki tane de modern şehir inşa edeceğiz" diyen Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Araştırma harcamalarının milli gelirimizde payı ilk defa yüzde 1'i aştı"
"TÜBİTAK, 56 yıldır bilim ve teknolojinin mihmandarlığında ülkemizin kalkınmasını destekleyecek adımlar atıyor. Bilim insanı burslarından uluslararası işbirlikleriyle pek çok alanda TÜBİTAK destekleri bulunuyor. TÜBİTAk enstitüleri aracılığıyla dışa bağımlılığımızı azaltacak projeler üretiyoruz. Savunmadan uzaya, kutup çalışmalarından astronomiye, akademiden sanayiye uzanan geniş bir alanda atılımları ve yenilikleri TÜBİTAK vasıtasıyla destekliyoruz. Bilimin ve mühendisliğin her alanında araştırmacılarımız önemli imkanlar sunuyoruz. Mesele 2020 yılında bilim insanlarımıza sadece 150 milyon lira destek sağlanırken bu sene verdiğimiz destek 1,8 milyar liraya ulaştı. Böylece üniversitelerimizin ve sanayimiz araştırma kapasitesinin önemli ölçüde artırdık. Bu desteklerle 207 üniversite 1.572 araştırma geliştirme ve tasarım merkezi ile 85 teknoparkta faaliyet gösteren araştırmacıların da yanında olduk. Adeta sıfırdan kurduğumuz altyapı sayesinde araştırma geliştirme harcamalarının milli gelirimizde payı ilk defa yüzde 1'i aştı. İnşallah önümüzdeki dönemde bu oranı artıracağız. Çünkü günümüz ekonomisinin rekabetçi yapısında önü çıkmanın yolunun yüksek teknoloji ve yenilikçilik olduğunu biliyoruz. Güçlü ve sürdürülebilir büyüme oranlarını yakalayabilmemiz için üretimimizi yüksek teknolojiye dayalı katma değerli ürünlere yöneltmek mecburiyetindeyiz. Bilim insanlarımızın ortaya koyacağı yenilikler ve keşifler bu dönüşümüm gerçekleştirmede kritik öneme sahip. Bilgiyi ve teknolojiyi üretmeyen ve en iyi şekilde kullanamayan ülkelerin geleceğin dünyasında işi doğrusu çok zor.
Ürettiğimiz bilgiyle kendi hedeflerimize ulaşmanın yanında tüm insanlığın refahına da katkıda bulunacağız. Milli teknoloji hamlemizin amacı da işte bu süreci desteklemektir. Bu amaçla ülkemizi, dünyadaki bütün bilim insanları için çekim merkezi haline getirmek istiyoruz. Uluslararası lider araştırmacılar programı ile oldukça vizyoner ve yenilikçi bir mekanizma oluşturduk. Çağrımıza dünyanın dört bir yanından başvuru aldık. Alanın en iyi küresel şirketlerden ve dünyanın en iyi üniversitelerinden araştırmacılar Türkiye'ye gelip bizim kurduğumuz altyapılarda çalışmayı tercih ettiler. Halihazırda 98'i Türk, 29'u yabancı olmak üzere 127 üst düzey araştırmacı bu programdan faydalanıyor. Gelen araştırmacıların kendi ekiplerini kurmalarını da temin ediyoruz. Desteklenen her bir araştırmacımız inşallah 5'er doktor öğrencisi yetiştirecek. Bu doktora öğrencileri de yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi çalışmalarında yer alacaklar. Böylece adım adım hedeflerimiz yaklaşmış olacağız.
Geçtiğimiz cuma günü Gebze'de iki tarihi anı birlikte yaşadık. Öncelikle bilişim vadisinin resmi açılışını gerçekleştirdik. Vadimiz 200 bin metrekare kapalı alanıyla ülkemizin en büyük teknoloji geliştirme bölgesi hüviyetine. Savunma sanayinde gösterdiğimiz başarı hikayesinin sivil alanlara da aktarmak için kolları sıvadık. Artık yeni teknolojilerin sadece pazarı olmakla kalmayacağız. Bu teknolojileri üreten dünyaya yayan ve kendi koyduğu standartları kabul ettiren bir ülke haline gelmekte kararlıyız.
"İnşallah 2020'nin sonunda seri üretime geçilecek"
İşte Bilişim Vadi'miz bu noktada önemli bir yol üstlenecek. Marmaray bağlantısını yaparak İzmir'deki teknoloji üssüyle bütünleştirerek bilişim vadisinin cazibesini artırmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin otomobili projesinin burada şekillendirilmiş olması doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Geliştirilen otomobillerin ilk gösterimini de cuma günü yine burada yaptık. Gerçekten gurur verici umut verici her türlü takdire layık bir çalışmanın gerçekleştirildiğini gördük. İnşallah aynı azim ve kararlılıkla devam edilerek 2020'nin sorunda seri üretime geçilecek. Bursa'daki fabrika Gemlik'te biliyorsunuz silahlı kuvvetlerimize ait 4 milyon metrekarelik bir alanın bir milyon metrekaresini biz sadece şu anda TOGG yani Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubuna tahsis ettik. şimdi süratle fabrikamızı orada yapacak ve oradan uluslararası sulara açılma imkanımız olacak çünkü aynı zamanda limanı da orada yapabilme imkanımız var. Projenin her bir aşamasını adım adım takip ediyor. Çıkan her sorunu çözüyoruz. Zira Bursa otomotiv sanayimizin aynı zamanda yan sanayi olarak da Türkiye'de en güçlü olduğu yer. Bu proje ülkemiz için otomobil üretmenin çok daha ötesinde bir vizyona sahiptir. Türkiye'nin otomobili sanayimizi tasarımdan üretimden tüm bileşenleri ile geleceğe hazırlama çabamızın uşahaz örneğidir. Projede yer alan herkes gecesini gündüzüne katarak aynı amaç uğrunda emek veriyor ve milletimize Türkiye'nin otomobiline tüm kalbiyle sahip çıkmıştır. Başta şahsım olmak üzere siparişleri de almaya başladık.
"Atılan her hayırlı adımın karşısında yer alan sığ bir anlayış bulunuyor"
Milletimizin projeyi böylesine sahiplenmesi, Devrim otomobilin nünü kestiler ama inşallah devri otomobilinin önünü kesemeyecekler. Yerli ve milli teknoloji hamlelerini başına gelenlerin inşallah devrin otomobilinde tekrarlanmayacağının en büyük ispatı. Ülkemizde maalesef istihza ile veya alenen husumetle, atılan her hayırlı adımın karşısında yer almayı marifet sanan sığ bir anlayış bulunuyor. Türkiye'de hayata geçirilmiş hiçbir proje yoktur ki milletimizin vücuduna 200 yıldır adeta bir kene gibi yapışan bu zihniyete rağmen yapılmamış olsun. Biz de son 17 yılda ne yaptıksak sürekli 'yapamazsınız, başaramazsınız' diyen bu şeamet tellallarına rağmen başardık. Hiçbir şey üretmediği hiçbir hizmet ortaya koymadığı halde varlığını sürdüren bu asalak zihniyete teslim olmadık olmayacağız. Bu hastalıklı zihniyetin en büyük panzehiri hep daha büyük projeleri hayata geçirmemiz hep daha büyük başarılar ortaya koymamızdır. Türkiye'nin otomobili projesi gibi artırılmasının ülkemize belki de en büyük katkısı işte budur. Bu vesileyle en başından bugüne kadar Türkiye'nin otomobili projesinde yer alan emek veren herkese şükranlarımı sunuyorum.
Diğer yandan TÜBİTAK Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü SAGE de kendi alanında gerçekten önemini başarıla imza atıyor. SAGE tarafından geliştirilen ilk yerli havadan havaya füzesi Bozdoğan, hedef uçağı yapılan ilk güdümlü atış testini başarıyla tamamladı. İlk yerli seyir füzesi SOM ailesinde SOM-B1 ve SOM-B2 füzeleri eklenen yeni yetenekleri hava kuvvetlerimiz tarafından gerçekleştirilen başarılı test atışlarıyla kanıtladı. Milli mühimmatımız hassa güdüm kitinin Türk Silahlı Kuvvetlerine teslimatı da gerçekleştirildi. Geliştirilmekte olan çok kritik alt sistemlerimiz arasında yer alan Kaşif, Atlas, SG-Konum gibi ürünler savunma sanayi firmaları tarafından kullanılmaya başlandı. İnşallah SAGE'den önümüzdeki dönemden çok daha büyük başarılar bekliyoruz.
Antarktika Bilimsek Araştırma Kampı ve meteoroloji istasyonu
Aynı şekilde kutuplarda ülkemizin bayrağını dalgalandıran Türkiye Antarktika Bilimsek Araştırma Kampı da kuruldu. Meteoroloji istasyonu faaliyete geçti. ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın deniz tabanı haritalaması da gerçekleştirildi. Konuyu Boris Johnson'la da görüştüm. Belki de İngiltere'yle birlikte orada bu çalışmayı daha da yaygınlaştırarak sürdüreceğiz. Nihai hedefimiz Antarktika Anlaşmalar sisteminde gözlemci ülke statünden danışman ülke statüsüne geçerek kıtanın geleceğinde söz sahibi olmaktır.
TÜBİTAK ile Malezya, Katar ve Endonezya'daki muadilleri arasında merkez
İki hafta önce Malezya'da Kuala Lumpur zirvesine katıldım. Bu zirvede akademisyenler, politikacılar ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İslam dünyasının bugününü ve geleceğinin masaya yatırdık. Türkiye olarak 15 anlaşmayla bu zirveden döndük. Bunlardan biri de TÜBİTAK ile Malezya, Katar ve Endonezya'daki muadilleri arasında mükemmeliyet merkezi kurulmasına ilişkin anlaşmadır. Amacımız, güvenlik gıda sağlık ulaşım enerji bilgi ve iletişim teknolojilerinde ülkelerimizin ortak ihtiyaçlarına çözüm getirmektir. Bilgi ve teknoloji paylaşmanın yanı sıra araştırmacılarımızın serbest dolaşımını sağlamak da beklentilerimiz arasında. Oluşturacağımız bu enerjinin diğer ülkeleri de cezbedeceğini de düşünüyorum. Aslında biz bu merkezle geniş çaplı bir teknoloji atılımının da ilk adımlarını atmış olduk. Bilim ve teknoloji diplomasisinde atılan her adım, her türlü somut iş birliğini son derece önemli görüyoruz.
80 milyon euroluk katkı payı
Ülkemiz içinde de yenilikçiliğin hayatın her alnını kapsaması ve bilgi üretimi konusunda yoğun gayretlerimiz var. TÜBİTAK bünyesinde 2005 yılında başlattığımız Türkiye Araştırma Alanı destek programlarının geldiği nokta son derece sevindiricidir. Türkiye'nin 2020 yılında Avrupa Birliği'ne ödeyeceği yaklaşık 80 milyon avroluk katkı payı, ülkemizdeki araştırmacılar için kullanılacaktır. Bu kaynağı, sanayici ve akademisyenlerimizin taleplerine uygun şekilde değerlendireceğiz"
Kanal İstanbul'u istemeseler de yapacağız
Kanal İstanbul hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kanal İstanbul'u isteseler de istemeseler de yapacağız. Yaparken iki tane de modern şehir inşa edeceğiz. Ya Yap-İşlet-Devret'le yapacağız ya da milli bütçeyle yapacağız, Türkiye bunu yapmaya zaten kendisi de muktedirdir" dedi.