HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda yaptığı görüşmeye ilişkin olarak “ABD’nin Müslüman ülkelere uyguladığı yasağı sorabildi mi?” diye sordu.
Yıldırım, telefon görüşmesine ilişkin olarak “Fethullah Gülen’in iadesi konuşulmuş mudur? Hiç sanmıyorum. CIA’in de bu ülkeye sunacağı bir katkı yoktur ama gerçekten Erdoğan, Trump’a Müslüman ülkelerin durumunu sorabilme cüretinde bulundu mu, merak ediyoruz” ifadesini kullandı.
Ahmet Yıldırım’ın Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma şöyle:
Özellikle siyasi iktidardan farklı düşünen, farklı siyasi örgütlenme içinde olan toplumsal muhalefet kesimlerine dönük siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. Adana ve İstanbul’da 4 ayrı kuruma dönük DBP, HDK, TJA ve Gökkuşağı Kadın Derneğine dönük operasyonda 100’ü aşkın gözaltıyla uyandık. Bütün toplumsal dinamiklerin sindirilmeye çalışılmasının bir parçasıdır bu.
"YSK siyasi bir kurul değildir"
RTÜK, seçim dönemlerinde seçim takvimi başladıktan sonra YSK ile ortak çalışma yürütülür. Ancak son KHK’da hiç utanmadan, sıkılmadan şöyle bir kavram kullanılmış: “Fırsat eşitliğine aykırı yayın yapan yayıncı kuruluşlara dönük müeyyide uygulanması yetkisi YSK’dan alınıyor”. YSK bir siyasi kurul değildir. Her ne kadar yargı siyasallaşmış olsa da YSK bir yüksek yargı organı konumundadır. Çünkü bütün üyeleri yüksek yargıçlardan oluşur. Biz YSK’ya hala bir değer biçmekteyiz bu ülkenin demokrasisi için ama yetki gasp ediliyor.
"KHK’lar kadüktür"
21 KHK yayımlandı. Bunların Parlamento’dan onay alması gerekiyor. 21 KHK’nın sadece 3 tanesi Parlamento’ya geldi. Diğer 18’i bizim için kadüktür. Türkiye Anayasasına göre OHAL’in uzatılmasının biricik yolu var. MGK tavsiye kararı ardından Bakanlar kurulunun Meclis’e sevki gerekir. Ama o gün MGK toplanmadı, iktidar yetkilileri kararı telefonla aldıklarını söylediler. Geçen hafta da MGK toplandığında “yılın ilk MGK’sı” diyerek kendilerini yalanladılar. Pişkinliğin bu kadarı, utanmazlığın bu kadarı olabilir. Bu sebeple OHAL ve KHK’larla mağdur olan tüm yurttaşlarımıza sesleniyorum; hakkınızda alınan tüm kararlar yasaya aykırı. Ortada MGK yok, OHAL’in uzatılması kararı yok.
"İbrahim Kaboğlu, Öget Öktem 7 Haziran’da hangi seçime girdi?"
İşte böyle bir süreçte her biri kendi alanında otorite olan, bilim camiasında saygınlık kazanmış olan 300’ü aşkın akademisyen ihraç edildi. Genel Kurul’da gündeme getirdiğimizde bölücülükten dem vuranlar oldu. Biz neden ihraç edildiler araştırılsın diyoruz, iktidar partisi hatibi “Onlar 7 Haziran’da kandan beslenince 1 Kasım’da destek geri alındı” dedi. İbrahim Kaboğlu, Murat Sevinç, Öget Öktem 7 Haziran’da hangi seçimlere girdi? İktidar vekilleri de savunamıyorlar bu son KHK’yı. Bazıları kuliste mahçup mahcup, “biz de desteklemiyoruz, bizim de vicdanımızda mahkumdur” diyorlar.
"Üniversitelerin cenaze namazı kılındı"
Bu son KHK ile üniversitelerin cenaze namazı kılındı. Çünkü bu ülkede bilim, bu değerli son kuşakla birlikte mefta oldu. Bunu ters yüz etmezsek bu ülkenin geleceği karanlıktır. İktidar devleti ele geçireyim arzusuyla hırslarının kurbanı olarak devleti çökertme noktasına, uçurumdan yuvarlanma noktasına getirmiştir.
Haftaya yeni dönem başlıyor. Sadece Siyasal’da 38 ders açılamayacak. İktidar bilgiden, aydınlıktan değil, karanlıktan, dogmadan besleniyor. Mülkiye hedef alındı. Mülkiyenin hedef alınmasının rejim değişikliğine tekabül eden Anayasa değişikliğiyle ilgisi vardır.
"Bunlar Kenan Evren’in, Çevik Bir’in ruhuyla yaşıyor"
Cebeci kampusuna bir 12 Eylül’de tanklar girdi bir de AKP’nin pespaye KHK’larıyla girdi. Bunlar Kenan Evren’in Çevik Bir’in ruhuyla yaşıyorlar. İyi kötü Kenan Evren bu ülkede yaşam şansı buldu ama bunların iktidarları sona erdiğinde yaşayabilecekleri alan, selam verecekleri kişi bulamayacaklar.
İktidar partisi milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum; karnınızda ne sözünüz varsa söyleyin. Belki koltuğunuzu kaybedebilirsiniz ama vicdanınızı ahlakınızı kurtarırsınız. Çünkü daha düşünme yetisine yeni mazhar olmuş çocukların bedduasını alıyorsunuz. Onların rızkını aldığınızın ve onların elinin iki cihan yakanızda olacağının farkında mısınız?
"Akademisyenler geri dönecekler"
Bu akademisyenler er geç geri dönecekler. Asla boyun eğmesinler, dirensinler. Hiçbir zaman bilimsel bilgi ve görgümün kullanım alanını üniversite kürsüm olarak görmedim. Bu KHK ile ihraç edilen akademisyenlerimizin affedilemez günahı da budur. Bu toplumun sorunu çok sizin bilimsel bilgi ve birikiminize ihtiyacı var. Ne olur mahrum bırakmayın. Farklı alternatif ortamlarda bilginizi paylaşın. Hiçbir zulüm düzeni kalıcı değildir.
"Özgüven sahibi iktidarlar muhalefetin mücadele alanını geniş tutar"
Güçlü siyasi iktidarlar güçlü muhalefetin varlığıyla alan açarak kendilerini var ederler. Bu doğanın temel kanunudur. Doğa karşıtlıklar üzerinden kendini var eder. İlk insanlar cennetten kovulurken, bir günah biçilirken bir sevabın varlığı üzerinden atıldılar. Cennetten kovulma cehennemin varlığıyla mümkündür. Özgüven sahibi iktidarlar muhalefetin varlığına ihtiyaç duyar, muhalefetin mücadele alanını geniş tutar. Siyah ancak beyazla var olur, karanlık aydınlık sayesinde var olur, dogma bilim sayesinde var olur. İktidar da muhalefetle var olur, öbür türlü o yapıya despotizm denir.
"Eş Genel Başkanlarımızı referanduma endeksli rehin aldılar"
6 ayrı ilde aynı anda, aynı dakikada bir operasyonun başlamasını cari kılabilecek bir hukuk düzenimiz yok. Bir yerlerden düğmeye basılmıştır. Bu yönüyle tutuklamalar siyasi operasyonlardır.
Selahattin Demirtaş’ın iddianamesi Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edildi. Bu mahkeme bir buçuk ay önce kuruldu. Milletvekillerini yargılamak üzere kuruldu. Tutuklandıktan 3 ay sonra iddianame kabul edildi. Tutuklandıktan 6 ay sonraya, 28 Nisan’a da duruşma günü veriliyor. Kim diyebilir ki “bu tutuklamalar, bu takvim referandumdan bağımsızdır”. Figen Yüksekdağ’ın iddianamesi mahkemeden mahkemeye gidiyor. Nereye kadar biliyor musunuz referanduma kadar. Çünkü HDP korkulu rüyaları. HDP’nin bunların başkanlık sevdasını kabusa dönüştürmeye devam edeceklerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle rehin tutuyorlar. “Referanduma kadar sakın bırakmayın, 3 yıldır başkanlık hayallerimi başıma yıkıyorlar” dediği için mi 3 ay sonraya gün verdiniz.
"İşkence insanlık suçudur"
Şakran cezaevinde 2 gündür açlık grevine başladılar. Van’da 40 gündür insanlık suçuna tekabül eden uygulamalar var, cinsel işkence var. 15 Temmuz darbe girişimine dahil bile olsalar evrensel hukuk kurallarını uygulamak zorundasınız. Siz 1 yıldır bunlardan çekiyorsunuz, Türkiye halkları sizin azdırdığınız bu yapıdan 20 yıldır çekiyor. Ama işkence insanlık suçudur.
"Ayhan Bilgen’in Kuran-ı Kerim’i cezaevine alınmadı"
Parti Sözcümüz Ayhan Bilgen’in eşinin Silivri Cezaevi’ne ziyaretinde, Bilgen’e iletilmek üzere götürdüğü Kuran-ı Kerim kabul edilmedi. Ayhan Bilgen’in okuması için götürülen Kuran-ı Kerim kabul edilmedi. Bir an önce işkencelerin araştırılması için Meclis’in komisyon kurması gerekmektedir.
"80 milyon insan senin tebaan mı, burası sultanlık mı?"
Cumhurbaşkanının 18 yaşındakilerin milletvekili olabileceklerin askerden muaf olabileceklerine ilişkin açıklaması, devletin nasıl yönetildiğine yönelik karinedir. Devlet hukuka göre yönetilmiyor, keyfe keder yönetiliyor. Anayasa değişiklik paketinin de nasıl lalettayin hazırlandığının göstergesidir bu açıklama. Anayasaya göre 20 yaşındaki her erkek vatandaşın askerlik yükümlülüğü vardır. Sen 18 yaşında birini milletvekili yapacaksan bunun için bir yasal, anayasal formül bulacaktın. Çala kalem hazırlanmış bir pakettir. Hukuktan nasibini almamışların siyasi saiklerle hazırladığı bir pakettir. “Yapmazlar canım ne olur” denilemez. 80 milyon senin tebaan mı, burası sultanlık mı?
"Erdoğan, Trump’a ABD’nin Müslüman ülkelere uyguladığı yasağı sorabildi mi?"
Erdoğan, önceki gece Trump’la ne görüştü merak ediyorum. ABD’ye girişi yasaklanan 7 Müslüman ülkenin yurttaşlarının sorununu sormuş mudur? Fethullah Gülen’in iadesi konuşulmuş mudur? Hiç sanmıyorum. CIA’in de bu ülkeye sunacağı bir katkı yoktur ama gerçekten Erdoğan, Trump’a Müslüman ülkelerin durumunu sorabilme cüretinde bulundu mu, merak ediyoruz.